Bölüm 7

100 6 24
                                    

Yemek yerken usul usul onu izliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yemek yerken usul usul onu izliyordum. Çatalını ve bıçağını ustaca kullanıyordu. Gerçi bıçak kullanma maharetini zaten biliyordum. Muhtemelen bu yeteneği çakıdan geliyordu ve yeteneğini bana yeterince göstermişti. Yemek yerken çatal, bıçak kullanmayı ben de severdim. Közlenmiş bibere gelince... Onu, elle yemek makbuldü. Onu, adana kebabı, lahmacunu ve benzer şeyleri de tabii. Ben o kadar da elit değildim, sanırım. Serkan tabağındaki yemeği sessizce bitirdiğinde bana baktı. Başından beri onu izlediğimin farkındaydı. Yüzümde saçma, engelleyemediğim bir tebessüm vardı. Dudaklarıma baktığında neden gülümsediğimi anlamaya çalıştığını düşündüm. Ona öylece gülümsemeyi kesmeliydim. Kızlar ne demişti? Heh, duygularını belli etme! Yüzümdeki ifadeyi toparlamaya çalışıp gözlerimi kaçırdım. Serkan arkasına yaslanmıştı. Bu sefer onun beni izlemeye başladığını hissettim. Bakışları üzerimdeydi, bunu dokunmasa bile fark ettirmişti, bakışıyla anlaşabilmek bunu gerektirirdi. Sandalyesinde bana doğru yaklaşıp kulağıma fısıldadı.

"Çok zarif görünüyorsun."

Başımı ona çevirip yüzünü incelemeye başladım. Ben de ona bir şeyler söylemeliydim ya da sadece teşekkür etmeliydim, bilemiyorum. "Sen de çok yakışıklısın." desem acaba abartı olur muydu? Ama öyleydi, bu bir gerçekti. Gerçekleri söylemek de duyguyu belli etmek sayılır mıydı? Kim bilir bunu günde kaç kişiden duyuyordu? Eceler, Biancalar, Aryalar söylüyorlardır, fırsat kaçırırlar mı hiç? Sinanlar, Ongunlar, Devranlar söyleyecek değil ya. Bu kelimeler onun için oldukça sıradanlardı ve o benim için sıradan kelimeler seçmemişti. Çok güzelsin, diyebilirdi; çok şıksın, diyebilirdi ama zarif kelimesini seçmişti ve bu... Özel hissettirmişti.

"Teşekkür ederim."

Gözlerimi utanıp yan tarafa çevirdiğimde Haki'nin bakışlarını yakalamış, gözünü kaçırışını izlemiştim. Yüzüm onun üstümüzdeki rahatsız edici bakışları yüzünden düştüğünde kafamı çevirip tekrar Serkan'a döndüm. Telefonunun titremesiyle bana bakmayı bırakıp telefonuna bir şeyler yazmaya başladı. Bir süre sonrasında sıkıntılı bir nefes verip yerinde kıpırdanmıştı. Başımı bir şey mi oldu dercesine eğdiğimde kafasını iki yana savurup etrafına bakındı.

"Burada sigara içebileceğim bir yer var mı? Öğrenciler görmesin."

Daha önce baharatlı parfümüyle karışık duman kokusundan anladığım üzere sigara içtiğini zaten biliyordum ama içerken hiç görmemiştim. Buna ihtiyaç duyabileceğini tahmin etmediğimden ona sigara içtikleri yeri göstermemiştim. Sandalyemden kalkarak onu okulun arkasına doğru götürüp oradan dışarıya çıkardım. Orası sigara içen bazı hocaların gizli yeriydi. Mine tek başına sigara içerken sigara içmediğim halde bazen ben de onun yanına sohbet etmek için uğruyordum. Çiti gerimizde bırakmış, çalıların arasından geçmiştik. Sabahları burası geçilebilir bir yoldu ama şimdi karanlıkta beni zorluyor yolu aydınlatan bir sokak lambası olmadığından yolu engebeli hale getiriyordu. Telefonun ışığıyla sonunda olmamız gereken yere geldiğimizde cebindeki tablanın içinden sigarasını çıkarıp parmaklarının arasına aldı. Çakmağını da ortaya çıkarmıştı.

AVENTURİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin