Kalbinin Esiri~Berdel
12.Bölüm=Kahrol!
Sözler acı vericidir ama sözlerden de çok acı dolu gerçekler acı vericidir. Acı çekmesini istiyordu Mehra. Kocasının müthiş bir şekilde acı çekmesini istiyordu. Kocası ona zerre kötülük etmese de acı çekmesini istiyordu. Kinlenmişti Hazani'lere. En küçüğünden en büyüğüne kinlenmişti. Şimdi bu karşısındaki adamın ağlamasını istiyordu. Önce isyan dolu çığlık, ardından ise küçük çocuk gibi hüngür hüngür ağlaması istiyordu. Onu mutsuz edenleri mutsuzluğa gömücekti.
"O kadın annen değilmiş, kandırmışlar seni. Annesizsin sen!" Sözleri karşısındaki adamı incitir mi diye düşünmeden su gibi akıyordu dudaklarından.
"Annen değilmiş. Sen bunca yıl başkasına anne dedin." Yine acımdan konuştu. O esnada kapı eşiğinde kayananasını gördü. Kaynanası ağlamaklı bakıyordu. Ona inat tekrar karşısında dımdızlak kalan adama karşı konuştu.
"Duymuyor musun ağa bozuntusu annen annen değilmiş diyorum. Kandırmışlar seni." Kıkırdadı ve tekrar konuştu. "Zavallı şeysin sen annesizsin sen."
Şimdi en yükseğinden bir gümbürtü gelicek olsa gerek ki adamın göğüs kafesi şişti. Mehra kapı eşiğinde onun gördüğü ama kocasının arkası dönük olduğu için göremediği gözü yaşlı kadına bakıp yine kıkırdadı.
"Kandırdılar, hepsinden hesap sorma vakti."
"Kandırmadılar." Beklemediği bu cevapla neye uğradığını şaşırmıştı. Demek biliyordu ama bilmemesi gerekti, haykırması, ağlaması gerekti. İnsan annesi olmayan birine anne der miydi?
"Annem o benim. Annelik sadece doğurmakla olmuyor. Sevmekle, büyütmekle de oluyor."
Belki haklıydı ama bu haklılığı görmeyecek kadar körleşmişti Mehra. "Nasıl ya biliyor muydun sen?" Konuyu başka yerlere çekicekti. Ne yapıp, ne edip bu Hazani'leri huzursuz etmek istiyordu. "Haa demek biliyordun. Peki bunca yıl anne dediğin kişinin sana yaptığı ayrımcılığı da görüyor musun? Ben bizzat bugün annenin seni değilde kardeşini tuttuğunu gördüm. Dışlanıyorsun sen! Dışlıyor o kadın seni."
Bunu kapı ardından duyan Zerda Hanım titreyen kalbine elini götürdü. Bunca zaman Mirkan'ı evlatlarından ayırmamıştı. Yedirmiş, içirmiş büyütmüştü. Farkına varmadan ayrımcılık yaptıysa işte o vakit dayanamazdı.
"Haksızlık yapıyor, hep dışlıyor seni. Görmüyor musun Asral'ı senden daha çok seviyor."
Kapı ardında saklanarak konuşulanları dinleyen Zerda, tülbentinin işlemeli oyasını hıçkırıkları duyulmasın diye ağzını kapatmış, bunca yıl analık ettiği oğlundan güzel şeyler duymak için adeta nefesini tutmuştu. Eğer oğlundan güzel şeyler duyamazsa işte o zaman kahrından ölürdü. Yoksa bilmeden, istemeden ayrımcılık mı yapmıştı? Derken oğlunun sesini duymasıyla tekrar kapıya yaklaştı.
"Bunca yıl beni büyüten anama haksızlık edemem. Beni doğuran kadın beni terk ettiğinde henüz 4 yaşındaydım. Ben küçükken hep annesiz olucam diye düşünmüş, korkmuştum. Çünkü annedir çocuğun yaralarını saran. Hastalandığımda yanımda annem olmayacak diye ağlamıştım. Korkunç bir rüya gördüğümde bana sarılacak bir annem olmayacağı için de çok aglamıştım. Karnım acıktığında bana yemek verecek bir annem olmayacağı için de ağlamıştım. Annesizlik çok zordu ama sonra annem geldi. Beni doğurmayan ama bana annelik yapan annem. Hastalandığımda yanı başımda olan, acıktığımda karnımı doyuran, korktuğumda bana sarılan annem." Mirkan daha fazla anlatmadı. Eğer anlatırsa gözyaşları sel gibi dökülürdü gözlerinden. Bu katı yürekli kolay kolay ağlamayan Mehra bile neredeyse ağayacaktı. Gözleri dolu dolu olmuş,
"Tamam sus ağa bozuntusu" demişti.
Bir hıçkırık duyuldu. Genç adam arkasını döndü. Ama kimseyi görememişti. Zerda Hanım hemen koştura koştura inmişti basamakları. Oğlunun o gözyaşlarını görmesini istemiyordu.
Bir anne evladını ne kadar çok severse o kadar çok sevmişti Mirkan'ı.***
Sabahın erken saatleriyle soluğu Hümeyra'nın odasında almıştı Mehra.
Odanın kapısını şiddetle çalmış daha 'gir' kelimesini duymadan içeri girmişti. O sırada yatakta olan Hümeyra gözlerini korkuyla açtı. Bu ani gelişle korkmuştu. Yataktan doğrulurken elini güneşin ışınlarından etkilenen gözlerine götürdü."Ne oldu sabahın erken saatinde?"
"Annen nerde?"
"Ne diyon sen ya?"
"Bana hemen anneni buraya getir."
Hümeyra çok uysal bir kızdı. Bu uysallığla ayaklandı.
"Niye?" Diye sorarken sesi kedi gibi çıkmıştı.
"Anneni çağır." Mehra ille de anneni çağır diyordu. Hümeyra annesini çağırmak için odadan çıkarken, Mehra ise kollarını göğsünde bağlayıp bekledi. Bir vakit sonra Hümeyra söylenip duran annesi ile birlikte odaya girdi.
"Söyle gızım ne diye beni odana götürüyon."
"Bu yüzden." Dediğinde Mehra'yı işaret ediyordu.
"Bana verdiğin bilgiyi herkes biliyormuş. Bana derhal yeni bir sır ver."
Alaylıca bakıp hiçbir şey demeden uzaklaştı Fidan. Neymiş sır verecekmiş avucunu yalarmış. Mehra öfkeden neredeyse kudurmuştu. Kimse ama kisme onu kandıramazdı. Çıkarken öfkeyle vazoyu kırmıştı.
"Mehra!" Kaynanasından duyduğu bu sözlerle olduğu yerde kaldı. Muhtemelen yine başlayacaktı kaynanası öğüt vermeye. Dinlemede çıkmıştı odasına. Bugün yeni bir gündü ve bugün kaçmak için yeni bir sayfaydı. Yeni yeni uyanan kocasına sakinlikle bakıyordu. Eski o nefret dolu bakışlarla değil daha sakin bir bakışla bakıyordu.
Mirkan gözlerini açtığında tepesinde karısını görmüştü. Bu masmavi gözlere dalmak elden değildi. Denizin mavisi gibi maviydi gözler. Ve dahası bu güzel gözlerden yaşlar süzülüyordu. Doğruldu, içinden ise 'hayırdır inşallah' dedi. Sormaya korkuyordu ama sordu.
"Bir şey mi oldu?"
Sustu ve az ötedeki bazanın üzerin
oturdu karısı. Genç adam bir anlam verememişti. Durmadan konuşan ve gözünden bir damla yaş görmediği karısı şu an da hiçbir şey söylemeden neredeyse hüngür hüngür ağlayacaktı. Bir şeyi vardı ama ne?"Anlatmak ister misin?"
Mehra sustu. Beklediği cevap buymuş gibi iç çekip konuştu. "Anlatıyım da anlayacak mısın? Kimse de demiyor bu kızın hâli ne diye. Üzülüyor mu, ailesini özlüyor mu diye. Çok özlüyorum. Annemi, babamı çok özlüyorum."
Mehra sahte gözyaşlarını hızlı silmişti. Başını hafiften kaldırıp kocasının yüzünü yokladı.. Şu an ki planı duygu sömürüsü yapmaktı. Bu yaptığı duygu sömürüsü kocasına işledi mi diye bakarken bu aniden düşen yüzle mutlu olmuştu. Biliyordu işte işe yarayacağını.
"Yazık değil mi bana da? Başkaların sevgisi yüzünden düzenimden, yaşamımdan oldum."
Bir söz bekliyordu Mehra. Evet, haklısın gibisinden ama o cevabı duymadığı gibi hiçbir şey demeden çıkmıştı kocası. Bu hiçbir şey demeyen adamın ardından öfkeyle bağırdı.
"Kahrol ağa bozuntusu kahrol!"
🌷🌷🌷

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN ESİRİ ~BERDEL~
Roman d'amourYanıp kül edilmeye mahkum edilen bir kadının azmi... Yanmasın kül olmasın diye çabalayan bir adamın azmi... Bir Berdel meselesi..... NOT: HER CUMARTESİ, PAZARTESİ, ÇARŞAMBA İNŞALLAH YENİ BÖLÜMLERLE.