33. Bölüm

3.1K 125 87
                                    

Multimedia'da; Eymen( Cameron Dallas), Sahra ve Enes var. Karakterleri bulan @artcticbirdyy ye teşekkür ederim! ^_^

Eylül'den

Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarımın etrafına sardım. Çenemi kolumun üstüne koyup camdan dışarıyı izlemeye başladım. 3 gün önce ki krizimden sonra başka bir kriz geçirmemiştim. Bu yüzden insanlarla arama kapı koymuş ve dilimi kilitlemiştim. Dilimin mürekkebinin zehirini de yutmuştum ve konuşmadıkça içimin daralmasına izin vermiştim.

Annem, abim, babam konuşma çabaları içindeydiler. Allah'ın her günü buradaydılar ve bu sinirimi bozuyordu. Deniz, her gün buradaydı. Camdan binaları seyrederken, buradan çıkıp gitmem gereken gerçeği aklıma kazınmıştı bile. Ama nasıl yapacağımı bilmiyordum ve buna sinir oluyordum.

Hani saatlerce sıkılırsınız ve kalbiniz taşma noktasına gelir ya, benimki de öyleydi. Şu 3 gün zehirdi benim için. Adını bilmediğim ilaçlar veriyorlardı. Ailem sınırsız yemek getiriyordu ve hepsini zorla yiyordum. Kilo almam için yağlı yiyecekler yiyordum. Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardı. Midem artık hiçbir şeyi kabul etmiyordu. İştahım kesilmişti, strese girsem bile yemek yemiyordum. Sadece donuk gözlerle etrafı izleyip dilime biriken cümleleri yutup susuyordum. Bugün psikologla randevum vardı. Sadece sinir bozucu. Derin bir nefes alıp, camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Düşünceler dört bir yandan saldırmaya başlamıştı.

Annem ve babam çok hasta olduğumu söylüyorlardı. Ben öyle düşünmüyordum. Bulimia denen hastalığı birkez bile araştırmamıştım. Çünkü ben Bulimik değildim.

Kapı çalındığında bakışlarımı çevirmedim bile. Kulp aşağıya indi ve kapının açılıp kapanma sesini duydum. Ardından birbirini takip eden adım seslerini. Paket gıcırdamasına benzer ses geldi.

"İnsan bir kafasını kaldırıp bakar kim geldi diye." Eymen'in sesini duymamla şaşkınlığım beni ele geçirdi. Şaşkınlıkla Eymen'e baktım. 3 gündür onu görmemiştim. Ancak yine de kaşlarımı çatıp önüme döndüm.

"Şimdilik seni affediyorum."

Asıl benim affetmem gereken birçok kişi vardı. Yinede dediğine aldırmadan camdan dışarıyı izlemeye başladım. Vızır vızır geçen arabalara bakarak markalarına bakabilirdim.

İlk geçen araba; Şahin'di. Gözlerimle takip ettim.

"Ama bak, şimdiden uyarayım,"

İkinci geçen arabaya dikkat kesildiğimde, Porsche olduğunu gördüm.

"İleri de evlendiğimizde evimizi görmek isteyen insanlara veya bizi ziyarete gelen insanlara karşı böyle olmak yok. Çay koyup bisküvi ikram edeceksin hatun."

Birden arabaları saymayı bırakıp şaşkınca ona baktım. O kadar çok şaşkın bakıyordum ki bu onu gülümsetmişti.

Sonra düşünceli ifadeyle,"Demek hatun? Hatun... çok güzelmiş. Ben beğendim, bundan sonra sana her yerde böyle sesleneceğim."dediğinde yorgun gülümsemeyle ona bakarak,"Babamın ve abimin yanında bile mi?" Diye sorduğumda bu sefer o şaşkınca bana baktı. Lafı oturtmuştum sanırım.

Sırıtmak isterdim ama halim yoktu. Eymen ise bir süre susmayı tercih etti. Evet, artık eski Eylül yoktu. Cevap versem bile milleti tersliyordum.

Masanın üzerinde ki hediye paketini alıp karşıma dikildi. Sorar gözlerle bana baktığında sırıtarak,"Sana hediye aldım," dedi.

O an da aklımda parlak bir fikir belirdi. Eymen'i kullanarak kaçabilirdim bu hastahaneden. Hediye paketini aldım. Kurdelesini çözüp paketi nazikçe yırtıp açtım. Kutuyu kaldırıp açtığımda karşımda bir çift ayakkabı vardı. Rengi turkuazdı.

BULİMİA ÇAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin