1.9

2K 88 61
                                    

Medya; tam olarak hayalimdeki Çınar..
Başlıyoruzzz.🐚

-

Hastaneden aldığımız tonla ilaç ile eve dönerken bir saat önce yediğim serum uykumu getiriyordu. Ozan ile Çınar önde bir şeyler konuşurken bir kere daha esnedim, esnedikçe esneyseyim geliyor arabanın sıcaklığı beni daha çok mayıştırıyordu.

Aldığımız ilaç poşetine bakarken bir kere daha esnedim, Çınar'ın gözleri aynadan bana kaydığında ben de uykulu gözlerimle ona baktım. Arabanın içinde yanan ışıkları söndürüp kısık sesle konuşmaya başladı.

Kafamı cama koyup gözlerimi yumduğumda arabayı yavaşlattı.

Uykunun huzurlu kollarına çekilirken son hatırladığım şey Ozan'ın Çınar ile el sıkışıp arabadan inmesiydi.

⋆ ˖   ݁ 🦢 ݁ ˖ ⋆

Gözlerimi açtığımda hala arabadaydım. Çınar telefonla konuşuyordu, gözleri aynadan beni bulduğunda, "Abicim kapat şimdi, geliyorum." Telefonu kulağından indirdiği sırada gözlerimi ovuşturuyordum. "Saat kaç?" Sorumla birlikte telefonu torpidoya bıraktı. "Dokuza geliyor, daha iyi hissediyor musun?" Kafamla onayladım sessizce.

"Birazdan evde oluruz, bunu konuşmak için erken biliyorum fakat bir süre bizimle kalman hepimiz açısından iyi olur." Sessizce onu dinlerken kafamı sağ ön koltuğa yaslamış onu izliyordum.

"En azından okulun bitene kadar." Gidecek bir yerim yoktu, ne bir akrabam vardı ne de güvenebileceğim bir arkadaşım. Üstelik psikopat üvey kardeşim evimizi yakmıştı. Bu durumda başka seçeneğim var mıydı, bilmiyordum.

Onu cevapsız bıraktığımda hiçbir şey söylemedi.

"Annemlerle sorun yaşayacağını sanmıyorum," Bahsettiği kişiler annesi ve kız kardeşiydi. Babası var mıydı acaba? Ne görmüştüm ne de sözü geçmişti. "Yakın zamanda göreve gideceğim ben, burada seni emanet edebileceğim tek kişi annem." Artık konuşmam gerekiyormuş gibi baktı gözlerime.

Hiçbir şey söylemediğimde derin bir nefes çekti içine.

"Şimdi eve gidelim, annem yemek hazırladı bizi bekliyor. Bir şeyler ye, ilaçlarını iç, duş al ve güzelce uyu. Benim odamı kullanabilirsin, çoğu zaman burada olmuyorum." Düşünceli halleri iç çekmeme sebep olurken sessizliğimi bozdum.

"Kardeşinin adı ne?" Kırmızı ışıkta durduğunda aynadan bana baktı. "Nil Pınar," dedi sakince. "Annemi biliyorsun Beyhan," kafamı salladım yavaşça.

Sessiz geçen birkaç dakikanın sonunda evlerinin olduğu sokağa girmiştik.

Arabayı evin önüne park ettiğinde ilaç poşetini alıp indim arabadan. Çınar arabasını kilitleyip bahçe kapısına doğru yürürken arkasından ilerledim. Annesi ve kız kardeşi kapıda bekliyordu.

"İyi akşamlar," dedi Çınar annesine sarılırken. Boyu annesinden çok daha uzundu ve bu tatlı görünüyordu. Annesi bir yandan oğlunu öpüp koklarken onları izliyordum. "Çok özlemişim," dedi annesi dolu dolu gözleriyle.

Annesinden ayrılıp kız kardeşine de sarıldığında Beyhan ablanın gözleri bana döndü. "İçeri geçelim hadi," dedi belimden tutarak.

Hep birlikte içeri geçtiğimizde büyük bir sofra hazırlamışlardı.

"Hadi geçin sofraya yemekler soğumadan," Beyhan abla masanın başındaki koltuğa oturup yemeğe başlamak için bizim de oturumamızı bekledi.

Çınar sofraya oturduğunda Nil Pınar hiç beklemeden abisinin yanına oturdu. Ben de onların karşılarına oturdum.

"Tekrar hoş geldin Hazan'cım," dedi Beyhan abla samimi sesiyle. "Hoş geldin," dedi Nil Pınar tekdüze sesiyle. Çınar gözlerimin içine bakıyordu, nasıl yapıyordu bilmiyorum ama yalnızca gözlerime bakarak benimle iletişim kurabiliyordu.

Beyhan abla sessizce yemeğe başladığında herkes tabağına bir şeyler koyuyordu. Ben de önümdeki kaseden çorba içmeye başlamıştım.

Sessiz geçen yemeğin ardından hep birlikte sofrayı toplamıştık, Nil Pınar ile mutfağı toplarken Çınar ile annesi salonda oturuyorlardı. Sanırım birbirimize kaynaşmamız için bunu yapıyorlardı fakat işe yarayacağından emin değildim.

"Adın Hazan Gül değil mi?" Dedi elindeki bardağı bulaşık makinesine koyarken. "Evet, sen de Nil Pınar olmalısın." Elimdeki tabağı yıkarken kafasını salladı. "Memnun oldum," dedi sıcak bir sesle. "Ben de," dedim elimdeki tabağı kurulayıp yerine koyarken.

"Abimle aranızda bir şey mi var?" Sorusuyla birlikte ona döndüm. Yüzünde garip bir ifade vardı. "Hayır, arkadaşız sadece. Neden öyle düşündün?" Hafif bir kahkaha attı. "Abim daha önce hiçbir kız arkadaşını eve getirmedi, şimdi birden seni getirdi ve bir süre bizimle kalacağını duydum annemden. Garip geldi sadece,"

Elimdeki son tabağı da kurulayıp beni bekleyen kıza döndüm. "Kaç yaşındasın?" Önünde bağladığı kollarını çözdü. "On sekiz bitmek üzere, sen?" Cevabıyla kafamı sallayıp sorusuna yanıt verdim. "On dokuz bitmek üzere," dedim ellerimi mutfak havlusuna kurularken.

Neredeyse yirmi yaşına girecektim fakat liseyi bitirememiştim, bunun tek sebebi babamın beni okula iki yıl boyunca göndermeyip mecbur kalıp göndermeye başlamasıydı.

"Lise sona gidiyormuşsun, abim seni benim okuluma kaydettirecek. On beş tatil biter bitmez." Söylediği şey ile kaşlarımı çattım, bana bundan bahsetmemişti.

"Seninle çok iyi anlaşacağız bence," dedi büyük bir sevinçle. İlk defa samimi davranıyordu. "Abimin arkadaşı Ozan'ı tanıyor musun?" Muhtemelen karakolda karşılaştığımız Ozan'dan bahsediyordu. Kafamı salladım. Büyük bir sevinçle ellerini çırptı.

"Hadi salona geçelim," dedi elimi tutarak. Birlikte salona geçtiğimizde Çınar ve annesi oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. "Anne Hazan benim odamda kalabilir mi? Yatağım iki kişilik zaten, nolur kalsın." Annesi bilmiş bir şekilde gülümserken kafasını salladı.

Çınar bana bakıyordu, üzerindeki asker üniformasını çıkartmıştı. Siyah bir eşofman, gri bir kapüşonlu giyinmişti. Bu haline alışık olmadığımdan olacak ki gözüme çok güzel görünüyordu.

"Hazan duş alıp ilaçlarını aldıktan sonra istediğinizi yapabilirsiniz," Beyhan ablanın elime tutuşturduğu ilaç poşeti ile resmen bizi Nil Pınar'ın odasına kovmuştu.

𓇼

Sukur momemt, sonunda eglenceli bolumlere gecebiliriizzzzz!!
Ozan ve Nil Pinar'in olaylari cok eglenceliii.
Ama her seyden once Cinar ve Hazan...
Ve tabii ki bolumde Sema.. Onu unutmayalim cunku cok olayli bir tip.
O zaman bolum hakkindaki dusunxeleriniz burayaa!!

DÜŞ GECESİ | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin