daha ne olacaktıpazar
saat 06.43ali
yuşaali kapıyı açtığında burnu ve elleri kızarmış olan yuşa onu karşıladı. ayakkabılarını zaten çıkarmıştı. hızlıca içeri geçip salondaki koltuğa oturdu. ali kapıyı kapatırken mırıldandı:
"montunu bir çıkarsaydın."
ellerini baldırlarının arasına sokup ısıtmaya çalışan yuşa, ayağının dibine bıraktığı poşetlerle oturmaya devam ederken konuştu:
"bana iki dakika ver, ısınacağım."
ali gülerek yerdeki poşetleri aldı. mutfağa geçtiğinde içerdeki yuşaya seslendi.
"ufoyu yakmıştım benim odamda. bu saatlerde ev soğuk oluyor. geç odama istersen."
yuşa hızlıca kalkıp alinin odasına doğru adımladı. içeri geçip kapıyı kapattıktan sonra ufonun karşısına oturdu. gün daha aymadığından -ki aysa bile perdelerden dolayı anlaşılmazdı- içerisi karanlıktı. bir süre ısındıktan sonra montunu çıkarıp kahvaltıyı hazırlayan alinin yanına geçti.
"soğuk olacağını biliyordum da bu kadarını tahmin etmemiştim."
"sabahın altısı yuşa, daha güneş bile doğmamış ne bekliyordun."
yuşa bir şey demeden alinin doğradığı domateslerden birini ağzına attı.
"pazar günü yedide kahvaltı yaptığımızı duysalar bizi memleketten atarlar bence."
"onu bir donun peşine bu saatte buraya gelmeden önce düşünecektin."
"lan doğru ya! donumu unuttum."
yuşa koşarak alinin odasına geri girdiğinde ali başını iki yana sallayıp yuşanın getirdiği kırmızı paketteki çayı demliğe doldurdu. iki dakika sonra yuşa mutfağa geri geldi.
"nereye soktun"
"çantama."
"sucuklu yumurta yer misin?"
"gerek yok."
"yumurtası çırpılmış mı düz mü?"
"çırpılmı- gerek yok demiştim."
ali kırdığı üç yumurtayı çırparken yuşa oturduğu masadan onu izliyordu.
"ali."
"hm."
"kimi seviyorsun?"
"ya taktın amına koyayım."
ellerini yıkayıp üzerine silerken devam etti.
"cidden hoşafı seviyordum al bak."
cebinden çıkardığı telefonun şifresini açıp yuşayla olan konuşmalarına girdi. ardından telefonu karşısındaki çocuğun ellerine bıraktı. arkasını döndü, pişen sucukların üstüne yumurtayı döküp karıştırmaya başladı.
yuşa telefondan alinin cidden hoşafı sevdiğini teyit edince rahatladı. birini sevip ona söylemeseydi kırılırdı sonuçta. gözü alinin onu kaydetme şekline kaydı. hafifçe kaşlarını çattı.
"benden başka mert tanıyor musun?"
"evet, birkaç tane."
"peki başka yuşa tanıyor musun."
