merhabacumartesi
saat 14.21ali
yuşaçalan telefonun sesi odada yankılanırken ilk uyanan ali olmuştu. araladığı gözleri önce nerede olduğunu anlamlandırmaya çalışırken diğer yandan rüyasına dahil olan bu sesin nereden geldiğini bulmaya çalışıyordu.
yuşanın yastığının diğer tarafından geldiğini anladığında yanındaki çocuğun üstüne eğilerek yastığın altından çıkarttığı telefonun çıkarttığı gürültüyü sonlandırıp kimin aradığına baktı. ekranda gördüğü emre yazısını okuduğu an arama sonlanmıştı.
gözleri alt tarafındaki ağzı hafifçe uyuyan çocuğa kaydığında derince bir iç çekti.
"yuşa kalk telefonun çaldı. emre aradı."
tepki bile vermeyen çocuğu dürtüp cümlelerini yenilediğinde yine yuşadan tık yoktu. bir eliyle ağzını kapattığında kısa bir an nefessiz kalan yuşa soluklarını burnundan devam ettirince diğer eliyle burnunu kıstırdı ali.
geçen saniyelerin ardından sonunda gözlerini açtığında yüzünden çekilen ellerle derin bir nefes aldı.
"beni uykumdayken öldürmeye çalışman ne kadar etik?"
eğildiği bedenin üstünden çekilip yatakta oturur pozisyona geçti ali.
"uykunda değilken öldürmeye çalışsam etik mi oluyor?"
ali, yeni uyandığı için alinin cümlesini anlamakta güçlük çeken yuşaya bakıp elindeki telefonu kucağına fırlattı.
"emre aradı."
yuşa telefonu eline aldıktan sonra açtığı ekranla bir süre bakıştı yuşa.
"oha amına koyayım saat iki olmuş."
alinin aklına saate bakma gelmediğinden en az yuşa kadar şaşırmıştı. işin garip tarafı emre aramasaydı uyumaya devam edecek olmalarıydı.
emreyi arayıp telefonu kulağına koydu yuşa. o sırada ali sürekli burada kalıyormuşçasına yataktan çıkıp odadaki banyoya girdi.
"efendim emre?"
"mert ne yapıyorsun kanka?"
"uyuyordum ya, telefona uyandım."
"yuh oğlum bu saate kadar uyur mu insan?"
"ne bileyim oğlum ya uyumuşum işte. sen niye aradın?"
"ben bir şey isteyecektim senden ya."
"iste kardeşim."
"ya benim hafta sonu çalıştığım kafe vardı ya. dağıtıma çıkıyordum."
"evet."
"geçen hafta gidemedim zaten. cemal amca da ayağını iyileşince gelirsin dedi ama içim rahat etmiyor. bugün bir işin yoksa sen geçebilir misin oraya?"
"geçerim kardeşim estağfurullah. kaç gibi geçmem gerekiyor?"
"ya işte akşam yemeği için daha çok sipariş alıyor orası. 4-5 gibi gitsen güzel olur."
"tamam giderim ben için rahat olsun."
"çok sağ ol mert valla ya."
"hadi kardeşim uzatma. kapatıyorum."
