Bölüm 9

79 5 32
                                    

Çiftliğe benzer bir yere giriş yaptığımızda eve erkenden dönemeyeceğimi anlayıp sıkıntılı bir nefes verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çiftliğe benzer bir yere giriş yaptığımızda eve erkenden dönemeyeceğimi anlayıp sıkıntılı bir nefes verdim. Karanlık olsa da etrafta yeşil rengi hakimdi ve yeşilin her tonu hoşuma giderdi. Yeşile çalan toprak rengi hariç, tabii. Burayı normal şartlarda sevebilirdim ama şu an normal şartlar altında değildik. Serkan'la... Beni kaçırıp üstüne üstlük erkek muhabbetlerine meze yapan adamla, bir silahlı saldırı olayı sonrası, ıssız bir çiftlik evine dayısını görmeye gelmiştik ve ben aynı cümle içerisinde bu kadar çok olay yaşadığımı söylemeye bile şaşırırken bütün bu olanların içinde olmayı kaldıramıyordum. Doğum günümü de unutmuştu, zaten. Gerçekten sinir bozucu!

"Sinir bozucu!"

İçimden geçeni yanlışlıkla dışıma yansıttığımda Serkan'ın dikkatini çekmiştim. Bana ne dediğimi sormuştu. Bir süreliğine sessiz kaldım. Arabanın camını sonuna kadar açıp kolumu, üstüne de başımı koyduğum yerden kafamı kaldırıp Serkan'a döndüm.

"Sinir bozucu, diyorum. Ne işim var, benim senin dayının evinde?! Üstelik bu saatte..."

Serkan önüne odaklanıp arabayı sürmeye devam etti. Beni dinlememiş daha doğrusu dinlediği halde cevap vermemişti. Yine önemsenmiyormuşum gibi hissettiriyordu. Alt dudağımı hırsla kemirdiğimde dayanamayacağımı anlamıştım.

"Sana bir şey sordum, bana cevap vermek zorundasın! Bunu yapmandan hoşlanmıyorum."

Serkan dudaklarının arasından nefesle karışık sahte bir gülüş sesi çıkardı. Benimle dalga mı geçiyordu? Sinirlerimi bozmak istiyor muydu cidden? Zaten silahlı saldırının ortasından çıkmıştık. Belki de eli silah tutabildiği için ona bu şekilde konuşamayacağımı düşünmüş olmalıydı ama bu benim umrumda bile değildi. İnsan ilişkileri, özellikle duygusal ilişkiler bu şekilde silah zoruyla yürümezdi.

"Hiçbir şey yapmak zorunda değilim ama sen... Sen yaşamak istiyorsan benim dediklerimi yapmak zorundasın." dedi. Beni bana zarar vermekle mi tehdit ediyordu, o? Yoksa hâlâ bile takip ediliyor olabiliriz, biri bize zarar verebilir o yüzden yaşamak istiyorsan sözümden çıkmamalısın gibi bir şeyi mi kastetmişti? Söylediklerini anlamadığımdan yüzümü buruşturdum. Gözlerini önünden ayırmadan yola bakmaya devam etti.

"Hem benim de rahatsız olduğum bazı şeyler var. Ben bir şey diyor muyum? Mesela sözlerimi ikiletmenden hiç hoşlanmıyorum. Bunu daha önce benden duydun mu?"

Küstah! O kim oluyordu da benden rahatsız oluyordu? İşler kıyaslamaya geldiyse o beni kaçırmıştı ve bu rahatsızlıkların en büyüğü sayılabilirdi çünkü bunun bir adım ilerisi öldürmekti. Kaldı ki onun yanına gittiğimde silahlı saldırının ortasında kalarak buna doğrudan olmasa da dolaylı yoldan maruz kalmıştım. Bir de daha önce Sinan'ın silah çekme olayı vardı ki ona şimdi hiç giremeyecektim. Serkan sonunda çiftlik evine geldiğinde durup el frenini çekti. Evin ışıklarının yanmadığını, orada kimsenin olmayabileceğini o da fark etmişti.

AVENTURİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin