R.U.A.

V

Ey gözleri hançer gibi keskin dişi kaplan!
İster bana aşkın bütün âlâmını çektir
İster beni öldürmek için sineme saplan
Ölsem bile aşkım seni takip edecektir.

Hüseyin Nihal Atsız

🐺

"Lan kim getirdi beni buraya amına koyayım?"

Demirkan'ın homburdanmalarına göz devirip ellerimi yukarıda sallamaya devam ettim.

Of nasıl özlemiştim varya buraları.

Abdullah komutan bile gelmişti ama galiba bir tık pişmandı. Geldiğimizden beri kafasını masaya gömmüş alttan karısıyla konuşuyordu.

Hanımcılık kazanacak..

Cengiz komutan da aynı şekilde sadece Hilâl komutana kitlenmişti. Abim, ise sahnedeki kadına gerçekten hiç bir şekilde bakmıyordu. Telefonuyla oynuyordu. Aferin çocuk. İyi bir koca adayı ol Ülkü ocaklarıma.

Kaan komutan ise Elif komutandan aldığı tehditler karşılığında sadece sevgilisi ile sohbet ediyordu.

Demirkan söylenip duruyordu. Biz ise baya baya eğleniyorduk. Arada da kızlarla sahnedeki kızın fiziğini övüyorduk.

Ama şimdi maşallah.. gerçekten maşallah. Diyecek bir şey bulamıyorum.

Emin ile birbirimizi onaylayıp aynı anda bağırmaya başladık.

"Dar geldi sana Angara!"

Kahkaha atarken zaten diğerleri de katılmıştı.

Demirkan sinirle oynayan ellerimi indirmeye çalışmıştı ama umursamamıştım.

İki keyfimiz vardı şurada ayol. Uzun zaman oldu, özlemiştim tabi ki.

Hilâl komutan eğilerek bir şeyler söylediğinde ona döndüm.

"Dilara-"

Dediği hiç bir şeyi anlamamıştım gürültüden dolayı.

"Ney?!" Diye bağırdım.

"Dilara-"

Dediğini tekrarlarken ben yine hiç bir şey anlamamıştım.

"Ney?!"

Bizimkiler ne olduğunu anlamak için bize döndüklerinde Hilâl komutan elini savurdu.

"Siktir et!"

Dediğini şimdi anlamıştım.

Dilara şarkısını açtır diyordu.

"Anladım!" Diye bağırdığımda masada kahkahalar atılmıştı.

Kalkayım da açtırayım bari. Komutanımız emretmiş o kadar.

Bana oturmam için bir emir verirken kendisi ayaklandı.

Ayıpta olmuştu ama. Keşke dokumacı kızlar açtırsaydı.

Otelde hemen üzerimizi değiştirip çıkmıştık. O elbiselerle tabi ki rahat değildik. İğrenç bir kıyafetti. Bana üniformamı getirin abisi. Alışmıştım tabi ona.

Hilâl komutan gittiği sırada karşı masadan bir kadın ayaklanarak hızlı adımlarla gittiği sırada kaşlarım hayretle çatıldı. Koşarak gidiyordu resmen.

Yavaş yavaş, abe heyran.

Zaten iki saattir bu taraflardaydı gözleri ama, hayırlısı. Bir şey olmasın da. Eğlenmeye gelmiştik sonuçta.