Ertesi Gün
Ezgi bir iki kilometre dahi etmeyen yolu yürürken sağa sola ardına bakmaktan boynuna ağrılar girmiş montunun cebinde tuttuğu dün aldığı muştayı sıkmaktan parmaklarının arası kesilmişti. Genç kız ardına bakarak yürürken az kalsın eziliyordu. Polise gitmiş şans eseri bir kadın polis durum ile fazladan ilgilenmişti. Yine de korku içini bir kez sarmıştı genç kızın. Önceki günden beri telefonuna gelen bir arama yahut mesaj bulunmuyordu. Belkide konu Kırcalılara dek gitmiş olay çoktan halledilmişti lakin Ezgi sosyal medya ya da magazin sitelerinde herhangi bir habere rastlamamıştı. Böyle bir olay elbet duyulurdu öyle değil mi?Hoş duyulduğu vakit ailesinin de kulağına giderdi. Genç kız olayın üstünün bir şekilde kapanmasını umarak vardiyasının başına geçmek üzere ağır kapıyı ittirip arka kısımdaki giyinme odasına montunu bırakarak marketin kalın polarını üzerine geçirdi. Kapı açılıp kapandıkça üşüyordu. Ezgi telefonunu kasanın yanına koyup giriş yapması ardından fiş bölümünü kasada bulunan bozukları ve miktarı kontrol edip beklemeye koyuldu. Bu saatler pek yoğun olmuyordu. Telefona bildirim geldiğinde yerinde sıçrayarak korkuyla eline aldı lakin Wattpad bildirim mesajı olduğunu farkettiğinde gülümseyerek gelen yorumu okumaya koyuldu. Buda olmasaydı ne yapardı bilmiyordu.
Cihan arabayı bir alt sokakta park ederek iç kapüşonu kafasına geçirip yüzündeki maskeyi gözleri altına çektikten sonra yürümeye koyuldu. Genç adam insanların yanından geçerken öksürmeye çalışıyordu çünkü alnının ortasında Cihan Kırcalı yazıyormuş gibi hissetmekten kendini alıkoyamıyordu. Yolda rahat yürüyememek diye bir şey vardı. Hoş burada paparazi yoktu lakin genç kızlar her yerdeydi. Genç adam Metenin bahsettiği marketin önüne geldiğinde yanaklarındaki havayı üfleyerek önünden girmeye çalışan yaşlı teyzeye kapıyı açtı. İçerisi sakin görünüyordu. Cihan elinde imha edilmesi gereken telefon ile önüne bakmakta olan kızı dahası bildiği tek şey olan korkunç ombreli kıvırcık saçlarına bakıp önüne dönerek markette gezinmeye koyuldu. Genç adam bir süre sonra fazla sinerek yürüyor olmasının ileride aburcuburları düzenleyen genç çalışanın ilgisini çektiğinin farkına vardığında kapüşonunu çıkarıp sırtını dikleştirerek sevdiği birkaç atıştırmalık alması ardından fazlaca stres yaptığından bir müddette marketin ortasındaki raflara konulmuş her telden ıvırzıvırlara bakındı. Araç süpürgesi... İşte bu alınır...
Cihan reyonda bulduğu işe yarar görünen araç içi süpürge kutusunu koltuğu altına sıkıştırıp ağır ağır kaçınılmaz sonuna doğru ilerlemeye koyuldu. Lakin kasaya yaklaştığında tedirginlik ile kendini bir müddet de cam dolap içine konmuş telefon hafıza kartları traş makinası gibi şeyleri incelerken buldu. Bu sırada önüne iki delikanlı geçmiş kapıyı tuttuğu yaşlı teyze elindeki süt ve ekmekleri koyması ardından tuttuğu deterjanı önüne uzatıvermişti.
"Oğlum bu ne malı? Bakıver Türk mü?"
"Değil teyze."
"Hangisi uygun buradakilerin şu elindekine bak da deyiver bana" Cihan telefonundan deterjanlara bakarak hangisinin uygun olduğunu araştırırken bir müddet teyzenin kendince ettiği beddualarını dinledikten sonra kasaya yönelip elindekileri bıraktı. Ezgi -ki ilk kez karşılaştığı bir kadının adını biliyor olmak tuhafına gitmişti- iki gencin ürünlerini geçirmeden önce kasa altından çıkardığı etikletleri kağıdından ayırarak gençlerin aldığı cips ve kola üzerine "İSRAİL MALI" damgası vurmaktan çekinmediğinde Cihanın kaşları havalanıverdi.
"Duyar kasma abla!"
Ezgi çocuğa tek kaşını kaldırıp üzerindeki poların fermuarını açarak bu defa babasının kucağında ölü yatan bir bebeğin tişörte iğnelediği fotoğrafını gençlerin gözüne sokarak ürünleri geçirmek üzere hareket etti.