İyi okumalar. Yorumlar ve beğeniler düşmüş. Bölümleri geciktiriyorum haliyle.
-
-
--
-
--
-
-"Lucifer, Allah belamı versin ki, nas felak fırlatırım, üflerim sana görürsün. Allah tektir lan. Delirtme beni çık girdiğin yerden. " Sabah sabah tartışmıştık, beyefendi de delirip gitmişti. Şimdi de odada kendi kendime bağırıyordum. Evet tartışma sebebimiz neydi mi? Neydi biliyor musunuz? Ne olabilir?
Sabah kapı çalmıştı, bende uykuluydum. Üzerine ceketimi alıp kapıya bakmıştım. Boynum biraz açık olsa da tamamen açık değildi. Sadece biraz görünüyordu. Ulan adam boynumu görünce gözlerini kaçırmıştı. Dayak yemişim gibi sömürmüştü beni. Giydiğim bazı gömleklerin de yakası böyleydi. Gel görelim ki niye böyle çıkmışım elin adamının karşısına.
Adamı öldürmeye karar vermişken zorla dönderdim yarı yolda. Söz verdi yapmayacağına ama gitmişti işte. Nereye gittiğine dair bir fikrim de yoktu. Kafayı yiyecektim şimdi. "Lucifer bak evin köşelerinde TÜTSÜ yakarım. " Bağırmaya devam ediyordum. Neyse ki bizimkiler gelmiyordu. Ona şükür ediyordum.
"Ulan senin belanı sik-" Konuşarak arkamı dönünce burnumun dibinde gördüğüm bedenle bağırıp geriye sıçradım. Ödümü bokumu birbirine karıştırmıştı. "Ne zaman geldin sen? " Sırıtarak korkmuş ifademe bakıp dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. "Sen en başında bağırıp çağırmaya başladığından beridir burdayım zaten. " Gülümsemesinin ortasına yumruk göndermek istesem de kendimi zor tuttum.
"Niye seslenmiyorsun o zaman? Niye bağırtıyorsun beni. " Yatağa oturup dudaklarımı büzdüm. Ağlamak istiyordum. Gerçi hoş ağlıyordum bile. Burnumu çekerek ağlamaya devam ettim. Küçük hıçkırıklara dönüşmüştü. Önümde diz çökerek ellerimi tuttu. "Bebeğim, özür dilerim. Bu kadar korkacağını bilsem gerçekten böyle yapmazdım. Ses verirdim. Ağlama bebeğim ağlama. " Gözlerimi silerek gülümseyip dudaklarını sıkıca öptüm.
"İyi geldi aşkım, açıktım ben. Hadi gidip yemek yiyelim " Ben kalkınca o da kalktı. Ani ruh değişimime şaşırmış olsa da aldırış etmedi. Elimi tutup odadan çıkacağı zaman duraksadı. O duraksayınca ona döndüm. Işıl ışıl gözlerle bana bakıyordu. "Ne oldu aşkım." Gözleri yavaşca kırmızıya dönünce tırsmadım değil.
"Başka bir şey hissediyorum, bir nefes daha var odada. Kimseyi göremiyorum ama hissediyorum. Bişey var. Dikkat et güzelim. Yanımdan hiç ayrılma. Sana verdiğim yüzüğü de sakın çıkarma. " Ürkmüştüm. Elini daha sıkı tutup iyice yaklaştım. Sırtım göğsüne değiyordu. Böyle yürümek zor olsa da sırtımı ona dayamıştım. Daha çok güven veriyordu. O yüzden şuan pozisyonumu bozamazdım. Gözlerim de sürekli etrafta geziyordu. Kim nerden çıkıp atlayacak bilmiyordum.
Kimse kalkmamıştı. "Hadi onlara kahvaltı hazırlayalım. Sürpriz olur. Hem uyanınca da tanışırsınız abimle. " Kafa işaretiyle beni onaylayıp ellerini şıklattı. "Orası yavaş yavaş hallolur. Hadi kahvaltı hazır olana kadar sevişelim. " Boynumu tamamen kapatsam da açıkta kalan yerler de vardı. Tamamen emdiği için gözüküyordu çoğu yer. Arkasında kalan koltuğa oturdu.
Kucağına yerleştim hemen, kahvaltı yavaş yavaş hallolacaktı nasıl olsa. Kollarımı boynuna sararak gülümsedim.
Dudaklarını dilimle yalayıp gülümsemeye devam ettim. " Ne oldu niye öyle bakıyorsun. " Yine gözleri ışıl ışıldı. "Ah ah, ne olsun aşık oldum. Sanırım tekrar tekrar aşık oluyorum. " Dudaklarını sertçe öpüp geriye çekildim. "Oh bende sürekli sürekli aşık oluyorum sana. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTAN'IN GÖZDESİ
ActionKulağımın hemen dibinde ki fısıltıyla yerimden sıçardım. "Nadide Eşim..." Evet benim adım, Efe Kartal. 19 yaşındayım abimle birlikte yaşayıp, hasta annemize bakmak için çalışıyoruz. Herşey mükemmeldi, Lakin arkadaşlarıma uyup Şeytan aşık etme büyüs...