Ağırlaşan bedenim kendime yük olmaya başlamış, olduğu yere yığılmıştı. Kaşınan saçlarımı kaşımak üzere kolumu kaldırmaya yeltendim. Bunu başardım fakat kolumu kaldırmam için büyük bir güç sarf etmem gerekmişti.
Hareketsizlikten oynatmakta zorlandığım parmaklarımı saçlarıma yerleştirdim. Hızla başımı kaşımaya başlamamla birlikte büyük bir acı eşlik etti buna. Saç diplerimden başlayan bir acı, bütün vücuduma bir elektrik dalgası misali iletilmişti.
Kolumu güçlükle yeniden yerine götürmemin ardından başımı sola çevirdim. İki kolundan koyu krem duvara bağlanmış pembe saçlı kızın gözleri henüz kapalıydı.
İçimi büyük bir hüznün kaplamasıyla başımı bu seferse sağa çevirerek Freya'nın iyi olup olmadığından emin oldum. Beyaz saçlı kız başımı çevirmemle gözlerini hafif hareketlerle aralamaya başlamış, kollarını iki yana gevşetmekteydi. Hiçbir bölgesi herhangi bir yere bağlı değildi, buna sevinmiştim.
Benim vücudumun da herhangi bir yeri bağlı değildi fakat kendimi hareket ettirecek gücü kendimde bulamıyordum. Yeniden büyük bir karanlığa kendimi bıraktım, gözkapaklarım birbiriyle buluşarak başım ağırca öne düştü.
⚔️
Gerçek hayatla yeniden bağlantı kurmaya başlamamla gözlerimin önünde beyaz tutamlar dalgalanmaktaydı. Ardından yüz hatlarımda derin bir sıcaklık hissettim, bu sıcaklık aniden yer değiştirerek vücudumun diğer birkaç bölgesini buldu.
Bilincim tamamiyle yerine geldiğinde acılarım bir hayli azalmıştı. Ne kadar süredir uyumuştum bilmiyordum ancak bu uyku benim halsizliğimi alıp götürmüşe benziyordu.
Kasılan bacaklarımı birbirinden ayırarak eklemlerimi esnetmeye karar verdim. Uzun süredir hareketsiz kalan eklemlerimi ele geçiren bir acı hissi olmuş, ancak esnetmemin ardından bu his de yok olmuştu.
Bir anlığına bakışlarım solumdaki pembe saçlı kızı bulmuştu. Freya onun ellerini zincirlerden kurtarmaya çalışırken, pembe saçlı kızsa bilincini zorluyordu.
Kendimi yerden aldığım destekle doğrultmaya başardım. Çıplak ayaklarımı soğuk beton zeminle buluşturdum, ardından parmak uçlarıma yükseldim. Hızlı adımlarla Nixie ve Freya'nın yanına ulaştım.
Elimi yumruk haline getirdim, sert zincire hızla bir yumruk salladım. Elimin acısı umrumda olmamalıydı, karşımda bir hayat borçlu olduğum kız vardı ve ona yardım etmeliydim. Bu duygu tüm bedenimi sarmaladı, gözlerim doldu, istemsizce bir inilti çıkardım.
Birkaç adımımı geriye atmak üzere kullandım. Ardından bu hafif adımlarımı hızlı adımlara çevirdim, zincire yaklaştım; kendimden beklenmedik sertlikte bir yumruğu zincire geçirdim. Zincir anında birkaç parçaya ayrıldı ve Nixie'nin hayırsız kolu serbest kaldı.
O esnada tetikte kalan Freya, pembe saçlı kızın kolunu havada ani bir atakla yakalayarak derin bir soluk soludu.
Freya'ysa benim bu öfkemden beslenmiş olmalı ki istemli mi istemsiz mi olduğunu anlayamadığım bir ses çıkardı. "Ha!" Bu haykırışının üzerine bir yumruğu da Freya geçirdi zincire. Ve serbest kalan zincir beton zeminle buluşarak tok bir ses çıkarmasını sağladı.
Bu sefer atakta olan bendim, atıldım, ve yakaladım. Büyük bir görevi başarmışçasına sevinçliydim. Nixie ise bize hayran dolu bakışlarını atmakta gecikmemişti.
Nixie, kuruduğunu düşündüğüm boğazını ıslatmak üzere ağzında biriktirdiği tükürüklerini yuttuğunu aşağı yukarı hareketlenen boğazından anladım. Pembe saçlı kız derince bıraktığı soluğunun arasından cıvıldadı. "İşte benim kızlarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşes Katliamı
FantasyÜniversite öğretmenin bir krallığın dükü olsa ve seni kaçırıp orada düşes olmanı teklif etse, mükemmel bir şey değil mi? Haydi birlikte hikayenin içine bir giriş yapıp öğrenelim. Gerçekten mükemmel mi?