"Bilemiyorum Mia, bu ara işleri boşladım."
Mia bu akşam bir parti düzenlemiş ve orada olmam için bana ısrar ediyordu. Aslında gitmeyi tabii ki çok istiyordum ama son olanlardan sonra tasarımlarım üzerinde çalışmam ve kumaş seçmek için terziye gitmem gerekiyordu. Mia'nın ısrarlarına daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum doğrusu.
"Hadi ama, uzun zamandır birlikte bir şeyler yapmıyoruz."
"Haklısın ama..."
"Ama falan yok, saat 6 gibi sende olurum birlikte hazırlanırız, görüşürüz!"
Mia'nın telefonu resmen yüzüme kapatmasıyla bir kaç saniye boş boş siyah ekrana baktım.
Elimde ki kalemi masaya bırakıp arkama yaslandım, ilham gelmiyordu. Aklımda çok güzel bir fikir olmasına rağmen bunu kağıda dökemiyordum bir türlü.
Belki biraz doğa yürüyüşü şu an çok iyi gelebilirdi.
Dünkü gibi bir yürüyüş mü?
İç sesimin bana sorduğu bu soruyla nedensizce utandım. Kafamı iki yana sallayıp bunları düşünmemeye çalışarak kalemi tekrar elime aldığımda bu sefer dikkatimi dağılmasına izin vermeyecektim.
Yaklaşık 20 dakikanın sonunda taslak neredeyse hazır sayılırdı.
Düşündüğüm şey bir elbiseydi; üst kısmının göğüs dekoltesi vardı ve boyundan bağlamalıydı, bel kısmından daralıyordu ve fırfırlı etekleri yere kadar uzanıyordu. Aslında kararsız kaldığım konu, eteğinin önünü kısa arkasını uzun yapıp yapmama konusuydu ama zaten göğüs dekoltesi varken bu fazla olmaz mıydı?Betty dudaklarını büzmüş kalemi parmaklarının arasında çevirip bunu düşünürken içeri birinin girdiğini bile fark etmemişti.
İçeri giren kişi Ben'di ve Betty'nin onu fark etmediğini görünce ses çıkarmak yerine onu izlemeye koyuldu.Ben Tennyson
Gwen'le konuştuktan sonra hâla Betty'e e hediye almam gerektiğine karar verememiştim. Tamam, şimdiye kadar çok kız arkadaşım olmuştu ama ilk defa bir kıza hediye alacaktım. Buna Gwen ve annem dahil değilse tabii.
Annem bahçe çiçeklerine bayılırdı ve Gwen'de kitaplara. Ama Betty, o ne severdi ki?
Anladığım kadarıyla mavi rengi seviyordu, genellikle giydikleri de bu rengi kullanıyordu.
Bunları düşünürken kendimi bir anda Betty'nin butiğinin önünde bulmuştum. Hiç düşünmeden içeri girdiğimde tam bir şey söylemek üzereydim ki, dikkatlice önünde ki kağıda odaklanmış olan bir Betty görmemle durdum. Kahretsin, çok güzeldi.
Onu izlemeye koyulduğumda kalemi ince parmaklarının arasında çeviriyor ve kağıttan başka bir yere bakmıyordu, geldiğimi de bu yüzden fark etmemişti.
Bir süre sonra sıkılmış olacakki kalemi masaya fırlatıp kollarını esnetmek üzereyken beni görmesiyle şaşırmış ya da aniden korkmuş olacakki önce olduğu yerde durdu.
"Hey, ne zamandır buradasın?"
Gülümseyerek sorduğu bu soruyla masanın önünde ki koltuklardan birine oturdum.
"Bir süredir. Sen ne yapıyorsun?" Sorduğum soruyla gözlerimle önünde duran kağıdı işaret ettiğimde hızla kağıdı alıp bana çevirdi.
Bir elbise vardı ve gayet güzel duruyordu.
"Sana bir şey soracağım."
Parmağını çizimin alt kısmına götürdü. "Sence eteği kısa mı olmalı yoksa böyle iyi mi?"
Ben ne anlardım ki, güzeldi işte.
"Bilmem."
Oflayarak kağıdı geri yerine koyarken dirseklerini masanın üzerine koyup ona yaklaştım.
"By Smoothie'ye gidelim mi?" Şımarıkça sorduğum bu soru onu güldürmüştü.
"Hayır."
Aslına bakarsak beklediğim cevap bu değildi, şaşırdığını fark etmiş olacak ki konuşmaya başladı. "Çok isterdim ama görüyorsun, çok işim var. Üstelik Mia akşam bir parti verecekmiş ve gelmem için çok ısrar ediyor, umarım akşama kadar işlerimi bitirebilirim."
Şimdi şaşırma sırası bendeydi, eğer Betty bunu söylememiş olsaydı ona Mia'nın davetinden bahsedecektim. Yani doğum gününü kutlayacağımızdan haberi yok gibi görünüyordu.
"Senin en sevdiğin renk ne?"
Bir anda aklıma gelen bu soruyu ona yönelttiğimde bir kaç saniye şaşkın şalkın baksa da sakince cevapladı, "mavi."
Evet! Doğru bilmiştim, en sevdiği renk maviydi.
"En sevdiğin hayvan?"
Tek kaşını kaldırdı ve bana imalı bir bakış attı, "bence birbirimizi daha sonra tanıyabiliriz Ben, çok işim var."
Hızla ayağa kalktım, "tamam o zaman, görüşürüz."
Hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldim ve cebimden telefonumu çıkarıp Gwen'i aradım.
"En sevdiğin kuzenin çok akıllı olduğunu söyleyebilirsin bence."
Gwen'in dalga geçer esine attığı kahkaha onunla uğraşmam sebep olacaktı, sinsice gülümsedim, "Kevin senin ondan hoşlandığını biliyor muydu?"
"Kes sesini Ben!" O ciddileştiğinde kahkaha atma sırası bana gelmişti.
Bip bip bip.
Gwen resmen telefonu yüzüme kapatsada umursamayıp telefonumu cebime koydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
close to space || ben 10
عشوائيBetty, Amerika'ya yaklaşık 1 hafta önce gelmişti. Moda tasarımcılığı yapıyordu ve normal bir hayatı vardı. Ta ki bir gece sıkılıp dışarı çıkmaya karar verene kadar.