"Canımı acıtıyorsun." Betty'nin sesinden bile canının yandığı anlaşılıyordu.
Ben, Gwen ve Kevin, Betty ve Charmcester'ın yerlerini bulmuşlardı ama ne kadar sessiz yaklaşmaya çalışırsa çalışsınlar Charmcester bunu hissedip Betty'i rehin almıştı. Çantasından çıkan asayı Betty'nin boynuna dolamıştı ve asa bir yılan gibi Betty'i sarmıştı.
"Bırak onu Charmcester!"
"Ne istediğimi biliyorsun!"
Ben, hiçbir şey yapamıyordu ve bu onu çıldırtıyordu.
Betty ise asadan kurtulmak için çırpınıyordu ama boşuna.
"Kızı bu işe karıştırma Charmcester, bu onu ilgilendirmiyor!" Kevin bir şeyler söyleyerek dikkati kendine çektiğinde Ben ani bir reflexle, hangi uzaylının çıkacağını umursamadan saatine bastı. Ve çıkan uzaylı Rath idi.
"Rath mi? Tamam, biraz canavar pataklayalım."
Kevin, Rath'e bakarak bir kahkaha attığında Gwen sinirle ona baktı. "Sence bu komik mi?"
"Bak, Rath bende arkama yaslanıp izleme isteği uyandıran tek yaratık."
Charmcester yine her zaman ki gibi koz olarak taş canavarların kullanırken Gwen, Kevin ve Rath rahatça onları pataklıyordu.
Kevin'ın, Rath'i sevme nedeni ise şuydu; Ben'in saatinde mi bazı uzaylıların karakterleri, Ben'e karşı baskın geliyordu özellikle de Rath'in. Rath bir Apoplexian'dır yani Dünya dilinde bir nevi kedi (kaplan) her ne deniyorsa ve Rath; kedi şapşallığı taşıdığı kadar bir kaplanın çevikliğini de almıştı.
Aslında Charmcester'ın planı: çeşmenin orada ki alana da Ben'e zaman kaybettirip kapıyı açmak ve daha da güçlenerek geri dönmekti ama işler pek de onun istediği gibi gitmemişti.
"Aptal canavar, aptal canavar! Ve bir tane daha!"
Rath rahatça taş canavarları pataklarken Betty'nin gücü tükeniyordu ve Gwen bunu fark etmişti.
"Betty! Ona yardım etmeliyiz!"
"Ne duruyorsun o zaman?" Rath'in, Gwene verdiği tepki Kevin'ı güldürmüştü.
Gwen güçleriyle basamak oluşuturp Betty'nin yanına gittiğinde Charmcester bunu umursamadı çünkü kapıyı açmaya çok yaklaşmıştı. Gwen asayı Betty'nin boynundan çekmeye çalışıyordu ama bir demir gibi sapasağlamdı ve kıpırdamıyordu bile.
"Bunu neden yapıyorsun, Charmcester?"
"Babamı geri döndürme gerekiyor ve o aptalın saatine ihtiyacım var!"
Charmcester gerçekten zor durumdaydı ama hiçbir şey ona şu an da yardım edemezdi.
"Bu sefer olacak." Diye söylendi kendine kendine ve bağırarak bir kaç yabancı şey söylemeye başladı. Kelimeler çoğaldıkça rüzgar şiddetini arttırıyordu ve en sonunda bir fırtınaya dönüştüğünde taş canavarlar yavaş yavaş normal kayalara dönüşüyordu.
"Onu durdurman gerekiyor Gwen!" Kevin aşağıdan Gwen'le seslendiği de Gwen bir saniyeliğine Betty'nin yanından uzaklaşıp Charmcester'ın yaklaşmaya çalıştı ama sanki görünmez bir duvar vardı ve orada geçemiyordu. En sonunda kapı açıldığında Charmcester kötü kahkahasını atıp onlara döndü, "sonra görüşürüz çocuklar."
Kapı sert bir şekilde kapandığında yer sallandı ve bütün kayalar tek tek devrilmeye başladı. Ve bir tanesine de Betty'nin üzerinde durduğu toprak parçasına düştüğünde Gwen ona yetişemeden aşağı düşmeye başladı. Betty sadece çığlık atarken yere ne kadar ser düşeceğini hayal bile edemiyordu. Ta ki Rath hızlı bir şekilde koşup onu yakalayana kadar, "tuttum!"
Betty korkuyla gözlerini araladığında üzerinde omnitrix simgesi bulunan bir kedinin kucağında olduğunu görmesiyle rahatlamıştı, ayrıca boynunda ona acı veren asa da sürünerek kapıdan içeri girmişti.
Ben tekrar insan formuna döndüğünde Betty gülümseyerek ona sıkıca sarıldığında Ben rahatlamış bir şekilde kollarını Betty'nin beline doladı."Bu pizza soğumuş!" Kevin bir ısırık aldığı pizza dilimini beğenmeyip kutuya fırlatmıştı.
Ben, Kevin, Gwen ve Betty, Gwen'in evine dönmüşlerdi.
"Tek derdin bu mu gerçekten?" Gwen, Kevin'ı yargılarken Betty sadece koltukta oturmuş onları izliyordu. O sırada Ben varım elinde ki bardakları masaya koyup rahatça Betty'nin yanına oturmuştu. Sol ayak bileğini sağ diz kapağına koyarken kolunu koltuğun arkasına atmıştı.
Betty saate bakıp yanında oturan Ben'e döndü.
"Uçağın kalkmasına tam 4 saat var."
Ben rahatça gülümsedi, "biliyorum."
"Gitmeyecek miyiz?" Betty bunun için o kadar heyecanlanmıştı ki kalacakları 3 gün boyunca ne giyeceğine, saçını nasıl yapacağına bile karar vermişti. Ama Ben'in şu an da bunu umursamaması onu hem şaşırmış hem de üzmüştü. Ama Ben'in bir anda, "gideceğiz." Demesi onu daha çok şaşırmıştı.
Tam o sırada Gwen elinde iki kağıt parçasıyla karşılarında belirdi ve kağıtları onlara uzattı. "İşte biletleriniz."
Betty heyecanla Gwen'in ona uzattığı bilete baktı.
'Hollywood'a tek yön bilet.'
"Ama ben hiç hazırlanamadım." Bunu Gwen'le bakarak söylerken Ben'in ayağa kalktığını fark ettim.
"O zaman hızlı ol. Seni eve bırakıp valizimi hazırlamam gerekiyor."
Hızla ayağa kalkıp koltuğun köşesinde duran ceketimi aldım, Gwen ve Kevin'la vedalaştıktan sonra Ben'le birlikte arabaya binip evlerimize doğru yola koyulduk. Sessizce boş yolda ilerlerken düşüncelerime hakim olamadım. Bir kaç saat sonra Hollywood uçağına binecektim ve bundan tek dostumun haberi yoktu, bundan sadece bir kaç hafta öncesine kadar birbirimize her şeyi anlatırken, bir anda onunla konuşmayı bırakmamız beni üzdüğü kadar onu da üzüyor muydu acaba?
Ben, durgunluğumu fark etmiş olacak ki dizimin üzerinde duran elimi tuttuğunda ona döndüm. "Mia'yı düşünüyorsun, değil mi?"
Yola bakarak sorduğu bu soruyla gülümsememe engel olamadım. Çok kısa zamanda birbirimizi çok iyi tanıma fırstamız olmuştu ve bu beni sevindiriyordu.
"Ona, onunla görüşmediğimiz günler boyunca olan her şeyi anlatmayı o kadar çok isterdim ki."
"Bilemiyorum Betty," kısa bir süreliğine bana bakıp tekrar yola döndü, "Mia biraz bencil biriydi."
Bir süre düşündüm, Ben'e kızmak istemedim çünkü haklıydı, Mia sadece kendisinin mutlu olmasını isterdi, bu yüzden de Ben'le olmama tepkiliydi ama bunun dışında çok iyi bir dosttu. Sır saklamayı biliyordu, ne zaman üzgün olsam beni gülüdürüyordu.
Ben bunları düşünürken durduğumuz fark ettim. Arabadan indiğimizde Ben bana dönüp konuştu.
"3 saat sonra görüşürüz güzellik."
Gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum ve eve girdim.
Hızla merdivenlerden yukarı çıktım ve üzerimdekileri çıkarıp kendimi duşa attım.
Duştan çıktığımda üzerimde ki bornoz ve kafamda ki havluyla hızla bavulumu hazırlamaya başladım.
Ben, orada sadece 3 gün kalacağımızı ve 2. günün gecesinde galada olacağımızı söylemişti.
Dolabımı açıp en baş köşede duran elbiseye gururla baktım, bu elbise o gün çardakta tasarladığım elbiseydi ve ben galada bunu giyecektim.
Bavuluma bir kaç kıyafet koyup en üste de özenle pakete koyduğum elbisemi yerleştirdim ve fermuarını kapatıp makyaj çantamı hazırlamaya başladım.
"Evet, bu da hazır."
Saate baktığımda uçağın kalkmasına 1 saat olduğunu gördüm.
Dolabı açıp üzerime rahat bir şeyler geçirmeye karar verdim ama şık olmak da istiyordum bu yüzden yaklaşık yarım saat sonra hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
close to space || ben 10
RandomBetty, Amerika'ya yaklaşık 1 hafta önce gelmişti. Moda tasarımcılığı yapıyordu ve normal bir hayatı vardı. Ta ki bir gece sıkılıp dışarı çıkmaya karar verene kadar.