Kardelen

273 27 16
                                    

" Yeniden filizlenip yeşermeye geldim, seni tekrardan gönlüme hapsetmeye, sana teslim olmaya geldim."

Melek






Aşk, okyanus gibi görkemli, derin, sonsuz ve gizem dolu bir his. İlk bakışta sakin gibi görünse de, içinde fırtınalar barındıran, zamanla kıyıları aşındıran bir güç. Her dalgası, duyguların hüzünle başlayıp sevgiyle yükseldiği bir macerayı simgeler.

Ucuz bir duygu değildi delice kalbini ele geçiren ve hüküm süren bağımlılık duygusu. Aşk üç harf ve tek heceli olsada çok şeyler gizler. Güçlü bir kadını simgeler gibi eğer aşk bir bedende can bulsaydı kesinlikle kadın olurdu.

Keskin zekasıyla gizemleri çözen, yumuşaklığıyla yaraları iyileştiren ve gücüyle dünyaları değiştiren bir kadın olurdu.

Eğer aşk kadın olsaydı, her haliyle bir destanın kahramanı olurdu. Gözleri, duyguların en derinine inen bir pusula gibi yol gösterirdi. Parmak uçları, sevgiyle dokunduğu her şeyi büyüleyici bir anıya dönüştürürdü.

Ses tonu, bir melodi gibi kalplere dokunarak, içindeki tutkulu hikayeyi anlatırdı. Aşkın kadın hali, güçlü bir özveri ve şefkatle örülü, sıcacık bir kucak olurdu.

Aşk ancak Dilber olurdu dedi adam aşk ancak yıllarca sevdiği kadın olurdu..


Dilber'den,

İsteme'den sonra kaçmıştım annemin sende yuva kur laflarını çekmemek için her fırsatta Urfa'ya kaçıyordum tabi beni yalnız bırakmayan gölge adam'la birlikte. Kolay zannediyordu ama ben içimde hissettiklerimi ve yaşadığım bedbaht olayları atlatamıyordum benden bir haber bekliyordu ama ben yorulmuştum artık sözlerden ve iftiralardan.

Zana mutluydu gerçi kına'dan sonra kriz geçirmiştim o sabah Karan yine yapacağını yapmıştı ama mutlulardı bu yüzden bir şey dememiştim. O gece evde kalmıştım yine şimdi de evime dönüyordum.

Urfa'ya yaklaşınca hızımı düşürdüm şehir içinde sınırı asla aşmazdım. Otomatik kumandayla garajı açınca arabayı park etmeye koyuldum gözlerim onu arıyordu ve siyah jeep'i görüş açıma girdi.

Yengem'le konuşma fırsatım olmuştu benim içimi biliyordu en başından beri dökmüştüm içimi arabayı kapatınca direksyona başımı yasladım

" Geç kalma artık hayat çok kısa" demişti.

Evet, Welat'ı hala seviyordum. Ona dair olumsuz senaryolar, içimi bir volkan gibi eritiyordu. Bu düşünceler, ruhumu ateşle yoğrulmuş prangalara çeviriyordu; içimde bir yangın gibi sürükleyip güzel düşüncelere kapı aralamama engel oluyordu.

Arabayı garaja indirip kapattım, onu görmemek için direndim. Ancak içimde, beni adeta bir kara bulut gibi takip eden vesveseler vardı; onlar, beni durduran, ilerlememi engelleyen siluetler gibi karşımda duruyordu.

Her ne kadar çaba göstersemde evimin kapısını açmadan gözlerim ona ilişti camı sonuna kadar açmıştı saat kaçtı bilmiyordum yorgun ve perişan haldeydi hiç istemesemde kapıyı hızlı bir şekilde kapatarak sırtımı yasladım gözlerim kendiliğinden dolup taşarken dizlerime koydum başımı ve ağlamaya başladım.

Kapı'daki ayak seslerini duyunca hıçkırıklarıma engel olamadım

" Ağlama Dilber'im yemin ederim yüzümü görmezsin bir daha ama ağlama gölgen olmam bile yeterli bu adam için"

" ...."

" Allah benim belamı versin seni ağlatan bu adamı sensizlikten öldürsün"

Küllerin içinde ( Aşk serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin