Bölüm 15: Peçeli Hükümdar

12 0 0
                                    

  Açık pencereden içeri giren soğuk rüzgar dalgalarıyla birlikte kasıklarımdan bir ürperti geçti. Daha çok bir sızlama şeklindeydi ancak acı yoktu. Adi muhafızın kasıklarıma indirdiği zamansız darbenin acısı geçmek bilmiyordu. Bunun için Freya'dan yardım almalıydım.

  Dudaklarımın arasından ağzımın içerisine geçen, uzunca orada gezinen bir his gözlerimi aralamamı sağladı. Kızlarla yattığımız odanın penceresi epeyce açık kalmış ve üşütmemize yetecek bir esinti odayı doldurmuştu. Ağzımın içinde hissettiğim soğuk his de bu olmalıydı.

  Tüm gece düşes seçimlerini düşünmekten asla uyuyamamıştım, ve şu an Nixie de Freya da odada yoktu. Hava aydınlanmış, belki de saat çoktan öğleni geçmişti.

  Üstümdeki ince örtüyü bedenimden ayırdım. Bacaklarımı yüksek yataktan aşağı sarkıtarak doğruldum. Derin nefesler alarak hızla verdiğimde işte o zaman hazır hissettim kendimi. Güzel bir kıyafet ve makyajla dükü baştan çıkarabilirdim.

  Şu kısa zamanda daha iyi bir plan bulamamıştım, aklımı delice fikirler doldururken planlama yapmam mümkün değil gibi gözükmekteydi. Her bir düşes adayını katletmek...

  Amaçsız fikirlerimden bahsediyorum; her bir adayı öldürmem oldukça dikkat çekecekti, hem de düşes zehirlendikten sonra.

  Başımı hızla iki yana sallamamla kendime geldim.

  Buz kesen ayaklarımı odadaki halıya ulaştırdığımda kapı açıldı, Nixie kollarını gererek içeri girdi. "Ah! Özür dilerim, rahatsız etmedim değil mi?" Dedi, başını öne eğmiş geriye adımlarını atarken. "Çoktan uyanmış, hatta hazırlanmışsındır diye düşünmüştüm."

  Mahçup kıza ilerlemek üzere yeniden ayaklarımı soğuk zemine yerleştirerek adımlarımı attım. "Uyanmamın üzerinden uzun zaman geçti, düşes seçimi için bir şeyler planlıyordum." Dudaklarımı zorunluca iki yana kıvırdım, her ne kadar dudaklarım gerilmekte zorlansa da.

  Pembe saçlı kız başını kaldırdı. Suratımdaki gülümsemeye karşılık yüzüne bir gülücük yerleştirdi, hafif bir fısıltıyla sırıttı. "Tamam o hâlde, plan nedir?" Dedi. Heyecan dolu yüz ifadesiyle yatağa attı kendini.

  Anlatmam üzere beni beklemeye koyuldu.

Odanın içerisinde bir sağa döndüm, bir sola. Birkaç kez konuşmak üzere ağzımı açtım ancak her seferinde yeniden kapattım.

Sonunda kendimi sakinleştirmek ve konuşmak üzere kollarımı sardığım bedenimden ayırdım. "Plan sayılır mı bilmiyorum, ama..." dedim, ben sözlerimi bitirmeden Nixie atıldı.

"Nasıl yani, o kadar düşünmene rağmen bir plan yok mu?" Afallamış görüntüsü bir anlığına alnımdaki bir damarın belirgince atmasını sağladı. Her şeyi benden beklemesi sinirimi bozmuştu, beni sinirlendirmişti.

Kendimi zorladım. Ses tonumu sert çıkmayacak şekilde ayarladım, ve konuştum. "Aslında var," sesimi beklediğimden daha kontrollü kullanmıştım. "Peçeli Hükümdar'ı baştan çıkaracağım." Dedim, kendimden emin bir biçimde.

Evet. Sulrei dükünün lakabı Peçeli Hükümdar'dı. Saraydaki muhafızlardan bu bilgiyi almam zor olmamıştı. Hatta bu gizli bir bilgi dahi değildi, sarayın her bir yerinde konuşulmaktaydı.

Nixie tedirgin bakışlarını üzerime bıraktı. Benden şüphe duyuyormuşça tek kaşını yukarı kaldırdı. "Sen ciddisin, Lavin?" Yönelttiği sorunun ardından kızın kaşı daha da yukarı kalktı. "Sen daha önce kendine baktın mı?" Dedi acımasızca.

Üzerimde yanlış bir izlenim yarattığını fark ettiğinde, kendini düzeltmek istediğini belirten bir işaret yaptı. "Ah, hayır." Boğazında düğümlenen bir tükürüğü yutağından aşağı indirdiğinde elleriyle ellerimi bir araya getirdi.

Düşes KatliamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin