•
Geçitten geçip kampüsün hemen karşısındaki revaçta olmayan ama lezzetli karışık tost yapan büfeye doğru ilerlediler. Çayı da taze oluyordu. İkisi de buharı tüten, ince belli bardakta, tavşan kanı çay severdi.
"Seçmeli olarak İş Hukuk'u seçecektin hani." Tayfun menüye bakmadan garson gence sipariş verdikten sonra kardeşinden aldığı mesajın onu rahatsız eden ayrıntılarıyla ilgilenmeye koyuldu. "Mezun olmana bir sene kaldı. Programına daha adamakıllı dersler ekleseydin. Ne halta yarayacakmış sosyoloji?"
"Seviyorum. Adamakıllı ilgimi çekiyor." Online ders seçimi esnasında Tayfun başında beklerdi genelde. Ancak bu dönem, o sıra küs oldukları için, kütüphanede yapmıştı o işi.
Abisi bir sene sanıyordu ancak mezun olmasına en az iki sene vardı. Kimsenin -en başta da kendinin- canını sıkmak istemediğinden bu bilgiyi gizli tutmakta bir süre daha kararlıydı Feza. Rakamlarla arası pek iyi olmadığından okuduğu bölümde zorlandığı doğruydu. Kulüp aktivitelerine az biraz önem verdiğinde derslerden kalması çok kolay oluyordu. Zaten kim üniversiteyi dört yılda bitirip monoton iş hayatına atılmak isterdi ki? Böyle iyiydi. Üçe böldüğü hayatını provalar, fakülte ve kısa süreli part time işlerle keyfine göre yönetebiliyordu.
"Acayip acıkmışım he." Sıcak tostta ısırık izi bırakıp yana yana çiğnemeye koyuldu.
"Yavaş ye yavaş.." dedi Tayfun. Gülen gözleri delikanlının kıvrılan kazağının içinden çıkan parıltıya değdi. Tebessümü usulca soldu. Burun kanatlarını genişletecek derin bir nefes alırken sesini sakin tutmaya çalıştı. "Benim dilimde tüy bitti uyarmaktan, senin hiçbir şey umrumda değil. Biz en son niye tartıştık Feza?"
Sarışının mavileri abisinin bakışlarını takip edip kendi boynuna yol aldı. Son zamanlardaki favori konuları yüzükleri, tokaları, takılarıydı. Yanaklarını şişirerek ofladı Feza. Hemen sonra inci kolyesini kazağının içine sokuşturdu. "Kaç kez söyleyeceğim? Ortaçağ saçmalıklarını dayatma, erilliğini uzak tut benden."
Tayfun alt dudağını yaladı. Hafızasında pusuda bekleyen siniri kolayca gün yüzüne çıkarken uzun gövdesini masanın üzerinden eğdi. "Yeğenlerin sana teyze mi desin istiyorsun?"
"Ne alaka ya?" diye çıkıştı Feza. Yüksek çıkan tonu Tayfun'un gözlerini belertmesine neden oldu. "Bir yere kadar ses etmedik. Ama zıvanadan çıkma. Kılığını düzelt. Yarın bir gün gelinimin yanına girip çıkacaksın. "
"Gelinin?" Şaşırdı Feza, elinin tersi kırıntı taşmasın diye ağzının üstündeydi. "Adam evlilik yoluna girince günlük dizi karakterine dönüştü resmen."
"Ağzın doluyken mır mır ne diyorsun?"
"Kociş Tayfun'un maceraları için beklemedeyim diyorum, gelecek bölümde ne var, düğün mü?"
Tayfun ciddiyetle "Düğün nasipse yaza inşallah." dedi.
Tostuna yumulmadan önce güldü Feza. "Muhafazakar aileye damat olmaya yaklaşınca lugatın bile değişmiş ama tarih unutmaz. Tarih askere bakir gitmemek için malum eve giden Tayfun'u yazdı bir kere."
"Unut artık şunu."
"Unutmam." diye diretti sarışın. "Hani ben bu anıyı hatırlatınca sen 'hay şeyimi eşek arısı soksaydı da yapmasaydım' suratı yapıyorsun ya.. Müthiş."
Yeter manasında elini kaldırmıştı Tayfun. "Gençken hatalar yapmış olabilirim. Duyan da dinsizin tekiyim sanacak. Kaç kez cuma kaçırdığımı gördün?"
"Tamam abi, cumaları en müslüman sensin. "
"Hasbinallah.."
Feza bir yandan gülüp diğer yandan çayını yudumlayan abisine baktı. Tepkileri değişmiş olsa da hala eğlenceliydi ona takılmak. Yargılayıcı olmak istemezdi ancak bazen insanların esnek çizgilerine hayret ediyordu. Birinden iyi anlamda etkilenmek faydalıydı tabi, bunu kimse yadsıyamazdı. Ancak ters ihtimaller de söz konusu olabilirdi. İçine girdiği ortama bu denli çabuk ve kolay ayak uydurmak insana mutluluk getirir miydi? Sıvı gibi kabın şekline bürünmekte hiçbir sorun, yarına dair hiçbir soru işareti yok muydu? Feza bunun üzerinde kafa yorduğunda bile kendine yabancılaşıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/358877701-288-k414941.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜLÇELEN
Romance"..gül bahçesinden koş gel bana, denizin mavisiyle bak." Feza ile Murat'ın öyküsüdür. Uyarı: +18 unsurlar, küfür, argo.