Bu gece uyurken kapılarını kilitle küçük bebeğim.
Bugün babanın yanında sana masal anlatmamı istedin. Sana asla masal anlatmayacağım hiva. Çünkü sen hiç bir zaman masallarda ki prensesler gibi mutlu olamayacaksın. Seni kendimden hep uzaklaştırdım. Seni sevdiğimi duymayı beklerken ben sana kapılarımı kapattım. Seni görmek istemiyordum. Senin varlığın beni üzüyor çünkü. Senin varlığın bana kızımı hatırlatıyordu. Bana küçük kızımı hatırlatıyordu. Sen hiç bir zaman benim kızım olmayacaksın.💦
Soğuk rüzgarın tenime vurduğu yerler soğuktan kızarıp cildimi sertleştiriyordu. Dizlerimin bastığı kaldırım taşı dizimi çoktan soymuştu. O sızıyı tenimde hissedebiliyordum. Ama umrumda değildi. Yanlızca duyduğum son sözler beynimde bir enkaz yaratmıştı.
O yılanın tıslayışı o sese karışan o gür davudi ses. Bedenimde ki tüm güç her saniye azalıyor gibi bedenim mayışlıyordu. Göz kapaklarıma inen ağırlık uyuma arzusuyla yanıp tutuşan bedenimi kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Uykum öyle çok geliyordu ki. Acıyı dahi hissedemeyecek kadar çok uykum geliyordu. Gözlerim açıktı. Lakin puslu gözlerim görüş açımı buğulandırıyordu.
Soğuktu. Ağzımdan çıkan buharlı nefes özgür olmak ister gibi göğe yükseliyordu. Sona yaklaşıyorum gibi bir his vardı içimde. Öylesine mutsuz. Sebepsiz yere hüzünlenmiştim. Sanki bügün son günümmüş gibi herkesle veda etme istediği çağalıyordu içimde. Uyku göz kapaklarıma biraz daha ağırlık yaptığında tırnaklarımı avuç içime sertçe bastırdım. Ama Ne yazık ki bunu bile hissetmedim. Avucumdan usulca akan sıvının kendi kanım olduğu gerçeği bile beni paniklemiyordu. En ufak bir his dahi barındırmıyordu bedenim.
Yaşamaktan nasibini almış ölüme misafir giden bir ruhtan farkım yoktu.
Bu düşüncenin korkutucu tarafı beni sarstı. Derin bir nefes aldım.
Ama yetmedi
Bir kez daha derin bir nefes aldığım esnada. Omzumda hissettiğim ağırlık ile ölü bakışlarımı usulca kaldırıp bana tepeden bakan altın gibi parlayan kehribar gözlere baktım.
Fazla açıktı rengi. Hayatımda hiç böylesine açık tonda kehribar gözler görmemiştim. Donuk bakışlarım geceden daha siyah saçlarına kaydı. Yüz hatları birini anımsatıyordu bana. Tanıdık geliyordu. Karmaşık zihnimde düşündüğümde. Gözlerim bu durumuda bile düşündüklerimle irice açıldı.
Ager jahu'ya benziyordu.
Yada o ona benziyordu.
Benden yaşca büyüktü. Yermi sekizin üstündeydi. Sert yüz haltları ürpermeme sebep oluyordu. İfadesiz bakışlarının ardında çok başka duygular da vardı. Ama kendini iyi gizliyordu. Bu konuda başarılıydı. Birinin beni izleme hisiyle anında Bakışlarım o tarafa çevrildi.
Ordaydı beni izliyordu. buz mavileri bulanık görüyordum ama o gözler ona aitti. ager jahu haldırat. soğuk buz mavileri buzun en açık rengine dönüşmüştü. sırtını yasladığı duvardan usulca ayrıldı. ne uzak ne yakındı aramızda ki mesafe. ama o her attığı sert öfkeli adımlarıyla her saniye mesafeyi ikiye katlıyordu. gözlerimin önünde ki görüntü gittikçe azalırken gözlerimi açık tutmaya zorluyordum.
Dizlerimin üstünde çökmüş suçlu mahkumlar gibi sessizliğe bürünerek acizliğimi çığ gibi büyütüyordum. Çaresizlik ilk kez bu denli benliğimi çöktürüyordu.
Kirpiklerimin altından baktım ona. Göz kapaklarım her an kapanacakmış gibi. Sanki bir daha asla açılmayacakmış gibi korkudan kapatamıyordum. Ager jahu haldırat asaletiyle bana yaklaştı. Öfkeliydi. Onu ilk kez bu kadar öfkeli görüyordüm. Siyahların içinde buz mavileri bir mücevher gibi parlıyordu. Koca cüssesi gölge gibi çöktü üstüme. Omuzları her zamanki gibi dik ve güçlüydü. Yüzünde ise tek bir mimik dahi oynamıyordu. buz irislerinin içinde ki karanlık ifade ne denli öfkeli olduğunun göstergesiydi. Bakışlarını hiç bana değdirmemişti bile. Gözlerini kırpmadan karşımda dikilen kehribar gözlü adama çevirdi. tek elini siyah pantolonunun cebine koyduğunda. omuzlarında ona çok yskışan bir siyah bir palto vardı. Karın kaslarını saran siyah gömleği ve siyah kumaş pantolonu onu muazzam gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK HİS
General FictionKimsesiz olduğumu öğrendiğim ilk anda sakinleştirici bir melodi gibi sesin Kulaklarımda var oldu. Belkide hep vardın ve o an duymayı istedim. En savunmasız anımda herkesin dokunmaktan tanımaktan kaçındığı ruhuma dokundun. Sana güvendim. Çok sonradan...