16.bölüm

15 4 8
                                    


1 ay sonra….
 
Bu bir ay daha önce hiç olmadığı kadar güzel geçmişti. Time yeni katılan Alya ile çok iyi anlaşmıştık. O, Ceyda, Meryem ve ben çok iyi arkadaş olmuştuk.

Emre ve Ceyda birliktelerdi ve bu birliktelikleri çok komik bir şekilde olmuştu, ama bunu daha sonra anlatacağım.

Alya ve Fethinin arasında da inanılmaz bir çekim vardı ama onlar bunu bir türlü kabul etmek istemiyorlardı.

Selim ve Meryemin araları o davet olayından sonra bayağı bir bozulmuş olsa da eski hallerine geri dönmüşlerdi.

Ben ve Semih'e gelecek olursak da her şey mükemmeldi...

Annem babamı en sonunda ikna etmişti ve geçen gün annemler bana geldiğinde Semihle de tanışmışlardı. Ortam biraz gergin gibiydi ama bir aksilik çıkmamıştı.

Her şey hiç olmadığı kadar güzel ilerliyordu. Tek sorun bir süredir Semihlerin her işlerinde bir aksilik çıkmasıydı. Aralarında bir köstebek olduğunu öğrenmişlerdi ama kimse onun kim olduğunu bilmiyordu ve bu herkesi geriyordu.

Timdeki birinin hain olması düşüncesi beni bile huzursuz ederken Semih'i düşünemiyordum bile.

Normalde bunu bana anlatmazdı ama yanıma her geldiğinde iyi olmayışı bu meseleyi irdelememe sebep olmuştu...

Her neyse işte, dediğim gibi çok şükür her şey çok güzeldi, bu köstebek meselesi hariç tabii ki.

"Sevgilim?"

"Efendim Komutan?"

"Gömleğimi gördün mü?"

"Nerede çıkardıysan ordadır sevgilim."

"Ecrin?"

"Efendim Semih?"

"Gömleğimi en son sen çıkarmıştın,"

Söylediği şeyle bir anda beynimde şimşekler çaktı. Evet gömleğini ben çıkarmıştım ama bunu tamamen unutmuştum.

Karıştırdığım çorbayı gerginlikten daha hızlı karıştırırken, "B-ben onu makineye attım galiba, başka bir şey giysen olur mu?" diye fısıldadığımda arkamdan bana sarılıp boynumu öpmesiyle çorbayı karıştıran elim duraksadı.

"Olmaz olur mu güzelim, sen yeter ki iste," diyerek tekrardan boynumdan öptüğünde sertçe yutkundum ve ona doğru döndüm.

"S-semih,"

"Söyle güzelim," diyerek kollarını belime daha çok sardığında nefes alış verişlerim değişmişti bile.

"Ş-şu an sırası mı?" diye sorduğumda verdiği cevapla arkamı dönerek ona baktım.

"Neden olmasın?" diye sormuştu.

"İşe gitmen gerektiğinin farkındasın değil mi? Geç bile kalıyorsun,"

"Ne kadar da düşünceli bir karım var." dediğinde bakışlarımı kaçırdım.

"Gıcıklık yapma Semih. Ayrıca bu şekilde dolanman çok yanlış. Git üstüne bir şeyler geçir."

"Aslına bakarsan niyetim oydu ama şu an pek emin olamıyorum," dediğinde mümkünmüş gibi daha çok utandım.

"Bana bak adam,... "

Gelen sesle arkamı döndüm ve çorbanın taştığını gördüğüm anda Semih'e söylenerek çorbanın altını kapattım.

"Hep senin yüzünden ocak ne hale geldi gördün mü? Sen var ya tam, tam..."

Bir anda beni kendine doğru çevirip yüzünü yüzüme eşitleyerek, "Ben var ya tam ne?" diye sordu muzipçe.

"Sen var ya tam... "

"Evet, ben var ya tam?"

"Hem dayaklık hem sevmelik bir adamsın. Bunu nasıl beceriyorsun?"

Söylediğim şeyle bir anda kahkaha atmasıyla parmak uçlarımda yükseldim ve gamzesine bir buse bahşettim.

Hiç kapanmayan yaram (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin