on yedi

1.6K 109 27
                                    




ne yaziyom ben ya

cumartesi
saat 08.17

ali
yuşa

yuşa uyanmaya başladığı birkaç saniye burnuna gelen kokunun ne olduğunu anlamaya çalıştı. zorlanarak da olsa gözlerini araladı, nerede olduğunu hatırlamak için kendine biraz süre tanıdı. hatırladığında yataktan hızlıca doğruldu. etrafına baktı. odanın içini karanlık görünce saatine baktı. 08.20.

yan tarafına baktığında koltukta ona dönük bir şekilde uyuyan aliyi gördü. bir eli başının altındayken diğer eli ise koltuktan aşağı sarkıyordu. kaşlarını hafifçe çatmış. dizlerini kendine çekmişti. üşüyor gibi gözüküyordu.

yuşa yataktan sessizce kalktı. koltuğun diğer tarafında duran battaniyeyi yavaşça alinin üstüne örttü. hafif adımlarla yatağa geri oturdu.

dün ne ara uyuduğunu hatırlamıyordu. kendine hakim olamadığı için sinirlendi. aliyi, kendisini buraya taşırken hayal etti. utandı. çıkıp eve gitmesi gerektiğini düşündü fakat odanın kapısının çok gıcırdadığını hatırlayıp vazgeçti. kendine bahaneler buluyordu. biraz acıkmıştı ama saat henüz erkendi. zaten kim bilir kaç hafta sonra düzgünce uyuyan aliyi uyandırmak istemedi.

bir süre telefonda takıldı, dizisinin yeni gelen bölümünü atlayarak izledi. şarjının bitmesiyle telefonu bırakmak zorunda kaldı, şarj aleti salonda kalmıştı. parmak uçlarında yürüyüp kitaplıktan daha önce okumadığı bir kitabı seçti. sırtını yatağın başlığına dayayıp okumaya başladı.

yaklaşık bir saat sonra ali yerinden sıçrayarak uyandı. nefes nefese kalmıştı. yuşa hemen yanına gidip koltuğun yanında eğildi. dokunmaya korktu.

"noldu?"

ali gözlerini yuşaya çevirdiğinde hâlâ sık nefes alıyordu.

"ali iyi misin lan?"

elini alinin yanağına koyduğunda ali gözlerini kapattı. nefesini düzene koymaya çalıştı.

"bir şey yok."

yuşa elini çekti.

"kâbus gördüm sadece."

rahatladı karşısındaki çocuk, çömeldiği yerden kalkıp alinin yanına oturdu.

"iyi misin şimdi?"

"evet."

"iyi uyudun ama. saat öğleni geçti."

ali irice gözlerini açtı. şaşırmıştı. en son ne zaman bu kadar uyuduğunu hatırlamıyordu bile. o kadar uyumuştu ki gözleri ve dudakları hafiften şişmişti.

yuşa kalkıp perdeyi çektiğinde, ışık alinin gözlerini kamaştırdı.

"sen kaçta kalktın?"

"sekiz buçukta."

"yuh! niye kalktın oğlum o saatte?"

"uyanınca geri uyuyamadım. yerimi yadırgadım herhalde."

"e uyandırsaydın ya beni."

"çok güzel uyuyodun valla, gidecektim de ses çıkar uyanırsın diye gidemedim."

"komodine para da bıraksaydın. gidecekmiş paşaya bak."

"ne bileyim oğlum zaten uyuyup kalmışım burda, çekindim biraz."

dokuza kadar onHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin