Bölüm 1: Öteki Diyar

191 8 8
                                    

Günün ilk ışıkları baş gösterdiğinde gözüme giren ışık huzmeleri uyanmamı tetiklemişti. Sabah saatin kaçıydı bilmiyordum, ancak kızlar sabahın bu saatinde kavga etmeye başlamaları sinirlerimi germişti.

Ben daha henüz on iki saat boyunca nasıl uyuduğumu anlayamazken yatakta doğrulmuştum bile. Ayağıma terliklerimi geçirerek oturma odasına hızlı adımlar atmaya başladım.

Hedefime vardığımda Beril'in ağzında bir şeyler gevelediğini fark ettim. Bugünün konusu neydi diye düşündüğüm esnada Ceylin'in ince parmakları arasında kavradığı kalın ciltli defteri görmemle gözlerim irileşti. Bu benim günlüğümdü ve şu an kızların elinde ne işi vardı?

Öfke fışkıran bakışlarımı kızlara yönelttiğimde henüz beni fark etmemişlerdi. Boğazımdan gelen rahatsız edici bir dürtüyle imalı şekilde kısaca öksürdüm. "Neler görüyorum, neler?" Gözümle elindeki defteri gösterdiğimde Ceylin'in anında ellerini arkasına götürmesi bir olmuştu. Görmediğimi mi düşünüyordu?

Derin bir soluğu ejderha misali soludum. Birkaç adım ilerlediğimde sağ avucumu açmış kolumu Ceylin'e uzatmıştım. Surat ifadesine baktığımda mahçup olduğu her zerresinden anlaşılıyordu, yüzüme bakacak sıfatı bulamıyor gibiydi. Peki ya neden günlüğümü okuma cüretinde bulunmuşlardı.

Gözlerimi iki yana hızlıca kaydırarak söylendim. "Sizi anlayamıyorum gerçekten, hakkımda ne öğrenmek istediniz?" Sabırla sorduğum sorumuz yanıtını bulamayınca göz kapaklarımı kenetleyerek yeniden kontrollüce fısıldadım. "Evet."

Beril'in egoistçe verdiği cevap sabır sınırlarımı zorlamıştı. "Lavin abartmıyor musun? Yalnızca sevdiğin biri var mı öğrenmek istemiştik." Normalde hiçbir şeye bu kadar büyük tepkiler vermezdim elbette. Bu farklıydı. Özelime saygı, kırmızı çizgimdi.

"Ceylin sen de mi Beril'e uydun?" Dedim onaylamazca. Beril'in yapmasına inanabiliyordum, genelde bu tür davranışlar sergileyebilecek potansiyele sahipti. Fakat Ceylin hakkında bunu söylemezdim, o daha çok kırılgan ve masum bir tipti.

Sarıya kaçan tutamlarını işaret parmağına dolayan kız, "Lavin, üzgünüm. Bu kadar kızacağını düşünmemiştim." İçten içe titrediğini hissedebiliyordum, haklıydı. Daha önce beni böyle gördüğünü düşünmüyordum.

Oturduğu yerden ayrılarak yanıma korkakça bir iki adım attığında duraksadı, sırtında gizlediği günlüğümü bana uzattı. Günlüğü ellerinin arasından aldığımda yüz ifadesi benden bir şey bekliyor gibi duruyordu. Onu affettiğimi duymak istiyordu tabii ya.

Yüzüme zorlama da olsa samimi bir gülümseme kondurarak mırıldandım. "Seni affediyorum sersem." Sevdiklerine karşı bu kadar kırılgan olmasını anlayamıyordum, anlayacağımı da sanmıyordum.

Ailemi kaybettiğim araba kazasından sonra kırılmamayı öğrenmiştim diyebilir miydim? Elbette diyemezdim. Hayatım acıyla başlamıştı ve ben bu acıya bağışıklık sağlayamamıştım. Her acı beni daha da batırıyordu. Bundan nefret ediyordum.

Ceylin bir kedi timsali yaklaşıp koynuma sokulduğunda kollarımla belini sararak kucaklaştık. Hâlâ kızgın olsam da kızgınlığımı saklamaya çabalıyordum, onları kırmak en son istediğim şey bile olamazdı.

Ceylin ile ayrıldığımızda başımı belli belirsiz salladım. "Saçların muhteşem olmuş, Berilciğim." Dedim kollarını bedenine sarmış öylece bekleyen kıza. Elbette ki takılıyordum, boş bakan gözleri arasından göz batan saçları samandan farksızdı.

Gözlerini yukarı kaydırdığında alaylı bir ses tonuyla, "Sağ ol uykucu, umarım cümle sonunda parantez içinde ünlem işareti yoktur." Dedi, tek dudağı yukarı kıvrılmıştı.

Düşes KatliamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin