XI

30 9 10
                                    

Oysa vatan dediğin sendin, aşığı ben.

Hüseyin Nihal Atsız

🐺

Saat gecenin üçü idi ve biz hazırlanmış bekliyorduk. Neyi mi? Bugün sabaha karşı operasyon vardı. Baran Kutlu bizi istemişti..

Şimdi ise çardakta oturmuş, babamdan gelecek emiri bekliyorduk. Hazır olduklarında karargahı arayıp buradan çıkmamızı söyleyeceklerdi. Bizde beklemedeydik işte, napalım..

Babam ve Firuzan Yarbay bu tarafa doğru geldiklerinde hepimiz bir ayaklanmıştık. Galiba gidiyorduk sonunda.

Dün bir sorun çıkmamıştı. Babamlar ile duygusal bir an yaşamıştık mutfakta. Sonra ise yemek yenmiş, çay içilmişti. Gerçekten kendi içimizde bir aile olmuştuk. Kaynaşmıştık. Akşamüstü de herkes kalkmıştı. Babaannem ve dedem hariç.. onlar bir süre yanımızda kalacaklardı. Çok sohbet edememiştik zaten. Misafirler gittikten sonra evi toplayıp, temizledikten sonra direkt uyumuştum. Malûm bir operasyonumuz vardı da..

"Oturun çocuklar, oturun. Daha haber gelmedi."

Babamın komutu ile herkes geri otururken babam yanıma oturmuştu. Görüşemiyorduk resmen. 7/24 aynı evin içinde ve aynı iş yerinde olmamıza rağmen evet..

Özlüyorduk birbirimizi.

Hava soğuk olduğu için çayımı uzatıp içmesini söyledim. Dediğimi yaptığında gerçekten havanın ne kadar soğuk olduğunu yeni fark etmiştim.

Açık olan saçlarım uçuşurken babamın ve yan tarafımda oturan Akay komutanın yüzüne savrulduğunda omzumda toparlamıştım.

"Kusura bakmayın komutanım."

Babam artık saçlarıma alıştığı için tepki göstermedi. Zaten babama da söylememiştim. Babam kusura bakmazdı. Aksine, hoşuna gittiğini biliyorum. Henüz toplamamıştım çünkü saçlarım topluyken rahat edemiyordum. Giderken toplardım işte.

Ortamda konu konuyu açarken Akay komutanın yanımdan mırıldanması ile kaşlarımı çattım.

"Kalabilirdi. Çok güzel kokuyor."

Anlamadım? Ne münasebet?

Demirkan boğazını temizlediğinde gözlerim ona döndü. En ters bakışlarını Akay komutana gönderiyordu. Sana noluyor it? Fark ettim de Demirkan'a uzun zamandır hakaret etmiyordum. Bismillahirrahmanirrahim..

Telefonum titrerken kimin aradığına baktım bu saatte. Yani neden arıyor olabilirsiniz?

"Bu kim lan gecenin üçünde?"

Emre? Ne? Kaşlarım çatılırken anlamazca babama bir bakış attım. O da zaten telefona bakıyordu sinirle. Emre tutuklandı diye biliyorum. Kim onun telefonu ile beni arıyor olabilirdi?

"Lan siz Emre denen pezevengi almadınız mı?"

Babamın sinirli sesi ile onaylamışlardı.

"Nasıl arıyor o zaman bu şerefsiz?"

Hiç bir fikrim yoktu. Herkes kaşlarını çatmış titreyen telefonuma bakarken babam elimden çekerek açmıştı. Ya bekle bir adam!

"Bir an hiç açmayacaksın sandım sevgili Umay."

Bu kim amına koyayım? Kaşlarımı çatarak babama döndüm. Ne diyecekti? Sessize alarak bana döndü.

"Konuştur şunu. Kim öğren."

R.U.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin