otuz beş

1.2K 116 47
                                    



selamün aleyküm

cumartesi
saat 20.43

ali
yuşa

motor yarı ıslak zeminde tekerleklerini çevirirken pek hızlı sayılmazdı. aslında bir kurye motoru olduğundan mantıklı olan hızlı olmasıydı fakat bu yuşanın pek umurunda değildi. farkında olmasa da belinin iki yanına tutunan eller hoşuna gidiyor ve orada kalmaları için kendince bu süreyi uzatmaya çalışıyordu.

ve ancak bu kadar uzatabilmişti.
kışın soğuğu akşamüstü daha keskin bir hale geldiğinden yuşa motoru durdurduktan sonra eldiveninin sarmadığı parmak uçlarını ısıtmaya çalıştı. bacağını motorun üstünden geçirip alinin başıma dikildiğinde ali onun aksine motordan inmemişti.

yuşa motorun arka çantasından aldığı paketi aliye uzattığında bir hışımla başındaki kaskı çıkarttı ali.

"ya yuşa amına koyacağım bak sabahtan beri paket dağıtıyoruz sadece bir tanesini sen teslim ettin o da zemin kattaydı zaten. diğerlerine menisküsüm var diyerek beni yolladın. siktiğimin apartmanlarında asansör de yok anasını satayım yedi kat merdiven çıktım daha az önce. sikerim dizini de eklemini de kıkırdağını da çık ver şunu döverim seni. hayır bir de on altıncı siparişe kadar inandım amına koyayım menisküsünün olduğuna, voleybol oynuyorsun sen lan!"

yuşa hızlı hızlı konuşan çocuğa bakıp her cümlesinde gözlerini daha çok açmıştı. cümlelerini bitiren aliyle kahkahalar atmaya başladı.

"tamam kızma benim küçük domatesim, gider veririm şimdi."

yuşa elini uzatıp alinin soğuktan dolayı kızarmış yanaklarını sıktığında karşısındaki çocuk başını geri çekerek kendini kurtardı. yuşanın, kızarmış suratı için ona domates dediğini anlamıştı.

"domatesine de başlayacağım şimdi çek ellerini."

yuşa ellerini havaya kaldırıp aliden uzaklaşırken önce birkaç adım geri gitti sonra arkasını dönüp apartmanın içine girerek alinim görüş alanından çıktı.

ali cebinden çıkarttığı telefonunu çıkarıp bildirimlerini kontrol etti. berenden gelen mesajları cevapladıktan sonra mustafanın instagramdan ona attığı videoları üstünkörü izledi.

telefonu cebine koyduğunda oturduğu yerde ilerleyip hafif kuru ellerini motorun elciklerine koydu. birkaç kez marşa bastı. kullanmayı biliyordu fakat son iki yıldır hiç sürmemişti. sürememişti çünkü yağızla beraber aldıkları motor yağızla beraber gitmişti.

girdiği apartmandan çıkan yuşa motorun yanına varana kadar aliyi izledi. dalgınca motorla oynayan alinin omuzları çökmüştü.

"sürmeyi biliyor musun?"

sesi fazla yüksek çıkmasa da ali motora daldığından biraz irkilmişti. ellerini elciklerden çekti.

"evet."

ali arkaya doğru kayacakken yuşa ondan hızlı davranarak motorun arkasına oturdu.

"desene amına koyayım, ben hiç sevmiyorum kullanmayı."

ali omzunun üzerinden yuşaya baktı. sürmek istemiyordu.

dokuza kadar onHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin