39.bölüm-VELİAHT PRENSİ

205 11 13
                                    

-Hırsız, hırsız çaldın onu benden hırsız. Etlerini parçalara ayıracağım. Oğlumu geri alacağım. Hırsız.

*Sen ki-kimsin?. Nasıl odama geldin?

-MÂRİD! RUH-Î ÂZÂP
ÖLDÜRECEĞİM SENİ

...

Can: tamam merak etmeyin siz. Tekrardan başınız sağolsun görüşürüz

*Noldu

Can: uyandın mı?

*Kimdi o?

Can: annen

*Nolmuş?

Can: söyleyeceğim ama sakin ol tamam mı?

*Tamam söyle hadi

Can: Annen aradı Anneannen...

*...

Can: vefat etmiş.

*... Ne? Sen ciddi misin? Yani bir anda... Nasıl?

Can: dün gece fenalaşmış. Sabaha karşıda ...

*...

Can: iyi misin?

*Lavaboya gideceğim...

Can: tamam

Tamamen şaşkın ve çağresizce uyuduğum yataktan kalkıp lavaboya doğru yürüdüm. Câân haklıymış. Dediğini yaptı onunla zorla evlenene kadar da aileme zarar verecek. Ne yapacağım? Bir cinle mi evleneceğim?. Lavaboda yüzüme su çarpıp çıktım. Can odada üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Oturduğu yataktan kalkıp yanıma geldi. Elleriyle yüzüme düşen saçlarımı toplayıp bana sarılmıştı.

Can: her şey düzelecek. Söz veriyorum

Yanılıyorsun can hiç bir şey düzelmeyecek demek istiyordum fakat yapamıyordum. Zor günlerimde yanımda olan tek insan can'dı ailem, arkadaşım sadece oydu,
onu bırakmak benim için imkansız gibiydi.

*Ben biraz hava almak için dışarı çıkacağım

Can: seninle geley-

*Hayır yanlız kalmak istiyorum...Lütfen

Can: ahsen...

*Lütfen can

Can: peki geç kalma olur mu?

*...

Askıda duran kahverengi kabanımı alıp dışarı çıktım soğuk havada sahile doğru yürüyordum. Nefesimle karışan buhar yüzüme çarpıp yüzümü nemlendiriyordu. Hava iyice kararmıştı. Câân gerçektende bunu yapmış mıydı? Sadece onunla evlenmem için anneannemi...
Nasıl çıkacağım bu işten? Sahile gelip denize bakan bir bankta oturdum. Etrafta insanlar vardı. Çok kalabalıktı ama feryadımı kimse duymuyordu. Gerçekten yalnızlık böyle bir şeydi. Onlarca insan vardır çevrende ama kimse varlığını belli etmez. Kafamı sola çevirdiğimde yerde bozuk paralarını toplayan yaşlı bir kadın vardı. Çok zavallı görünüyordu. Kimse ona yardım bile etmiyordu. Hemen ayağa kalkıp yanına gittim.

*Yardım ister misiniz?

Yaşlı kadın: sağ ol evladım

Yere eğilip bütün paralarını eline vermiştim. Kadın gülümseyerek yanımızda duran banka oturdu. Bende hiç bir şey demeden yanına oturdum.

Yaşlı kadın: üzülme evladım herşeyin bir çözümü vardır

*Efendim?

Yaşlı kadın: yüzünden anlaşılıyor. Büyük bir derdin olduğu

Kadın yüzüme bakıp hemen elleriyle yüzüme dokundu korkumu ve şaşkınlığımı gizlemeye çalışıyordum.

Yaşlı kadı: adın ne kızım?

*Ah-ahsen efendim

Yaşlı kadın: ahsen, yavrum, tahlilsiz evladım. Sana ne olmuş böyle?

*Efendim?

Yaşlı kadın: kızım sen lanetlenmişsin

*!... Ne?

Yaşlı kadın: kızım biri seni lanetlemiş güzel yeşil gözlerine perde inmiş, yanındaki iblisi görmüyorsun

*Efendim lütfen bana yardım edin. Çok çağresizim

Yaşlı kadın: kızım gözlerindeki perdeden kurtul etrafını iblisler sarmış. Sana yardım edeceğim evladım ama işe yarar mı bilmiyorum. Lanetin çok kuvvetli

*Lütfen yardım edin ne kadar isteseniz veririm

Yaşlı kadın: sana yardım edeceğim ama bunun vebalini çekebilecek misin?

*Ne?

Yaşlı kadın: kızım iblisin çocuğunu taşıyorsun karnında. İblis kılık değiştirmiş o gece ve aşık olduğun adamın kılığında senden çocuk yapmış bunun vebalini nasıl alacaksın.

Duyduklarım karşısında şoka uğramıştım. Nefesim kesilmişti ve yere düşmüştüm. Gözlerim kapanıyordu...

 EL MÂRİD ÂZÂB-Î CÂÂN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin