Madem 14 Şubat... Yeni bölüm gelsin ;)
***
Ongun iri yarı bir adam olabilirdi ama gözlük takıyordu ve kavga esnasında gözlük takıyor olmak pek de avantajlı değildi. Yine de lens takabileceği ve muhtemelen işe girmeden önce sağlam bir eğitimden geçtikleri Sinan'ın anlattıklarına göre yadsınamaz bir gerçekti. Sinan'la konuşmalarımızda kız hakkında taktik verirken Serkan ve korumaları ile ilgili birçok şey de öğrenmiştim. Mesela kaçırıldığım günle ilgili Sinan'a tekme attığımda doğru kişiyi seçtiğimi adam ağzından kaçırmıştı. O gün aralarında paylaştıkları oyuna göre bana iyi polis, kötü polis oyunu yapacaklardı. Devran iyi polis ve Sinan da kötü polis olacaktı. Sadece o ara tahmin edemediği bir şey olmuş ve erken davranarak ona tekme savurmuştum. Adam beklemediği bir hareket yaptığımdan ofsayta düşmüş ve ağzından yanlışlıkla küfür kaçırmıştı. Silah çekmesinin o sebepten olmasa da başka bir sebepten olacağını, silahın dolu olmadığını ama küfür nedeniyle çok özür dilediğini de sözlerinin peşine eklemişti. O gece oradan giderken Serkan'a söz verdiği halde ağzından küfür kaçırdığı için moralinin bozulup oradaki bir şeylere tekme attığını da küçük bir dipnot olarak belirtmişti. Plana mı, oyunculuklarına mı, tiyatro eğitimi aldığım halde buna inandığıma mı şaşıracağımı kestiremediğimden şaşırmayı bırakıp gecenin karanlığında dişlerimi sıkmakla yetindim. Sinan bunu yaptığımı ve öfkelendiğimi fark edemediğinden Serkan beni arayana kadar anlatmaya devam etmişti. Onu kısa süre sonra kapatıp Serkan'a döndüm.
"Alo!" dedim öfkemi içimde tutmaya çalışarak.
Serkan'ın modumu anladığını sanmıyordum ama nedendir bilinmez sesi normale göre daha sıcaktı.
"Alo, nasılsın İnci?"
Acaba bu sıcaklığın sebebi sevgilisi olmamdan mıydı? Hayır, öyle olamazdı. Serkan aramızdaki bu şeyin sahte olduğunu biliyordu; belki de havada bir drone uçurmuş, kulaklıktan frekanslara karışmış, bir şekilde Sinan'ın söylediklerini duymuştu.
"İyiyim, sen?"
Bunu yarım ağız söylediğimden konuşmayı bitirmek için peki diyen tripli kızlardan halliceydim. Bakalım sahte sevgilim olarak tribimi anlayacak ya da anlasa bile çekecek miydi?
"İyiyim ben de. Merak ettim seni. Meşgul çaldı, telefonun. Önemli bir şey yoktur, umarım."
Sesini öyle ifadesiz tutuyordu ki konuştuklarımızı bilip bilmediğini anlamakta zorlanıyordum. O an için iyi niyetimi bozmayıp bilmediğine inanmak istedim çünkü aksi mahremiyeti bozmak demekti ve bu ikizler burcu olan benim özgürlük sınırlarımı ihlal etmeye girerdi.
"Yok, öylesine bir arkadaşla sohbet ettim. Sosyal medyadayız ya hani, telefonlar susmuyor."
Serkan kısa bir süreliğine sessiz kalmıştı. Bu doğrusunu bildiğinden ve yalan söylediğimden olabilirdi, bunu yaparken ben de tam olarak bunu anlamak istemiştim ama ne düşündüğünü asla belli etmedi ve ben yalan söylemiş olmanın verdiği vicdan azabıyla baş başa kaldım. Aslında bu yalan sayılmazdı, kızlarla hatrı sayılır bir mesajlaşma süreci ve birkaçıyla da telefon görüşmesi yapmak zorunda kalmıştım, olay buraya kadar doğruydu. Öylesine bir arkadaşla yani Sinan'la da sohbet etmiştim, bu da doğruydu. Sadece söylediklerimin sıralaması ve ima ettiğim şey yanlıştı, hepsi o kadar. Abidin'in yeğeni! Dayını aratmıyorsun, İnci.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVENTURİN
Художественная прозаTemiz ve berrak bir geceydi. Yıldızlar kendi arasında sanki hangimiz daha parlak diye aralarında yarışıyorlardı. Şehirden bu kadar ışık yansırken yıldızlar nasıl bu kadar güzel görünebiliyordu? Hayat vardı, umut vardı, insanlar mutlu olmak için bir...