2.BÖLÜM

35 3 13
                                    

Artık özgürdüm.18 yaşına basmış,yurtdan çıkış için gereken yaşa gelmiştim.Artık çıkmıştım o lanet yerden.Yıllarca ilgisiz bir şekilde büyüdüm ben.Öğretmenler bana yaklaşmaz,hep bir bahaneyle bana ceza vermeye çalışırdılar.Ama hep diğerlerinden farklı davranan,bana kin beslemeyen nadir kişilerden biri bizim yurdun müdürüydü.Bana hiç bir zaman kötü davranmaz,hep nezaketle yaklaşmaya çalışırdı.Ben,yetimhaneden kaçmadıysam,sırf müdürümüzle Olga içindi.Başka bir sebebi asla yoktu.

Gelelim,şimdiye...Evet,tahmin etmiş olmalısınız ki,bir evim yok.Gerçekten kalıcak bir evim yok.Kala bileceğim hiç bir yer yok.Peki nerde kalmayı planlıyorsun süper zeka?Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum.

Artık akşam olmuştu.Kalmaya bir yuvam olmadığı için,doğal olarak ben de bankda uyumaya karar verdim.Şanslıydım,hava gayet güzeldi,yıldızlar sanki bana göz kırpıyordu.Bir az düşüncelere daldıktan sonra uyumuştum zaten.Ama işin tuhaf tarafı şimdi başlıyor...

Gözlerimi açtım.Ama yattığım bankta değildim.Burasının neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Burası da neresiydi böyle?Nerdeydim ben?Nerde olduğumu bilmesem de tek bildiğim şey,burasının çok güzel olduğuydu.

Burda güzel bir yatakta uzanıyordum.Başımın üzerinde sanırım çiçeklerden taç vardı,çünki kafama bir şey batıp duruyor.Yan yöremde,güzel ağaçlar,güzel çiçekler,beni mest eden güzel bir koku vardı.Birden önümde bir şey belirdi.İlk başta,gerçek değil dedim kendi kendime.Ama yok,gözlerimi 2 dakika ovuştursam da kaybolmadı.O,ne tam insan,ne de tam drakulaydı.Vampir gibi sivri dişleri vardı,bu onu baya korkutucu,ama bir o kadar da yakışıklı gösteriyordu...Sözlerle ifade edilemeyecek kadar yakışıklıydı.Ama bir an düşündüm de;
Sivri uzun dişler
Vampir gibi gözler
Bu elametler demek oluyo ki...
"Nerdeyim lan ben?!"diye bağırdım.Ben bağırdıktan sonra Drakulaya benzeyen adam,bana yaklaşarak "Benden sakın korkma!Korkma!Ben sana zarar vermek için getirmedim kendi evrenime"dedi.Ne dedi o?Kendi evrenim mi dedi?
"K-kendi evrenim derken?"diye sordum ürkekce.Oysa sadece tebessüm etmekle yetindi.Ne demek kendi evrenim?E burası dünya değilse neresi oğlum?

Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı;"O yanağındaki işaretin anlamını biliyormusun?"dediğinde yutkundum.Korkmuşcasına "B-bilmiyorum"
dedim.

"Dikkatle sözümü kesmeden dinlersen işaretin anlamını sana anlata bilirim"dedi gözlerimin içine bakarak."Tamam"dedim.Çünki gerçekten de biyoloji bir açıklaması olmayan bir lekeni neden taşıdığımı merak etmek ve anlamını bilmek en doğal hakkımdı.

"Sen daha doğmadan önce seçilmiştin"diyerek söze başladı.Bende söylediğim gibi onun sözünü kesmemeye önem göstermeye çalışıyordum."Bu işaret,sadece Drakula nesillerinden gelen nadir insanlarda ola bilir.İnsanlar bunun anlamını bilmemeliler çünki,bilmemeleri gerekiyor.İnsanlar bunun sebebini anlarsa bizleri yakalayıp,üzerimizde deneyler yapa bilirler."diye söylediğinde soluğumu tutmuştum.O benim korktuğumu anlayınca,bana "korkmana gerek yok"işareti yaptı.Sonra anlatmaya devam etdi; "Başına gelen şeyleri biliyorum.
Ailenin senden korkarak,seni yurda vermeleri gerçekten üzücü.Ama iyi yanından bakarsak, onlar senden korkarak yalandan seviyomuş gibi yapmaktansa,sana dürüst davranmışlar.Gelecekte gerçeği öğrendiğin zaman daha beter hissederdin.İnan bana böylesi daha iyi."Bu adam ve ya artık her neyse,beni nasıl teselli edeceğini biliyor.

"Artık asıl konumuza gelelim.Bu işaret,yani lotus çiçeği,kadın drakulalarda olur.Erkeklerde daha farklı bir sembol oluyor.Erkeklerde sembol kırmızı D harfi şeklinde oluyor.Kadınlar zarif oldukları için,onlara özel zarif bir çiçek sembolü verilmiş.Bence, çiçek sıradan bir D harfine göre daha güzel,"dedi.Bence bu Drakula bey baya nazik birisi.

"Peki şimdi ne olacak?Bir drakula mıyım mı demek oluyor bu?Bir daha dünyaya dönemeyecek miyim?diye ard-arda sordum.

"Evet,dünyaya döneceksin,ama saat 12de uyuman gerek.Gözün kapalı olsa da olur,illa uyuman şart değil.Her gece yarısı seni buraya getireceğim.Ama bunun için dünyada "uyuman" gerek"dedi.Ben de kabul ettim,çünki gerçekten drakula olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum.Aklımdan geçenleri anlamış olmalı ki,"Bu çocuk oyuncağı değil,"dedi.Bakalım nasıl bir Drakula oluyorum.Aman Allahım hala inanamıyorum!Acaba rüyadamıyım?

"Sana bir şey daha söylemem gerek.Bu isimle burda bulunamazsın.Mary ismi,burada kullanılamaz.O ismi sadece dünyada kullana bilirsin.Şimdi sana bir liste vereceğim.Ordan bir isim seçip bana hangi ismi seçdiğini söylersin."dedi Drakula bey.

Elimdeki listeye bakmaya başladım.Hepsi çok güzel gözüküyordu.Ama aralarında en çok ikisi hoşuma gitmişti;Nara ve Valentina."Hangisi daha iyi ya?"diye sordum kendi kendime.Ama ikisi de bir birinden güzeldi ve ben artık seçim yapmak için kafayı yiyordum.

Sonunda dayanamayıp"Bay Drakula!NERDESİN?!"diye bağırdım.Onu başka türlü bulamazdım.Birden arkamdan bir ses duydum.Arkamda bir ev vardı.Drakulanın evi olmalı ki;"Arkanı dön,içeri gir ve ilk odaya gel"dedi.Eve girdiğimde evin güzelliği beni büyülemişti sanki...
Burası gerçekten süprizlerle doluydu!

Odaya girdiğimde deftere resim çizen bay Drakulanı gördüm.Vay canına!Onun resim yeteneği harikaydı.

"Evet küçük hanım,beni neden arıyorsun bakalım?"dedi.
"Ben burdan 2 isim beğendim ama hangisini seçeceğim konusunda hiç bir fikrim yok.Acaba,bana yardım eder misin?"dedim.Bana tebessüm ederek"Hangi isimleri seçtin?" diye sordu."Valentina ve Nara isimlerini.Sence hangisi?"Bir müddet düşüncelere daldıktan sonra bir ad fısıldadı;"Vanessa..."dedi."Vanessa için ne dersin?"diye sorduğunda bu sefer düşüncelere dalan bendim.Gerçekten listede olmayan,ama güzel bir isimdi."Bence çok güzel"dedim.

"Olur."

"Tamam o zaman Vanessa"dedi.Sanırım bu ismi söylemeyi çok seviyordu.Ama listede neden yer almıyordu ki bu isim?Dayanamayıp aynısını sormaya karar verdim.Sordum da.Ama bir süre tepkisiz kaldı.
"Hey!"
"Burdamısın?"
"Bay Drakula!"

"Efendim?"dedi sonunda.Sanki bedeni burda, ama ruhu burda değildi.Anlamıyorum,alt tarafı bir isim.Bir isim nasıl insanı böyle derinlere çeke bilir ki?dedim kendi içimde.

"Neyse,üstüne gitmeyeceğim.Eğer seni üzdüyse-"dememe kalmadan bağırarak "Bir şeye üzüldüğüm yok!"
dedi.Ben de sadece "Pekala,o zaman ben dışarı çıkıyorum"diyerek odadan çıktım.Dışarı çıktığımda bana bağırmasından pişmanlık duyduğunu görmüştüm.Eliyle kafasına sertçe vurmuştu.

Umarım bu ismin altında her ne varsa,onu derinden yaralamamıştır,çünki bana seslendikce yarasını kanatmak istemiyorum.

Gizemli lotus:Drakulanın mirasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin