Gökçe'den
"Ananı!" Dedi elvan içeri girerken."Daha demin valinin evinden 2 tane kadını girerken gördüm." Deniz içtiği çay'i puşkurtu."Yaş yetmiş." Dedi evren sözü tamamlamadı.
Sinirle içeriye melisa girdi. Üstü kan olmuştu.
"Noldu?" Dedim panikle."Şerefsiz,Vali geldimizden beri bana iş veriyor." Dedi sinirle kendini koltuğa bıraktı. Eda,"Sana biras kin kapmış galiba.."
Galiba mi?
"Yarın da beni erzak bulmaya gönderiyor." Dedi sinirle. Sessizce çay'ını içen idil bunu duyunca canlandı."Senin yerine ben gidebilir miyim? Nolur!" Şaşkınca ona baktık.
"Çok istiyorsan olur.. Dinlenirim." Gülümsedi."Vali'e güveniyor musunuz?" Diye sordum. Elif,"Bize ev verdi. Yaşam verdi. Babacan biri."
"Kimse kimseye sebepsiz iyilik yapmaz." Toprak'a döndüm. Camdan dışarı bakarak konuşuyordu."Bize burayı alıştırıyor. Sonra bizden bişiler isteyecek." Dedi. Gülerek,"Ne istiyecek, Allah aşkına." Dedi evren."Sebep sonuç ilişkisi. Anlarsın." Dedi perdeyi çekti. Duvara yaslandı.
"Of!" Dedi eda sinirle,"Sadece tadını çıkarın." Sessiz kaldık. Saçma konulardan konuşmaya başladık.
•••
İdil
"Sen niye geldin?" Ay, Aşk olsun insan ilerideki karısına böyle dermi? "Melis'a yorgunmuş.. Ben geldim." Saçlarımı arkaya attım. Kısa bi an bana baktı. Elindeki silah'ı bırakıp. Kafası ile arabayı işaret etti."bin." Hızlıca yolcu koltuna geçtim
"İsmin ne?" Diye sordu bana bakmadan.
"İdil,Senin?" Fazla mi samimi olmuştu?
"Acwel."
Gidene kadar sessizce oturmuştum çünkü yener çok ciddi bakıyordu.
Acaba bu kadar ciddilikten yüzü buruşmuyor mu? Bak şimdi ben bu kadar sinirli olsam bebek gibi yüzüm gargamel yüzüne dönüşürdü. Gargamel Film'in sonunda ne olmuştu ki gargamel şirinleri niye istiyordu ki? Acaba güzellik için mi istiyordu. Bende güzellik için aylak kan'ı falan mi içsem. Tarihteki kadın gibi sahiden o kadının adı neydi?
"İdil!" Korkuyla bıçak'ını cebimden çıkarıp ona doğrutum."Sakin ol, Geldik." Gözlerimi iki kere kırpıştırdıktan sonra 32 diş gülümsedim. Arabayı yol kenarında bırakıp küçük bir köy'e gelmiştik.
Önümüzde durdumuz benzinliğe baktım. "Benzin alacağım içeriye bak yiyecek var mi?" Kafamı sallayıp içeriye gittim, kapıyı açtığım zaman tozlu dağınık bir market gördüm. Gözlerim kasaya gitti. Gördüğüm şey tam olarak küfür etmelikti lakin sesim bir yerime kaçmıştı.
"Hoş geldin,"
"Kızım,senden kurtuluş yok mu?" Diye sordum onun yanına giderken, yerde yatan aylak bedeninin üstünden geçtim."Ne yani bensiz olur muydu?" Gülümsedim. Oturduğu yerden kalktı."Bak bu kasada, 2.370 tl var." Şaşkınca ona baktım."Para ile taç yapcam. Dilan polat olurum belki." Kahkaha attım.
Sır verecekmiş gibi yaklaştım. Heyecanla iki kere alkış tuttu."Vali'nin oğlundan hoşlanıyorum. Deterjan reklamındaki teyzeler gibi."Aa," Yapmaya başladı.
"Benzini doldurdum..Elvan değil mi?" Şaşkınca içeriye giren yener bize şaşkınca bakıyordu."Selam abi." Siktir."Sedat?" Dedi şaşkınca,"Onu bırakmak için geldim," Eliyle Elvan'ı işaret etti."Kız kıza vakit geçireceklermi. " Bide benim haberim olsa,"Siz gidin,diğer araba bizde geliriz." Kafasını salladı yener bize bakmadan kapıdan çıktı arkasından sedat'a çıktı. Bir kaç dakika sonra araba sesi gelmişti.
Arya'dan
Ağzına kadar dolu olan erzak deposuna son kez baktım. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğüm zaman vali soner'i görmemle korktum."Ah,sizi korkutum mu özür dilerim." sıcak bir gülümseme ile bana bakıyordu. Üzerine takım elbise giymişti.
"Yok.Hayır.Erzak deposu niye bu kadar dolu?" Güldü.
"Şehirden aldık." Dedi rahatça,bana pek öyle gelmedi."Bazılarını topladık. Edirne haşat yeri." Kafamı salladım."Burayı siz mi kurdunuz?" Eliyle kapıyı işaret etti. Yürüyerek konuşmaya başladık.
"Ben ve bir kaç arkadaşım duvar ördük. Çoğu öldü ama zafer'e giden yolda ölüm çok olur." Ne zafermiş ama. "Şanslısınız."
"Öyleyimdir." Güldüm."sohbet için teşekkürler, Edalara uğramam gerek." Dostca gülümsedi."Tabi,Görüşürüz daha sonra. "
Elvan'dan.
Orman'da yürüyorduk,bir tehlike var mi diye kontoldu."Gece çok rahat uyudum." Dedi. Bulduk beleş yatağı tabi uyuyuruz.
"Askeri de herşeyi ben yapıyordum." Bu doğruydu. Ona kitlemiştik."Yapmasaydın."
"Kill topluyordum."
"Pubg oynamıyoruz."
"Dün melisa'nın dediği kız, O elektirik ve teknolojik aletler hakkında çalışıyormuş, Bence yakında oynarız." Sözünü bittirmesiyle. Bir kız çığlık'ı geldi. İkimiz göz göze geldik. Ağzımı açmadan idil kemerine taktığı silah'ını çıkarıp koşmaya başladı.
Arkasından koştum. Sesin geldiği yere geldiğimizde ileride aylaklar'ın önünü sardığı bir kulübe vardı. Kulübenin ilerisinde etrafını aylaklar sarmış bir adam ve çocuk.
İdil adam'a doğru giden aylakları silah'ı ile vurmaya başladı."Bize doğru gelin! Kulübedekiler gelmeden önce." Küçük kız korkudan adamın bacağına yapışmıştı. Silah'ımı çıkartım. Aylakları vurmaya başladım.
Yavaş yavaş vurduktan sonra kaçtık. Fazla mermi harcamıştık.
Peşimizdeki aylakları atlattıktan sonra adam'a döndüm. Bakışlarım dondu.
Nefes nefes'e kalan adam, Bekirden başkası değildi.
Beni tanıyınca, gözleri açıldı."Sen?!" Dedim sinirle eliyle durmamı işaret etti
O an gözlerim kıyafetindeki kan'a gitti. Aylak kanıdır diye umursamamıştım. O kan aylak kan'ı değildi. Isırılmıştı."Siktir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLAK AVI(KATILIMLI- Hayata Kalma)
Action"Düştüğün yeri görmeden Düştüm diyemezsin." Bir salgın olmuştu,Dünya hiç kirlenmediği kadar kirlenmiş,İnsanlar hiç günahkar olmamıştı gibi günahkar olmuştu. İnsanlar ölmüştü. Öldürülmüştü. Kader'ine terk edilmişti. Yerde yatan kadına doğru gittim...