Halam eve döndüğünde hala uyumamıştım ve onu bekliyordum. Eve girer girmez kolundan tuttuğum gibi odama çıkardım. Yolda durdurup beni sormaya çalışsa da onu odama getirdiğimde "Ahu, orada ne işin vardı?" dediğimde tedirgince baktı yüzüme. "Nerden.." dedi ama sonra "Nereye istersem giderim. Evet, düşmanım olabilir ama o orada diye de gitmek istediğim yerden vazgeçecek değilim." dedi. Sinirliydim, daha fazla sinirlendim.
"Bana gelince her boku söylüyorsunuz. O benimle konuşmak görüşmek isteyince engelliyorsunuz ama sen gidip onunla onun mekanında görüşebiliyorsun. Nasıl iş bu?"
"Oraya senin için gittim. Seninle ilgili ne yapabiliriz, bunu konuştuk."
"Clubta mı?"
"Deniz! Yeter! Bak, deden ve babaannen evlatlarını kaybettiler. Onun için de sana sarıldılar. Sen başta onlara izin vermeyince de neden aileni yalnız dalsız budaksız bıraktıklarını yanlış biçimde anlattılar sana."
"Ne demek şimdi bu? Yalan mı söylediler yani?"
"Yalan demedim. Ama söylemeleri yanlıştı. Hem sadece kendi acılarını anlattılar. Erez ailesine ne olduğunu anlatmadılar!"
"Ahu! Ne yapacaklardı? Evet, kızımıza tecavüz ettiler. Deden de onların oğullarına işkence etti. Ama onlarda acı çektiler. Hadi şimdi öpüşelim barışalım mı, diyeceklerdi?"
"Deniz! Bak lütfen zorlama beni!"
"Zorluyorum ya! Zorluyorum! Çıkart beni dışarı! Çağır onu da bir yere! Neymiş onun ve ailesinin çok çekdiği acılar? Anlatsın. Sen de kurtul, o da, bende." dedim. Ama sinirden nefesim daralmaya başlamıştı yine! Komodinin üzerindeki ilaç torbasından spreyimi çıkardım. O arada Ahu'da Mehmet Saim'i aramıştı.
2 Saat Sonra;
Ayaz bir yerde üçümüz de buluşmuştuk. Mehmet Saim Bey bana sarılmak istese de ona izin vermemiştim.
"Dinliyorum. En baştan bildiklerinin hepsini anlat bakalım." dedim. Ama üşüyordum içim titriyordu.
"Sıcak bir yere geçelim." dedikten sonra yürüdü önümüzden. Bir bahçeye girdik. Bahçenin içinde minik bir kulübe vardı.
"Burası senin mi?" dedim. O gülümseyerek "Hayır. Ablamındı. Yani annenin. Bundan sonra senin." deyip anahtarını uzattı.
İçeri geçtik. Hep birlikte.
"Gel otur şöyle Deniz. Tamam tekrar etme anlatacağım. Öncelikle şunu bilmeni istiyorum. Bahar'a olanlar ben doğmadan evvel olmuş yani ben deden ve babaannenin o dönemde çektikleri acıyı bilmiyorum. Ben de kendi ailemin acısına yakından tanıklık ettim. Bahar'ı dayım eğlenceden zorla çıkarmış. Arka tarafta her ne yaptıysa yapmış. Ardından kuzenimizi çağırmış. Suçuna ortak olması için. Bu arada abim de kuzeninin peşinden gelince olaya tanık oluyor. Dayım suçlarına ortak olup kimseye anlatmasınlar diye abim ve kuzenimizi de işin içine katıyor. Sonrasında kızı parçalıyorlar. Abime de 'Ahırla birlikte yak' diyorlar. Ama abim şoka giriyor. Kızın başında abim yakalanıyor ilk. Hamza Bey, abime yapmadığını bırakmıyor. Ama dayım ve kuzenimiz kaçıyor bu arada. Abimin kendine hayrı kalmamış zaten, kıza dayımın yaptıklarını görünce. Sonrasında Hamza Bey, kuzenimizi de yakalıyor. Dayımın yerini söylerse onları serbest bırakacağını söylüyor. Fakat kuzenimiz de bilmiyorum filan diyor. Ardından abimi tekrar yakalıyor. Tekrar işkence... Abim her şeyi anlatıp olayı dayımın başlattığını kendilerini de onun zorladığını anlatıyor. Ama Hamza Bey'e yetmiyor. Abimi hadım etmeye kalkışınca abim zaten bozuk olan ruh sağlığı, hepten bozuluyor. Abim şu anda bir klinikte. Dayım hala ortada yok. Bulunamadı. Ama yıllarca başımız önümüzde gezdik. Üstüne bir de ablam Mehmet Enişte ile kaçınca hepten mahvolduk. Kimsenin yüzüne bakamaz olmuştuk. Halbuki beni neredeyse ablam büyüttü. Tüm bu olanların ardından bizimkiler bir süreliğine beni de alıp Almanya'ya gittiler. Oradaki hayata adapte olmak çok zor gelmiş bizimkilere. Zaten oğulları aklını oynatmış, kızları kocaya kaçmış, ellerinde bir ben kalmışım. Bu arada buradaki tüm mallarımızı bir akrabamızın idaresine vermişlerdi. Benim hiç bir şeyden haberim yoktu elbette. Dönünce işte Ahu ile aynı liseye giderken öğrendim. Ben son sınıfa geldiğimde Ahu ile aynı masada oturuyorduk. Ama sonra Hamza Bey benim kim olduğumu öğrenince okulu satın alıp Bahar'ın ismini okula verdi. Bizimkiler okulu Hamza Bey'in aldığını duyunca beni oradan almak istediler. Ama Hamza bey buna izin vermedi. Gözünün önünde olmamı istiyordu. Olası bir hatamda bana zarar verebilmek için elinin altında tutuyordu kısacası. Bize kafayı o kadar takmıştı ki işleriyle ilgilenmez olmuştu. E haliyle kısa sürede zayıfladı. Bak dayım, evet suçsuz değiliz. Evet tertemiz değiliz. Ama kimse değil. Başkalarının hatalarını da biz ödedik. Ha olan abime oldu. Diğer pislikler abim kadar ağır cezalandırılmadı. Annem ve babam İstanbul'a cenazeye geldiklerinde seni buraya getirebilirlerdi. Sana her şeyi de anlatabilirlerdi ama sen aileni yeni kaybetmiştin. Bir de böyle bir şeyle sarsılmanı istemiyorlardı. Gerçi hala bildiğini bilmiyorlar. Zaten kahroldular. Ablamın öldüğünü duyduğunda mahvoldular, Deniz. Olanları duyan herkes sırt çevirdi bize. Erez ailesi olarak dışlandık. Hala da dışlanıyoruz. Bize herkes vuruyor, bir de sen vurma. Tamam suçluyuz ama Erez ailesinden kimse bunu yaptığıyla övünmedi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Beyaz Kedi
Художественная прозаKulağıma bir şarkı mırıldanıyordu... Bugüne dek hiç duymadığım bir şarkı... Onun şarkı söyleyebileceğine inanabilir miydim? Yok, bu sesi tanımasam inanmazdım. Aynı kişi olamazdı... Ama Çok Güzel Söylüyordu.. Çokkk... Nasılsın kızım anlat bana hikaye...