2.8

2K 92 14
                                    

Medya: Nil Pınar Ersoy.
Basliyoruzzz.💌🚨

-

Sabah uyandığımda Beyhan abla güzel bir kahvaltı sofrası hazırlıyordu ve Nil yanımda uyuyordu. Anlaşılan gece uzun sürmüştü. Ellerimi yüzümü yıkayıp yardım etmek için mutfağa gitmiştim.

"Günaydın," dedim gözlerimi ovuştururken. "Günaydın kızım." Dedi Beyhan abla sıcak gülümsemesi ile, kestane rengi saçlarını tepeden toplamış, üzerine gündelik ama şık kıyafetler giymişti. Oldukça yaş almasına rağmen genç kalmayı başarabilen kadınlardandı.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Diye sordum kendime biraz daha geldiğimde. "Her şey hazır, bizimkileri uyandır gel. Çınar uyandırılmayı sevmez ama sen yine de bir dene şansını akşam anne beni erken uyandır demişti." Sözleriyle birlikte içimdeki şeytan kıs kıs güldü, odasını sadece ilk geldiğim gün görmüştüm. Sonrasında hep kilitliydi.

İlk gidip Nil'i yataktan aşağı yuvarlayarak uyandırdım.

"Ne oluyor, deprem mi oldu?" Yere yatıp yatağın kenarına kapandığında yaptığım şakadan pişman olmuştum.

"Yok annen kahvaltıya çağırıyor kalk," dedim bıkkınlık içinde. "Ya Hazan korktum." Dedi ayaklanırken. "Kalk bakalım konuşmamız lazım hem," dedim azarlarcasına.

"Asıl bizim konuşmamız lazım, sen dün nereye gittin abimle?" Dedi arsızca, gözleri yarı kapalı haldeyken.

"Annem biraz meyve, biraz da kozalak getir dedi," kahkaha atarak konuştuğumda o da beni tekrar etti. "Hayır annem biraz kozalak, biraz da meyve getir dedi." Ayaklanıp ortak kullandığımız banyoya gülerek gitti.

Şimdi işin keyifli yanına gelmişti sıra. Odadan çıkıp Çınar'ın odasına doğru adımladım, kapısına geldiğinde çok yavaş bir şekilde açtım kapıyı.

Fakat az önce kurduğum bütün hayaller darağacında sallanıyordu çünkü odasında Çınar'ın kokusundan başka eser yoktu.

Büyük bir hayal kırıklığı ile odadan çıktım. Önce Beyhan ablaya Çınar'ın odasında olmadığını söyleyip Nil'in odasına geçtim ve ona mesaj attım.

Sen: Neredesin? Kahvaltı için uyandırmaya geldim, yoktun odanda.

Mesaj kutusunda beklemeye başladım, muhtemelen hemen dönerdi bana. Öyle de oldu, birkaç dakika içinde mesajımı gördü.

Çınar Toprak: Kahvaltınızı edin siz, işlerim var.

Sen: Ne işin var ki?

Merakım her olayda meydana çıkıp ben buradayım be burada diye bağıran siyaset lideri gibi yine ortaya çıktığında yazmasını bekliyordum.

Çınar Toprak: Gülüm geleceğim bir saate az sabret gelince konuşuruz.

Bana daha önce kimse Gül ismimle hitap etmiyordu, şimdi onun bu kadar güzel bir şekilde hitap etmesi kalbimi tekletiyor, içimdeki kelebekleri heyecanlandırıyordu.

Sen: Bekleyelim bakalım.

Sen:

Sen:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DÜŞ GECESİ | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin