21.bölüm

11 2 2
                                    

Ecrin Asena Bozkurt

3 ay sonra...

"Efendim Semih?"

"Güzelim ben bir saate dönerim, sen iyisin değil mi?"

"Semih ben iyiyim, seninle konuşalı daha yarım saat bile olmadı. Bu kadar evhamlı olma lütfen."

"Ne yapayım ama aklım sizde kalıyor, buna engel olamıyorum..."

"Biz iyiyiz komutan, merak etme sen. Heyecanla senin gelmeni bekliyoruz, malum daha bebeğimizin cinsiyetini öğreneceğiz bugün."

"Çok sabırsızım, sence ne olur? Kız mı erkek mi?"

"Bilmiyorum ama içimden bir ses erkek diyor,"

"Hadi ya? Benim ki de kız diyor,"

"Desene ikimizden biri haklı çıkacak," diyerek güldüğümde  "Seni göremiyorken böyle güzel gülmen haksızlık değil mi?" diye sormasıyla oldukça şaşırdım.

"Ama ben en çok sen varken gülüyorum,"

"Ama ben şu an senin o eşsiz gülüşünü göremiyorum ve için gidiyor,"

"Ya Semih ya, yapma ama böyle yoksa çıkar gelirim bak yanına."

"Sakın! Sakın tek başıma dışarı çıkayım deme kadın. Ben geleceğim zaten, sen sadece beni bekle."

"Pekâlâ, görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz, seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum sevgilim,"

Semihle olan telefon görüşmemi sonlandırdığımda yarım kalan kitabımı okumaya devam ettim.

Semih hamile olduğumu öğrendiğimiz günden beri aşırı derecede üstüme titriyordu ve neredeyse hiçbir şeyi tek başıma yapmama izin vermiyordu.

İşe gittiğinde bile her saat başı mutlaka arıyordu. Bir keresinde telefonumun sesi kısık kalmıştı ve ben çok yorgun olduğum için uyuya kalmıştım.

Semih bana ulaşamayınca önemli bir görevi bırakıp yanıma gelmişti...

Bu yaptığı şey çok yanlıştı hatta mesleğini tehlikeye bile atabilirdi ama atkadaşları sağolsun onu idare etmişlerdi. Erdem abinin bu olaydan haberi yoktu ve eğer olsaydı hiç iyi şeyler olmazdı ne yazık ki.

En büyük korkusunun benim üzülmem olduğunu biliyordum. Eğer bebeğimizi koruyamazsam kahrolacağımı bildiği için bu kadar evhamlı davranıyordu.

Bugün bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik ve ben çok heyecanlıydım. Sabırsızca kocamın gelmesini bekliyordum.

Zilin çalmasıyla oturduğum yerden fırlayarak ayağa kalktım ve koşarak kapıya gittim.

Kapıyı açtığımda karşımda Semih yoktu ve bu şaşırmamı sağladı. Kapımızı çalan kişi daha önce hiç görmediğim bir kadındı.

Kadının saçları beyazlamıştı ve tahminen 50-60 yaşlarındaydı. Gözleri ne kadar da Semih'in kine benziyorlardı.

Üzerimdeki şaşkınlığı atlattığımda "Buyurun kine bakmıştınız?" diye sordum kibarca.

"Ben oğluma bakmıştım," diyen yaşlı kadınla "Üzgünüm ama galiba yanlış gelmişsiniz," dedim.

"Semih Bozkurt'un evi değil mi burası?"

"E-evet,"

"O halde doğru gelmişim, O benim oğlum. Şimdi müsaade eder misin içeri geçeyim?"

Hiç kapanmayan yaram (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin