*Bu bölümü farklı bir açıdan yazdım. Üçüncü kişi yani yazar olarak direkt benden okuyacaksınız. Umarım gerçekten hoşunuza gider.
Mehmet Saim, Deniz ve Yasin'in ortadan kaybolduğunu fark ettiğinden beri küplere binmişti. Elbette, Zephyr'e giren Mert ve Beyza ile Egemen ve Yiğit'in de yok olduğunu anlamıştı. Bir süre sonra Ceylan'da gelince ekip tam olmuştu. Mehmet Saim'in yeğenleri kaybolmuştu, Deniz'i ve Demir'i.
Ceylan'ın Yasin'i biricik kardeşi.. Sarışını.
Mert'in Yiğit'i... Anne ve babasının emaneti...
Beyza'nın ise pofuduğu... Kardeşine hep böyle hitap etmişti. Ortadan yok olduğunu annesi ve babası farkederse bu defa Egemen'in İsviçre'ye sürüleceğini adı gibi bildiğinden koşarak gelmişti buraya.
Çalan telefona baktığında tanıdık olmayan numarayı görünce gerildi, Mehmet Saim.
Kaçıran adamlar mı diyerek açtı.
"Mehmet Saim Bey, Merhaba. Ben Enes Tütüncü. İşe yeni başlayan mühendisiniz."
"Enes Bey, şu an müsait değilim. Sonra ben sizi arasam olur mu?"
"İşle ilgili değil. Yeğeniniz, Deniz-" Deniz'in ismini duyunca heyecanlandı. "NE oldu Deniz'e?"
"Kardeşim. İrem'le çok yakın arkadaşlardı. Bugün buluşmuşlardı. Ama-"
"O da mı ortada yok! Allah kahretsin. Enes Bey, vereceğim adrese gelir misiniz?"
"Mehmet Saim Bey, ne oluyor? Bir şey olmadı değil mi?"
"Enes Bey, merak etmeyin. Gelince anlatırım olanları. Vereceğim adrese gelin sadece." dedi. Adresi verdikten sonra da telefonu kapattı. Yiğit'in Abisi Mert ona soran gözlerle bakınca "Deniz'in bir arkadaşı mı ne varmış. İrem. O da yok!" dedi.
Ceylan ise daha fazla kendini tutamayıp "Saim abi, allah aşkına nereye gitti bu çocuklar? Tam 5 saattir telefonları kapalı. Topladın bizi de buraya. Çocuklara ne oldu?" dedi.
Mehmet Saim ise nasıl anlatacağını düşünüyordu.
"Ceylan, Enes'de gelsin. Anlatacağım. Gerçi olanları biliyorsunuz. Ama yine de o gelince konuşacağız." dedi. Zaten çok da beklemelerine gerek kalmadan klübün dış kapısı gümbürdeyerek açıldı.
"Gel dedin geldim. Kardeşim nerede?"
"Sakin ol Enes. Bak kardeşinin bu olaya karışmasını hiç ama hiç istemezdim ama.."
"Lafı uzatmayın ne oldu? O iyi mi?"
"Deniz'in ikizi Demir kaçırıldı. Sanırım çocuklar da onların peşine düştü. İrem'de onlarla olabilir."
"Ne demek şimdi bu? Demir kaçırıldıysa onu bulmak çocukların işi mi? Hem ben anlayamıyorum. Burda öylece oturuyor musunuz? Onları aramak yerine!"
"Elbette hayır. Odada ki herkes adamlarına haber verdi. Her yerde polisler ve adamlarımız onları arıyorlar. Bi haber gelirse diye de bir arada bekliyoruz." dedi.
Der demez de telefonu çaldı. Arayan Egemen'di.
"Egemen, allah aşkına sen ol" diyerek açtı telefonu. Karşı taraftan duyduğu ses ince bir kız sesiydi. İyice dinledikten sonra "Tamam, siz hiç durmayın. Devam edin. İyi misiniz? İyisiniz değil mi?" dedikten sonra bir süre karşı tarafı dinledi.
"Tamam. Allah kahretmesin! Siz doğruca hastaneye geçin. Hangisine gideceksiniz?" "..."
"Tamam." deyip telefonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Beyaz Kedi
General FictionKulağıma bir şarkı mırıldanıyordu... Bugüne dek hiç duymadığım bir şarkı... Onun şarkı söyleyebileceğine inanabilir miydim? Yok, bu sesi tanımasam inanmazdım. Aynı kişi olamazdı... Ama Çok Güzel Söylüyordu.. Çokkk... Nasılsın kızım anlat bana hikaye...