24. Bölüm

2.8K 136 54
                                    

Multimedia; Bence Eylül'ün içinde ki ruhu anlatan bir resim.

Kumbaramdan, 200 Tl aldım ve kapağını kapattım. Bugün günlerden Salı'ydı. Aylardan ise; Mart. Bugün, 1 Mart'tı.

Yaklaşık 1 ay olmuştu. 1 aydır, belki günde 1 kez, belki sabah, belki geceleri, belki sadece akşam kusuyordum. Kendimi zayıflamış hissetmesem de, kusuyordum.

Gün boyunca, okulda yemek yemiyor, eve gidince tıkanırcasına yemek yeyip, kusuyordum. Birçoğunuza bu dediklerim mide bulandırıcı gelebilir, evet. Çünkü bundan 1 ay öncesinde kusmaktan bende iğrenirdim.

Hasta olduğumda, midem üşüttüğü zaman bile, kusmamak için büyük mücadele verirdim. Ona göre yemek yemezdim, zaten iştahım olmazdı.

Komşunun bebeği bile kustuğunda, o ekşi kokusu burnuma dolduğunda yüzümü buruştururdum.

Ancak şimdi, sabah akşam kusup, o ekşi kokusunu tadıyordum. Bugün, güya evde 1 aydır kusma partisi verecektim. Hani, en uzun diyetim ya...

Ama şimdi, Deniz ile alış-verişe gidiyorum. Alış-veriş!

Altıma bordo bir pantolon, üzerime de, normal bol siyah bir tişört giymiştim. Üzerime de, abimin lacivert hırkalarından çekmiştim.

Abimin aldığı hırkalar, hem kızlara hem de erkeklere uyacak türdendi. Sportif hırkalardan olduğu içindir. Bu yüzden bende faydalanabiliyordum.

O günkü krizimden sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Abi'm eve geç geliyordu. Annem, iki kez uğramıştı, birisinde babamla karşılaştı. Küçük bir tartışma daha yaşadıktan sonra, annem yine evi terk etti.

Babamda dışarı çıktı, sonuç olarak tam 1 haftadır evde yalnızdım. Yalnız olunca daha çok kafayı yedim. Daha çok yemek yedim, daha çok kustum, daha çok ağladım. Daha çok kusturucu ilaçlar içtim. Mide ağrıları başlamıştı zaten.

Sonuç olarak, kusma çağım çok kötü geçiyordu. Çok acılı...

Bir kere her dakika bedenime küfr ediyordum. Her dakika kendimi suçluyordum. Bu son zamanlarda depresif ruh hallerine de bürünmüş olabilirdim. Önceden, hep sakin kalan Eylül, şimdi, bir tabağı yanlışıkla düşürüp kırsam cinlerim tepeme çıkıyordu. Kendime ayrı, düşen tabağa ayrı saydırıyordum. Sinirli bir ruh hâline sahip oluyordum.

Daha sonra stres ve sinirden bir anda yemeklere saldırıyordum. Aç bir aslanın avına saldırması gibi...

Sert ve aceleci.

Aramızda ki tek fark; yerken ya ağlardım ya da keyifle gülümserdim.

En büyük rekor günüm; Pazar olmuştu. Pazar günü annem ve babam tartışmışlardı, onlar gittikten sonra, kusmuştum.

Akşam, gece kusmuştum. Günde 5 defa kusmuştum. Tabi, o gün de bedenim pert olmuştu.

O gün, o kadar yorulmuştum ki... Kolumu kaldıracak hâli kendimde bulamamıştım. Baya da ter dökmüştüm. Boğazlarım da ağrıyordu, 2 gün geçmedi ağrısı...

Midem ağrımıştı, kasılmıştı. O gün nasıl bir ruh hâli içerisindeysem, mantık beni terk etmişti sanki...

Günde 5 kez kusmak nedir?

O kadar kusmaya üzerine duş da almıştım. Bu yüzden direk yatmıştım, sabah okul için erken kalkınca, bütün bünyem alt üst olmuştu.

Okul çıkışında, yemek yemeyi düşünmeden, direk yatağa yatıp uyudum. Derslerde hep uyumuştum zaten.

Deniz, sürekli sormuştu. Ne bu halin diye, ona da ders çalıştığım yalanını söylemiştim. Birde internette takıldığımı...

O ise gülmüştü. " Bunlar hep okul yüzünden... şimdi gitsek müdüre dava açsak, kazanmaz mıyız? Yedi öğrencilerin başını!" Demişti. Yani direk dalgaya vurmuştu. Yorgun olmasaydım, gülerdim.

BULİMİA ÇAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin