Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; Bir haz ki hayâlden bile üstün ve derinmiş. Gökten gelerek gönlüne rüzgâr gibi inmiş, Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...
Hüseyin Nihal Atsız
🐺
"Peki, duyguların ona karşı bitti mi?"
Şu an ne mi yapıyorduk?
Firuzan Yarbay ile beraber sebze doğruyorduk mutfak masasında. Diğerleri ise içeride oturuyordu. Kızlar demişti yardım edelim diye ama Firuzan Yarbay hepsini kovmuştu.
Sorduğu soru ile duraksadım. Bitmiş miydi? Bir gram bile azalmamıştı. Kabul, belki bir gram..
Benim sessiz kalışıma derin bir nefes aldı. Eskileri mi hatırladın kız? Artık kırk yaş üstü mantıklı geliyordu bana. Yaşlanıyor muyum ayol? Ama kabul etmem gerek, Firuzan Yarbay çok iyi bir dinleyiciydi. Size ışık oluyordu, yol gösteriyordu.
"Anladığım kadarıyla bitmemiş."
Bitmedi.. bitemez. Kimse bitiremez. ama bunu açık açık söyleyemiyordum. Dudaklarım oynamıyordu yani.
"Yani, ama bu saatten sonra olmaz zaten. Babam, ona abi dememi istiyor." Diyerek abartılı bir biçimde göz devirdim.
Gülerek, bıçağın elime değmeyecek şekilde elimin üzerine vurdu. Sen o kadar yaşlı değilsin kadın. Kendine gel.
"Aman, sen babanı boşver."
Ha? Babamı niye boşveriyorum? Hayırdır teyze? Söylediği şeyi fark etmiş olmalı ki, kendini toparlayarak ciddi haline geri büründü.
"Yani diyorum ki, azıcık böyle nazlansan Demirkan'a.. o zaten sana geliyor. Biraz daha açık oynasanız şu kartlarınızı.."
Öyle mi yapsak? Ay çok heyecanlandım şimdi. Demirkan.. love'm, askım..
"Ay tamam o zaman. Kendimi ağırdan satayım biraz."
Beni onaylayarak, elindeki taze fasulyeyi atlamaya devam etti.
"Ay canım olun sizde artık. Herkes anladı aranızdaki çekimi. Bir sen anlayamadın!"
Ya yok. Ben bunu yaklaşık yirmi yedi yıldır biliyorum canım da, anlatamadık ki zamanında!
Düşünsenize.. Ben, o, kedimiz.. evde pıtı pıtı yürüyen bir kızımız.. Ağlayacağım galiba ben.
Yanağımı okşayan el ile refleks ile ayaklanarak bıçağı boğazına dayadım.
Kimin olduğunu fark ettiğimde kaşlarım çatıldı, sinirle göz devirdim. Aptal, ne sessiz sessiz geliyorsun?
"Yavrum, napıyon?"
Bıçağı boğazından çekerek, ellerimi belime yerleştirdim.
"Niye öyle sinsi sinsi geliyorsun? Ayrıca niye bana dokunuyorsun sen? Ben demedim mi sana birbirimizle konuşmayacağız diye?"
Sırıtarak cıkladı. Şu bıçakla o yakışıklı yüzünü çizsem, bir daha hiç bir kız bakmasa! Ay yok, öyle daha da dikkat çeker, merak edip sorarlar falan. Aman Allah korusun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R.U.A.
Teen FictionCan verenler, can alanlar.. Tek bir amaç, tek bir hedef. Vatan sağolsun!