Bölüm 4

303 84 11
                                    

    Arabada ilerlerken bir yandan da dışarıyı seyreden küçük kıza bakıyordum. "Biz hala tam olarak tanışmadık değil mi ufaklık?" Bana mavi gözlerini dikti ve sanki 'selam ben uzaylıyım!' demişim gibi baktı. Tamam tanışmayı unutmuş olabilirim ama bu kadar da sert bakmaya gerek yoktu. O da buradaki herkes gibi sinirliydi sanırım. Bu ülkenin isminin boğaistan olarak değişmesi gerekiyordu. Çünkü maşallah bu ülkedeki insanların boğadan bir farkı yoktu.

Benim zengin olmamın formülü basitti. Bu dünyadaki insanlar çok sert ve kızgındı. Benim yapmam gereken meslek kesinlikle papatya çayı işletmeciliği falan yapmaktı. Biraz olsun sinirlerini yatıştırır karşılığında onların paralarını alırdım. Sonra onları biriktirip bir dünya gezisine çıkardım.

"Evet evet, çok mantıklı…" Küçük kız bana döndü ve o an dışımdan konuştuğumu fark ettim. Gülümsedim. "Benim adım Maya." dedi küçük kız. İsminin anlamını biliyordum. Önceki hayatımda, ablam yeğenimin ismini, bütün akrabaların itiraz etmesine rağmen Maya koymuştu. Su anlamına geliyordu.

"Tanıştığıma memnun oldum Maya. Bende Ariana, ama bana Ari abla diyebilirsin." Su gözlü Maya, bana bakarak gülümsedi. Onu resmen yemek istiyordum. Bu kadar tatlı olması bünyeme fazlaydı.

"İsminin anlamını biliyormusun Maya?" diye sordum. Bana merakla döndü ama bir şey sormadı. Soru sormaya çekiniyordu. "İsminin anlamı su ve illizyon demek. İsmini koyan kişi gözlerinin güzelliğinden dolayı bu ismi koymuş olmalı." dedim. Maya, utanarak başını eğdi. İltifat almaya pek alışık değil gibiydi. Ama bu çocuk, benden iltifatların alasını alacaktı.

"Hadi bir oyun oynayalım." Maya, bana döndü ve bu sefer düşündüğümün aksine utangaçlık yapmayıp heyecanla elini çırptı. Pekala arkadaşlar, hikayenin sonuna geldik. Kendinize iyi bakın, ben Maya'yı yemeye gidiyorum. Şaka...

Ona parmak güreşi yapmayı öğrettim. Araba ilerlerken bizde parmak güreşi yapıyorduk. Maya, daha önce bunun gibi bir oyunu görmediğini söyledi. Bu çok ilginçti çünkü sokaktaki çocukların bunu oynayacagini düşünüyordum. Ancak başka bir dünyaya geldiğimi yine unutmuştum. Bu durumda ben parmak güreşini icat eden kişiydim. Önümde eğilin sizi budala soylular...

Biz parmak güreşi oynarken araba Sör Thomas'ın atölyesine vardı. Arabadan inerken etraftaki insanlar fısıldaşmaya başlamıştı bile. Her ne kadar halkın içine karışmasam bile buradaki insanlar benim kim olduğumu biliyordu. At arabasında kafam kadar Giselle Hanesine ait amblem vardı. Ayrıca Giselle Hanesinin tek kızı bendim.

"Anne bu kadın çok güzel, masallardaki prensesler gibi..." dedi çocuklardan birisi ve ben hemen kızardım. Kabul, bedenin kiracısı gibi bir şeydim ancak yine de bu tür iltifatlar duymayalı uzun zaman olmuştu. Annesi olduğunu düşündüğüm kadın hemen onu kendine çekti. "Görünüş yanıltıcı olabilir. O bir prenses değil, o kadın bir cadı." dedi benden tiksinerek.

"Hizmetçilerine neler yapıyormuş, benim bir tanıdığım o malikane de çalışıyor, kafasına fincan atmış zavallının..." "Zavallı Dük, halka o kadar yardımcı oluyor ancak tanrı ona hediye yerine bu kadını ceza olarak vermiş." "Prensi elde edemeyeceğini biliyor ya, kardeşini ayartmaya çalışıyor." "Akşam herkes uyuyunca iksir yapıyormuş, yasaklı büyü yaptığını söyleyenler var!" Ve daha bir çok şey konuşuluyordu. Her birisi benden korktuğu için yüzüme söylemeye cesaret edemiyor ancak bana baka baka dedikodumu yapmaya çalışıyordu.

Normalde onların haddini bildirmek benim için çocuk oyuncağı olsa bile yine de bunu yapmadım. Açıkçası gelecekte hem halkın gücünü istiyordum hem de Maya'nın benden ürkmesini istemiyordum. Bütün bunlara rağmen Maya'ya gülümsedim ve arabadan inmesine yardımcı oldum. "Arabacı!" dedim ve Arabacı bana döndü. "Buyurun Leydim?"
"Ben bir süre alışveriş yapacağım, o yüzden sen iki saat sonra tekrar buraya gel. O sırada istediğini yapabilirsin." dedim. "Elbette Leydim. Deh!" Arabası ile ortadan kayboldu.

Düşesin İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin