Bölüm 6.2

121 8 0
                                    

Eve geldiğimizde, dayım salonda oturmuş beni bekliyordu. Ve ev darmadağın olmuştu. Yerinden kalktığında dayımın ölüm sessizliğindeki dudaklarına baktım. Sanki duymak istemeyeceğim bir şeyi söyleyecekti bana. Hissettim. 

Sesim titremişti soruyu sorarken. 

"Dayı, neler oluyor? Ev de ne işin var? Nimet abla ve Demir nerede?" dediğimde dayım kızarık gözlerini benden kaçırarak ağzını açtı. Söyleyeceği şeyi duymadan evvel derin bir nefes aldım. 

Nimet Abla ve Demir'in burada olmadığı apaçık belliydi. Ev savaş alanına dönmüştü ve hala havada uçuşan toz zerrelerini görebiliyordum. 

Dayımdan hala bir ses çıkmayınca İrem'i kapıda unuttuğum aklıma geldi. "Dayı, söylesene nerdeler? İrem, geldi. Arkadaşım. Onunla tanıştırmak için geldi." dedim. İrem ismini duyunca içeri girmiş yanıma gelmişti. 

Dayım susmaya devam edince çileden çıkıp "Söylesene Mehmet Saim Bey? Yeğenin Demir Öztuna NEREDE?" diye bağırmıştım.

"Biz evde yokken, birileri eve girmiş. Nimet'i yaralayıp Demir'i kaçırmışlar. Ama bulacağım. Kurtaracağız kardeşini." dedi. 

"Ne demek, Demir'i kaçırmışlar, dayı? Evin dışında hep korumalar vardı? Nasıl kaçırırlar?" dediğimde "Onları öldürmüşler." dedi. 

Ne demek öldürmüşler?

"Dayı! Bu adamlar kim? Ne istiyorlar bizden?"

"Deniz, bende bilmiyorum. Sadece ihale-"

"Dayı, bırak açıklama yapmayı! Kalk! Kalk git, bul getir kardeşimi! Demir, gelince anlatırsın, ne anlatacaksan!" dedim. 

"Araştırıyorlar! Ayrıca istedikleri şey ihaleden çekilmemiz. Onu da yaptık. Teklifi çektik."

"Ne olacak şimdi? Demir'i bırakmalarını mı bekleyeceğiz?"

"Elbette ki hayır!" dediğinde telefonu çalmıştı. Apar topar ayaklandı ve dışarı çıktı. 

Daha fazla duramadım ayakta. Yere çöktüm, dizlerimin üstüne. Yılmıştım artık. Bu şehir bana hiç şans vermedi. Neden hep canımı yakıyor. 

İlk hıçkırığım ağzımdan kaçtığında İrem telaşla bana sarılmıştı. "Şşşşşş, üzme kendini. Dayın bulacaktır. Bak adamların istediklerini de yapmış. Demir, geri gelecek. Üzülme lütfen." dediğinde dayım içeri geri dönmüş, "Deniz, hadi hazırlan, Yasin geliyor. Seni güvenli bir yere götürecek. Ve gerçekten söz veriyorum. Hayatım pahasına onu sana geri getireceğim. Arkadaşın İrem'de bir süreliğine ailesinin yanında kalsın. İkinizin de güvenliği için." demişti. 

Dışarıya parkeden araç sesini duyduğumda yerimden sakince kalkmıştım. Demir böyle bulunacaksa uyum sağlamaktan başka çarem yoktu. İşlerini zorlaştırmak isteyeceğim son şeydi. 

İrem'le birlikte arabaya bindik. Yasin, olayları öğrenmiş olsa gerek, sesini çıkarmadı pek. Şehir merkezine gelip İrem'i aldığımız pansiyona bıraktık. Abisi kapıda bekliyordu. 

Oradan patinaj atarak uzaklaşırken gözlerimden damla damla dökülen yaşları göz ucuyla izlemiş ardından da sonunda konuşmuştu.

"Seni, Ceylan'a bırakacağım. Ve sık sık yanına geleceğim. Ama sende uslu bir kız ol ve sakın dışarı çıkma." dedi. 

"Yasin, biliyorum senden bir şey istemeye hakkım yok. Ama lütfen, bak lütfen onu bulun olur mu? Zaten kimsem yoktu. O da giderse mahvolurum. Bu kadar kısa sürede hayatımdan çıkamaz."

"Deniz, kendini yıpratma. O adam her kimse, kiminle uğraştığını bilmiyor. Demir'i elbette sağ salim alacağız onların elinden."

"Öğrendiğin her şeyi benimle paylaşacaksın. Paylaş olur mu? O benim kardeşim!" dediğimde çoktan Ceylan dediği kişinin evine gelmiştik. 

Kirli Beyaz KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin