46.bölüm-MÂRİD-ZULZULÂ

213 11 5
                                    

Arkamı döndüğümde 2 kişi Câân'ı tutmuştu. Bunlar mârid kabilesinden cin olmalılardı. Siyah saçlı beyaz tenli bir adam bir kaç adım öne attı.

- sonunda seninle tanışabildik. Ahsen

*Kimsin? Ne istiyorsun?

-Ben MİHREZ Ebu Câân'ın babasıyım namı diğer can'ın babasıyım

*... Yani ne istiyorsun?

- anlatacaklarım var

Câân: onu dinleme

Câân ne yapamaya çalışıyordu. Önümdeki adam Câân'ın ağzını nasıl olduysa kapatmıştı ama Câân kıvranıp duruyordu.

-Zulzula kabilesini bilir misin? Onlar senin karnındaki yarı insan yarı cin bebeği öldürmek istiyor. Çünkü bir cin ve bir insan'ın evliliği onlar için kabul edilemez. Ama biz mârid kabilesi bunu istemiyoruz o çocuk tahtın yeni vârisi olacak. Fakat seninle bir değil iki ruh meselemiz var. Bu bebeği sen doğurursan mârid kabilesi deliye döner. O yüzden bebeği doğurduktan sonra seni öldürmeye geleceğiz. Aynı anda iki ruh kazanmış oluruz. Bebeği bize teslim et o zaman senin için ona iyi bakarız.

*Çok komiksin... Artık Hâris'i unutsan iyi olur çünkü oda benimle ölecek

Câân: ââbi ataâwasâle iilâyka tafeal dhalik (baba yalvarırım yapma)

Câân yine anlayamadığım arapça cümleleri kurmuştu. Babası aniden kendinden geçmiş gibi can'ın yanına hızla gidip korktucu sesle konuştu.

-sâwf yâmuta! sâwf tâmut ââlydaen( oda ölecek sende öleceksin!)

Câân: wââlid! ( Baba!)

-câân seni koruyamaz sen öldüğün zaman oda ölecek çünkü o kendi soyuna ihanet etti.

*Bu beni ilgilendirmez. Ama sana bir iyi, birde kötü haberim var. İyi haber birazdan zaten öleceğim. Kötü haber Hâris'te benimle ölecek.

-bunu yapamazsın!

*Neden? Sen mi buna karar veriyorsun?


Mihrez söylediklerim üzerine çok sinirlenmişti. Bana yaklaşıp ellerini boynuma sarıp havaya kaldırmıştı beni. Câân bunlar olurken 2 kişi tarafından tutuluyordu. Nefesim kesilmişti öleceğimi sanmıştım. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Câân gözlerime bakıp göz yaşı dökmüştü. Dışardan herşey normal görünüyordu. 2 adam bir adamı tutuyor diğer adam ise kızı boğuyordu. O insan görünüşlerinin altında insan yatmıyordu. Nefesim tamamen kesildiğinde yüzüm mosmor olduğunda beni yere bırakmıştı. Öksürerek nefes yolumu açmaya çalışıyordum. Câân babasına yalvarıyordu ağlayarak. Bunu yapması çok saçmaydı. Çünkü beni bu duruma o sokmuştu. Onlar arkada tartışırken ben gözlerimdeki yaşlarla ayağa kalkmıştım. benim için herşey burada bitiyordu.

 EL MÂRİD ÂZÂB-Î CÂÂN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin