IV

82 12 5
                                    

Tâ kalbe giren gözlerinin şûlelerinden
Gel sevgili, gel sen bana bir semli kadeh sun!
Hiç titrememiş kalbimi oynattı yerinden
Oynattı evet, sendeki baş döndüren efsun!

Hüseyin Nihal Atsız

🐺

"Hazır mısınız?"

Hilâl'in kulaklıktan söylediği şey ile derin bir nefes aldım.

Şu an otel odasında ayrı odalarda hazırlanıyorduk. Elif, Belen ve ben aynı odadaydık. Emir böyleydi.

Derin bir nefes alarak kendimi son kez aynadan süzdüm.

Topluca gidersek çok dikkat çekerdik. O yüzden birbirimizi tanımıyormuş gibi yapacaktık. Ben, Belen ve Elif davetli olarak katılacaktık. Sahte isimle kaydımız olmuştu bile.

Hilâl komutan garson olarak daha rahat olabileceğini söylemişti ve kabul edilmişti. Asena komutan da tim ile beraber olacaktı.

Semih komutan, Gürbüz komutan ve Kaan komutan bizim gibi davetliydi. Kaan, karşı timin komutanıydı.

"Hazırız." Dedi Elif neşeli bir sesle. Çok iyi bir kızdı. Yani bence.

Üzerimde saten, diz altımda biten ama yukarıya kadar yırtmacı olan, bel kısmı taşlı ince askılı bir beyaz elbise giymiştim.

Hafif bir göğüs dekoltesi vardı ama sırtı full açıktı. Ayağıma ise beyaz, ince ipli bir topuklu giymiştim.

İyi duruyordum. Zaten saçlarım açık olduğu için sırtım pek bir sıkıntı yaratmıyordu. Yanımızda makyaj malzemesi olmadığı için mecburen kuaföre gitmiştik. Dudağımda hayvan gibi kıpkırmızı bir ruj vardı. Göz rengimi ortaya çıkaran bir göz makyajı yapmıştı ayrıca. Keskin geçişleri vardı.

"Çok mu abartı oldu acaba lan?"

Derin bir nefes vererek Elif komutanı reddettim. Bana göre sadeydi.

Siyah, ince askılı, vücudu saran bir elbise giymişti. Aynı renkte de topuklu ayakkabı.

Belen'de ise, balon kol, lila bir elbise vardı.

İkisi de birbirinden güzel duruyordu.

"Gayet iyi oldunuz."

Tereddütle bana bakıp etrafında döndü.

"Ay ama nasıl güzeliz!"

Yaşadığı ruh değişimine gülümsedim. Çok neşeli kızdı ve bana Ülker çikolatamı hatırlatıyordu.

"Demirkan Yüzbaşım artık çıkmamız gerektiğini söylüyor."

Bize söyleyemiyor mu? Şerefsiz. İt kopuk.

Hilâl'i onaylayarak çantamı elime aldım. Beyaz küçük bir çantaydı. İçinde silahım ve gerekli olacak bir kaç şey vardı.

"Hadi çıkalım."

Aklımdan silmeye çalıştığım bir takım şeyler vardı. Boş yere triplere girmek istemiyordum.

R.U.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin