Bölüm 11: Bilge Kalp

21 2 0
                                    

Acıyla aralanan gözkapaklarım, gözlerime gelen rahatsız edici ışıkla birlikte yeniden kapanıyorlardı. Acıyı vücudumun her zerresinde hissediyordum. Sisle dolu zihnim aydınlanması için birisinin yardımına varmışçasına zorlanıyordu.

Kapalı gözlerim açılmamaya niyetliydi. En son hatırladığım gibi sert bir zeminde yatmıyordum, ona kıyasla oldukça yumuşaktı bu zemin.

Yeniden, topladığım cesaretle araladım gözkapaklarımı. Gözlerimi acıtan bu ışık günışığı değildi. Yattığım yer bir yataktı, bir kraliyet yatağı kadar olmasa da yumuşaktı.

Kolumu ağırca kaldırdım, yatağa bastırarak destek aldım. Kendimi hafif hareketlerle ilerleterek yatağın başlığına yasladım sırtımı. Bu sırada kollarımdan başlayan ağrı bir şimşek hızıyla tüm vücuduma işledi.

  Başımı yana yatırdığımda mor, yaprakları yanlara düşmüş çiçekle karşılaştım. Bu çiçeği benimsemiştim, yana düşmüş yapraklarında kendimi görebiliyordum. Elimi kaldırarak çiçeğin pürüzsüz dokusuyla buluşturdum parmaklarımı. Parmaklarımı dans edercesine gezdiriyordum çiçeğin mor yapraklarında, ki bu sırada yayılan koku benim mest olmamı sağlıyordu.

  Duyduğum adım sesleriyle tüm vücudumu saran duygu korku ve telaştı. Kapının kolunun aşağı inmesi ve geri kalkmasıyla kapı aralandı. Ardından çıkan kadın soluklarımı hızla vermeme sebep oldu. Yeşil gözleri, dolgun dudakları ve beyaza kaçan gri saçları ile telaşla üzerime ilerliyordu.

  Gözleriyle buluştuğumda derinden hissettim telaş hissini. Yaşlılıktan buruşmuş ellerini alnıma dayadı, dudakları hafiften kaybolan korku hissinden ayrılarak aralandı. "Çok şükür majesteleri, iyisiniz!" Göğsüne dolan hava sıklaşırken fısıldadı. "Size bir şey olacak diye çok korktuk düşesim."

  Halsiz başımı onaylarca sallarken aynı anda dudaklarımın iki yanı acıyla kavrulurken kıvrıldı. Bunu fark eden yaşlı kadın ellerimi ellerinin arasına aldı, "İyi olacaksınız, lakin yerinizden bir süre kalkmamalısınız." Diyerek şefkatli dudaklarını ellerinin arasındaki ellerime götürerek bir öpücük kondurdu.

  Anne şefkatini hissetmiştim bu yaşlı kadında, daha önce hiç tatmamış olmama rağmen içimi sarmalamıştı. Yaralarımı sarmalamıştı. Yaşlı kadını onaylamak üzere dudaklarımı aralamaya çalıştım, ancak boğazımı düğümlenmiş hissettim. Tümüyle kurumuştu, dudaklarım da buna dahil.

  Üzerimdeki kıyafetlere baktığımda daha önce fark etmediğim bir şey fark etmiştim, değiştirilmişlerdi. Bunun için yaşlı kadına minnettardım. Vücudumdaki morlukların üzeri sarılmıştı, ki bir merhem sürüldüğünü düşünüyordum. Fakat ağzımın içindeki demir tadı henüz geçmemişti.

  Yaşlı kadın üzerime eğilerek bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Yeniden konuşamayacak kadar kötü olduğumu hissettiğimde yalnızca ağzımı hafifçe aralamakla yetindim. Kadın ellerini ellerimden ayırdı, hızla başını sallayarak odayı aceleci adımlarla terk etti.

  Odayı incelemeye vaktim olmuştu bu sayede. Odanın tümü birçok çeşit çiçekle donatılmıştı, burasının bir çiçekçi olduğunu anlamamı sağladı bu sayede. Aldığım her nefeste burnuma dolan koku birbirlerinin kokusuyla karışan çiçeklere aitti.

  Kısa bir süre sonra yaşlı kadın elinde tuttuğu büyük bir bardak suyla odaya girmişti. Ona minnettar olduğumu gösteren gülümsememi eksik etmedim. Buruşuk ellerden aldığım bardakla sarsılan ellerim üzerime bir miktar su dökülmesini sağlamıştı.

  Suyu büyük yudumlarla içmeye başladım, boğazım o kadar kurumuştu ki suyu yutmakta zorlandığım söylenebilirdi. Bardağı yaşlı kadına uzatmaya kalkıştığımda, eline aldığı bir bezle üzerimi temizlemeye başlayan kadını fark ettim. Kalkmaya hali olmayan ellerimi zorla kaldırdım, yaşlı kadını ince kolundan hafifçe kavradım.

Düşes KatliamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin