Alya Demir
2 hafta sonra…
Fethi ameliyata alınalı tam on gün olmuştu. On gündür komadaydı ve ben onu izlemekten başka hiçbir şey yapamıyordum.Günlerdir doğru düzgün bir şey yememiştim, hatta onun kapısının önünden dahi ayrılmamıştım.
Kaldığı odanın bir duvarının üst kısmı camdan yapılmıştı ve ben onu görebiliyordum. Öylece yatıyordu, günlerdir…
“Alya biz neden evlenmiyoruz?”
“O-o nereden çıktı şimdi Fethi?”
“Ya ne var ne güzel olur işte. Hem bak Selim çoktan evlendi, komutanım da öyle. Emre’ler nişanlandı, bence bize de sıra geldi artık.”
“Fethi sana evlenmek istemediğimi defalarca kez söyledim, neden hala diretiyorsun? Ayrılalım o olsun mu istiyorsun?”
Söylediğim şeyle yüzündeki tebessümün yavaş yavaş soluşunu izledim. Ben onun gülüşünün katiliydim ama buna mecburdum.Ben asla evlenemezdim ve o sürekli konuyu bir şekilde evliliğe getiriyordu.
Nasıl söylerdim ona evlenmekten korktuğumu? Evliliğimizin annemlerinki gibi olmasından korktuğumu nasıl söylerdim hiç utanmadan?
Onun da babam gibi olmasından korktuğumu istesem de söyleyemezdim…
“T-tamam ya, neden hemen ayrılmaktan bahsediyorsun ki her seferinde. Benden ayrılmak senin için gerçekten bu kadar kolay mı?”
“Değil tabii ki, ama sen beni zor durumda bırakıyorsun. Sana bu ilişkiye başlamadan önce evliliği düşünmediğimi söylemiştim ve sen de kabul etmiştin,”
“Etmiştim evet, ama artık istemiyorum. Ben de herkes gibi evlenip kendi yuvamı kurmak ve çoluk çocuğa karışmak istiyorum ama bir tek seninle,”
“Sana böyle bir şeyin asla olmayacağını söylemiştim,”
“Neden peki? Bana güvenmiyor musun, beni yeterince sevmiyor musun?”
Hala daha ısrar etmesiyle oturduğum yerden öfkeyle ayağa kalktım ve “Yeter!” diye bağırdım.
“Sus artık daha fazla konuşma! Yapamam diyorum neden anlamıyorsun? Ben evlenmek istemiyorum ve asla evlenmeyeceğim de,”
Bunları söyledikten sonra arkama bile bakmadan ondan uzaklaşmıştım ve eve vardığımda saatlerce ağlamıştım. Onu çok kırmıştım belki ama her seferinde bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Ben evlenemezdim….
Aklıma gelen anıyla bir kez daha ağladım halime. O günden sonra evlilik konusunu bir daha asla açmamıştı. Beni kaybetmekten, ondan ayrılmamdan öyle çok korkuyordu ki evlenmemeyi kabul etmişti…
Ben çok aptaldım, onu babamla aynı kefeye koyduğum için çok aptaldım. O ve babam arasında dağla kadar fark vardı. Fethi babamın aksine iyi bir adamdı ve sevdiğine sadıktı.
“Alya,”
Başımı çevirdiğimde Dilek’in yanıma gelmiş olduğunu gördüm ve “Efendim,” diye fısıldadım.
“Artık eve gitmen gerekiyor. Günlerdir buradasın, ne doğru düzgün bir şeyler yiyorsun ne de içiyorsun. Böyle yaparak ona bir faydan dokunmuyor. Evine git, güzel bir duş al. Biraz uyu ve sonra tekrardan gel,”
Onun söylediklerini duymazlıktan geldim ve “En azından bugün yanına girebilir miyim artık?” diye sordum.
Yanına doktorlar haricinde kimseyi almıyorlardı çünkü yarası mikrop kapabilirmiş ve bunun olması onun ölmesi demekti.
Dilek sıkıntılı bir nefes verdi ve “Eğer izin verirsem daha sonra eve gidecek misin?” diye sordu.
Duyduğum şeyle bakışlarımı ona çevirdim ve heyecanla başımı salladım. İlk kez yanına girmeme izin veriyordu.
“Söz veriyorum gideceğim, ne olur artık onu yakından görebileyim…”
“Sadece beş dakika, daha fazlasına istesem de müsaade edemem,”
“Sadece beş dakika, söz,”
Yaklaşık on dakika sonra başıma bir bone geçirmiş ve önlük takarak onun yanına girmiştim.
Ona yaklaştıkça gözlerim daha çok doluyordu. Tam yanında durduğumda elini tuttum ve “Ben geldim,” diye fısıldadım.
“Uyumayı çok sevdiğini söylerken bu kadarını da tahmin etmemiştim, sence de çok fazla uyumadın mı sevgilim? Bak ben buradayım, uyanmanı bekliyorum…
Fethi yalvarırım uyan artık çünkü ben daha fazla dayanamıyorum. Eğer uyanmazsan seninle evlenmem bak,” diyerek güldüğümde elimde hissettiğim baskıyla bakışlarımı oraya çevirdim.
Şaşkınlıkla “B-beni duyuyor musun?” diye sorduğumda elimi tekrardan hafifçe sıktı ve bu mutluluktan çığlık atmama sebep oldu.
“Seni seviyorum, seni çok seviyorum Fethi. Şimdi hemen gidip Dilek’i çağıracağım tamam mı? Hemen geri geleceğim bekle beni,” dediğimde tekrardan elimi sıktı ve ben koşarak odadan çıktım ve koridorda “Dilek,” diye bağırmaya başladım.Dilek telaşla bana doğru koşarken ben de ona doğru koştum ve heyecanla “Uyandı,” diye bağırdım.
“Beni duyuyor, söylediklerime tepki veriyor…”
Dilek şaşkınlıkla “Sen ciddi misin?” diye sordu ve birlikte koşarak Fethinin kaldığı odaya girdik.
“Bak şimdi elini tut ve bir şey sor,”
Söylediğim şeyle Dilek Fethinin elini tuttu ve “Beni duyuyor musun?” diye sordu.
Fethi elini sıktığında bakışlarını bana çevirdi ve “Çok şükür,” diye fısıldadı.
“Allahım sana sonsuz şükürler olsun,”
“Gözlerini açamıyor musun?” diye sorduğunda Fethi tekrardan elini sıktı.
“Pekâlâ bu çok normal, sakın telaşlanma tamam mı? Bir süre komada kaldın ve bu yüzden vücut fonksiyonların hemen düzgün çalışamayabilir ama düzelecek,”
Bunlar Dilek’in söylediği son şeyler olmuştu çünkü daha sonra benim dışarı çıkmam gerekti ve Dilek diğer doktorlarla beraber onun sağlık durumunu kontrol etmeye başladı.
3 saat sonra…
Fethiyi birazdan normal odaya alacaklardı ve duyduğum kadarıyla gözlerini açmıştı.
Hepimiz onu getirecekleri odanın içinde bekliyorduk. Herkese haber vermiştim ve hepimiz buradaydık.
Odanın kapısı açıldığında Fethiyi getirmiş olduklarını gördüm. Bana bakarak göz kırptığında gözlerim doldu ve ben koşarak yanına gittim ve canını yakmamaya özen göstererek ona sarıldım.
“Hanımefendi lütfen izin verir misiniz yatağı yerine götüreyim önce,”
Hemşirenin söylediği şeyle tam Fethiden uzaklaşacaktım ki beni daha çok çekti kendine doğru ve hemşireye “Hanımefendi asıl siz bir müsaade edin de müstakbel karıma güzelce sarılayım, biliyor musunuz biz yakında evleneceğiz, benimle evlenmeyi kabul etti en sonunda,” dedi.
Odadaki herkes onun bu söylediğine kahkaha atarken ben hayatımda ilk kez utanmıştım…Herkes bir süre kaldıktan sonra gitmişti ve biz baş başa kalmıştık.
Fethi "Sen bir gelsene yanıma," diyerek yatakta kenara kaydığında açtığı yere oturdum ve gözlerinin içine baktım.
"Çok güzelsin," diye fısıldadığında gözümden bir damla yaş aktı.
"Şşt akmasın o gözünden yaşlar, hani nerede benim sert bakışlı duygusuz sevgilim?" diye sorduğunda amacının beni güldürmek olduğunu biliyordum ve bu işe yaramıştı da.
"Sana bir şey olacak diye çok korktum," dediğimde gülümsedi ve "Bir daha benden ayrılacağını söylemezsin o halde," dedi.
Başımı hızla iki yana salladım ve "Söz veriyorum bir daha asla ayrılmaktan bahsetmeyeceğim," dedim.
"Seni çok üzdüm biliyorum ama yemin ederim isteyerek olmadı. Ben evlenmekten hep çok korktum, annem gibi olmaktan, senin babam gibi olmandan çok korktum. Onlar birbirini çok severek evlenmişlerdi ama sonra ben doğunca her şey değişmiş. Annem babamı aldatmaya başladı, ona şiddet uyguladı, hep bağırdı çağırdı. B-ben evlenirsek bizim evliliğimiz de onlarınkine benzer diye çok korktum. Yemin ederim kötü bir niyetim yoktu. Ben sadece korkularımın geleceğime hükmetmesine izin verdim ama söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Hem sen babam gibi değilsin ki, değilsin değil mi?"
"Değilim tabii ki gözünü sevdiğim, sen ben seni hiç aldatabilir miyim? Sen benim hayatıma girdiğin günden beri bırak seni aldatmayı bir başkasına bir kez olsun bakmadım bile. Alya ben seni çok seviyorum ve istediğim tek şey seninle mutlu bir yuva kurmak."
"Teşekkür ederim,"
"Ne için?"
"Beni bu kadar sevdiğin için,"
"Asıl ben teşekkür ederim,"
"Ne için?"
"Benimle evleneceğin için,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç kapanmayan yaram (Tamamlandı)
РомантикаYeni bir şehre taşınırken ne umuyordum bilmiyorum ama kesinlikle tehlikenin içine atılmayı beklemiyordum. Onu gördüğüm ilk an anlamıştım benim için herhangi biri olmayacağını. Kendisi askerdi ve yaşamı tehlikeler, yaralar, kayıplar, acılar ve ölümle...