otuz üç

1.6K 141 140
                                    



merhaba yine ben

cuma
saat 21.07

ali
yuşa




"senden nefret ediyorum."

"yanlışın var."

ali yürüyen merdivenlerden çıkan yuşanın bir basamak önündeyken arkasını dönerek konuşuyordu. parmağındaki yüzük merdivenin tırabzanına sürtünürken biraz sinirliydi. akşamın bu saatinde yuşalara gitmek istediği bir şey değildi.

onun aksine yuşa oldukça keyifliydi. karşısındaki çocuğun sinirli hali hoşuna gidiyor ve bunu gizlemeye çalışmıyordu bile. giydiği yeşil kazağın bir kısmı alinin montuna değiyordu. gözleri oraya kayıp duruyor ara sıra konuşan aliye başını kaldırıyordu. ona aşağıdan bakmak biraz garip gelmişti.

"cidden bunu yaptığına inanamıyorum. psikolojik sıkıntıların var senin."

merdiven bittiğinde bileğini tuttu yuşa alinin. kaçıp gitmesinden korkuyordu. bu sinirle bunu yapacak potansiyeli taşıyordu ali.

"ya ne yaptım sanki abartma."

sürüklediği beden aniden durunca durmak zorunda kaldı yuşa da. yine de tuttuğu bileği bırakmadı. aksine biraz daha sıkılaştırdı tutuşunu.

"abartma mı?" alinin sesi beklediğinden biraz daha yüksek çıkmıştı. etrafına bakındı yuşa. metronun çıkışı çok kalabalık değildi.

"oturduğumuz kafeye geldin, nerede olduğumuzu nasıl bildin onu da anlamadım. sonra birden tutup sürüklemeye başladın beni amına koyayım. mustafa nereye diye bağırıyor arkamızdan çocuğa diyorsun ki alinin annesini kaçırmışlar."

yuşa kendini tutamayıp gülmeye başladığında ali daha fazla sinirlendi. olayın komik olduğunu biliyordu ama şu an gülemeyecek kadar sinirliydi.

"hayır çocuk buna nasıl inandıysa ben de geleyim dedi. diyorsun ki yok sen gelme alinin annesinin mustafa ismine karşı travması var. ve çocuk buna da inandı amına koyayım şaka gibisin gerçekten. bir de bana abartma diyorsun. ben yarın bunu ona nasıl açıklayacağım."

yuşanın yüzündeki gülüş silinirken ciddi bir tavır takındı. ali de bileğini yuşanın elinden kurtarmıştı.

"ona bir şey açıklama zorunluluğun mu var?"

"böyle bir durumda mı? evet var."

omuz silkti, bıraktığı bileği yeniden tuttu yuşa. tutup yürümeye başladı aynı anda.

"yuşa beni kandırmış dersin olur biter. umursamıyorum o yaratığı."

"ya yuşa..." dedi ali elini kurtarıp durmaya çalışırken. yuşa buna izin vermiyordu ama. " ...bu saatte benim senin evinde ne işim var amına koyayım."

"fizik çalışacağız."

"illa bugün olmak zorunda mı?"

"evet."

"yanımda fiziğe dair hiçbir kitap yok."

dokuza kadar onHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin