64 | Ağlamak yoook yüreğiiiimm 😭🦍

5.5K 380 195
                                    

ARKADAŞLAR BAKIN ŞAKANIN SIRASI DEĞİL

Neredeyse ağlayacaktım yazarken. NEREDEYSE. Uykum var ağlayamam ağlarsam uykum kaçar 😔😔 Ağlayamadigim için de çok etkili olmamış olabilir ama olsundu. Yerim sizi.

Keyifli okumalar dilerimm

💔

Kuzey'den;

Ben uyandığımda yaklaşık iki gündür hastanede olduğumuzu öğrenmiştim. O ise beş gündür yoğun bakımdaydı. Ailesine haber vermemiştim, korkmuştum. Bana emanet ettikleri kızı şuanda yaşam savaşı veriyordu, yüzlerine bakacak cesaretim yoktu.

Bir hafta sonraya nikahımız vardı. Onu gelinlikle görme hayali kurarken şuan da karşımda hareketsizce hastane kıyafetleri içinde öylece yatıyordu.

Deniz biliyordu, Ejder'in karısı... Nasıl yapıyordu bilmiyordum ama bir şekilde onları oyalamayı başarıyordu.

Yüzük parmağındaki yüzüğünü evirip çevirirken gözyaşlarım yüzüğün üzerine düştü, aktı ve gitti. Dudaklarımı yaşlı yüzüğe yaslarken güçlükle bir nefes aldım. "Lütfen... Lütfen benimle kal." kalp atışları zayıfdı, pek çok yerinden hasar almıştı. Bana cevap vermedi, tıpkı önceki seferlerde olduğu gibi, sustu.

Parmaklarım gözlerinin önüne gelen kumral saçlarını nazikçe iteklerken gün ışığı ile parlayan yüzüne baktım. O kadar güzeldi ki... Dudaklarımdan bir hıçkırık kopardım. Benim yüzümdendi. Arabayı kullanmasına izin vermemeliydim, eve taksi ile gitmeli hatta o gün onu hiç almamalıydım.

Gözlerim masanın üzerindeki telefonuma ilişirken yavaşça uzanıp Burak'ı aradım. Telefonu hemen açtı, olanları bilmeyen sakin sesi "Kuzey?" derken derin bir nefes aldım.

"Kimseye söylemeden hastaneye gel."

Bir süre duraksadı, evde olmalıydı ki kapı örtülme sesi geldi. "Umut?"

"Kübra'ya söyleyebilir."

"Geliyorum." dedi sadece ve aramayı sonlandırdı. Duvar kağıdındaki kedi seven güzelimin resmi ekrana düşerken bir ona bir de yanımdaki kadına baktım. Fısıldadım, sanki benden başka birisi duyabilecekmiş gibi. "Bir kere olsun gözlerini aç... Lütfen."

Telefonu tutan elim öfkeden ekranı çatlatırken ayağımı sertçe zemine vurup ayaklandım. Odadan dışarıya çıkarken son bir defa Eylül'e baktım, usulca kapıyı örttüm.

Sırtım kapıya yaslanırken sıkıca gözlerimi yumdum, oradaydı nefes alıyordu ama bana bakmıyor, bana gülmüyordu. Gülümserken utanıp dudaklarını ısırmıyor, bakışlarını kaçırmıyor, parmaklarını saçlarına dolamıyor, bana sarılmıyor, güzel, saçma ama bir o kadar da eğlenceli ve bana özel iltifatlarını etmiyordu.

Derin bir nefes alırken gözlerimi araladım. Karşımda değildi, saçlarımı okşamadı, beni teselli etmedi. Parmaklarım yeniden kapı koluna uzanacakken beni durduran Burak'ın sesiydi.

"Abi, sen..."

Bakışlarım ona dönünce elindeki poşetlerle donakaldı. Yanında Sude vardı, sorgulamadım. Bakışlarım Sude'den yeniden Burak'a dönerken yavaşça bana doğru yürüdü, adımlarını seyrettim. Kollarını sıkıca bana dolayıp kendine çektiğinde dursamda sonradan bende ona sıkıca sarıldım.

"İyi değil," Burak hafif geri çekilerek bana baktı omuzlarımı tutuyordu. "Değil mi?"

Başımı eğerken yutkundum, gözlerimi kaçırdım. Sude'nin elini omzumda hissedince yeniden başımı kaldırdım.

Mafya'ya Çattık  "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin