Adetlere uygun olsun diyerekten babamla biz yarım saat sonra gidecektik .
O sırada babama baya güzel bir buket ve fazlasıyla büyük olan çikolataları aldırdım . Kendime de elmalı soda aldıktan sonra yolda kamyonet süren dayılar gibi sodamı yudumlamaya başlamıştım.
Babam bana bakıp gülmüş sonra fotoğrafımı çekmişti. Ona kısık gözlerle bakmış sonra da sodamı bitirip arabanın bir köşesine koymuştum.
Babam da arabayı park edip çiçekleri almıştı.
Tamam babam kaslı olabilirdi , beni tek elle kaldırıyor olabilirdi ama çikolataları ben taşımıştım . Kapının önüne gelince çikolataları babama salıp zile basmıştım .
Kapı açılınca herkesle sarılmaya başlamıştım . Çoğu kişiyi tanımıyordum ama sonuç olarak yarın aile oluyorduk. Ve bilmeleri gereken şeylerden biri de ben sarılmayı severdim .
Biraz daha ilerledikçe insan topluluğunun bitimine yakın genç grubu gördüm. Nasıl hepsinin erkek olduğunu sorgulamadan aralarından birinin benimle sarılması ile hepsiyle sarılmaya başladım. O kadar insan vardı ki sarılıp sarılıp diğerine geçiyordum.
Sarıldığım ve kuzenim olarak tahmin ettiğim şahıslardan bazıları sarılmamı beklemiyor olmalı ki kasılmıştı ama ben umursamadan diğerlerine geçmiştim. Sonunda salona ulaştığımda içimden şükür diyip babamı bekledim.
Dicle abla gelince beni ortalarına alacak şekilde babamla birlikte koltuğa oturduk . Dicle ablama kocaman gülümseyip tekrar önüme döndüm.
Tek tek tanıştıktan sonra bana sorulması ile ben de kendimi tanıtmıştım .
Dicle ablanın annesi : Zahir seni anlatıyordu ama bu kadar güzel olmanı beklemiyordum maşallah kızım
Ona teşekkür edip kocaman gülümsedim.
Birisi bana iltifat edince anında değişik hallere giriyor ve tepki veremiyordum . Babam utanıyorsun diyordu ama daha değişikti .
Bunu umursamayıp bana soru soranlarla konuşmaya başladım. Dicle abla kahveleri pişirmek için yengeleri ile mutfağa gitmişti.
Eltileri yengeleri ile sorun yaşamıştı sanırım emin değildim ama istemeye gelmemişlerdi .
Diğer ailenin aldatan adam yerine Dicle ablayı koruması çok güzel bir şeydi .
Dicle ablanın üç tane de yengesi vardı sanırım tesadüf olabilirdi . Bu da üç abisi var demek oluyordu ve onlar da sanırım tekli koltuklarda yan yana oturan üç adamdı.
Kim kimin çocuğu hiç merak etmiyordum çünkü içinden çıkamazdım .
Dicle ablaya da acımıştım yaklaşık elli kişiye kahveyi anca tencerede pişirirdi.
Telefonuma bildirim sesi geldiğinde umursamadan yanıma koydum ve sohbet edenleri dinlemeye başladım.
Bu ailenin ortamı aşırı hoşuma gitmişti ve sohbetleri de aşırı sarıyordu.
Dicle abla ve yengeleri kahveleri getirirken babam ile bakıştık.
Ona göz kırptım ve Dicle ablanın elinden kahvemi aldım.
Dicle ablaya baktım ve o da sinsice sırıtınca babama bakıp ben de sırıttım.
Babamı korkutup Dicle ablamla anlaştık diyerek kahveye tuz atıldığını söylemiştim.
Babam tuzlu şeylerden pek hoşlanmazdı ama Dicle ablam için katlanmak zorundaydı.
Daha doğrusu o öyle düşünüyordu çünkü kahvenin içine tuz değil şeker ve bal koymuştu Dicle ablam .
Babam kahve ile bakışıp herkese ufak bakış attı . Herkes onu beklerken ben keyifle kahvemi yudumlamaya başladım.
Babam bana dehşetle bakarken sırıttım ve babam sonunda kahveyi kafasına dikti .
Korku dolu ifadesi düzelirken bu sefer fazla şekerden suya uzandı.
Ben keyifle kahvemi bitirdikten sonra babama helal şeklinde sırtına vurarak desteğimi gösterdim.
Herkes kahvesini bitirince bu sefer gözler bana döndü.
Babam elini vakit geldi diyerekten dizime koyunca kısık sesle öksürdüm ve kendimi hazır hissedince konuşmaya başladım.
Balın: Gelelim sebebi ziyaretimize
Durumun ironikliği karşısında gülmemek için kendimi zorlamış ve ciddiyetimi korumuştum .
Balın: Allah'ın emri peygamberimizin kavliyle Dicle ablamı babama istiyorum
Ben sessiz bir şekilde gülerken kuzen takımından kısık sesli gülüşler geldi .
Gerçekten aşırı ironik bir durumdu .
Dicle ablanın babası: Madem gençler birbirini görmüş beğenmiş.
Gençler derken gene gülesim gelse de ciddiyetimi bozmadım.
Dicle ablanın babası: Bize de vermek düşer. Verdim gitti !
Herkes alkışladıktan sonra ayağa kalktık. Ben kuzen takımın yanındayken babam ve Dicle abla büyüklerin elini öpüp sarılıyorlardı .
Babam yanıma gelince ona kısık şekilde sorumu sordum
Balın: Babacığım madem ben seni istedim elimi öpmen de gerekiyor bence
Yanlış cümleyi kurduğuma mı gülsem bilmiyordum ama babam gülmeye başlamıştı. Sonra yanağımı sıkıp önüne dönmüştü. Dicle abla ile sarıldıktan sonra sıra yüzük takmaya gelmişti.
Babam: Kızım yüzükleri getirir misin ?
Balın: Baba bende değil ki sen aldın
Babam: Ne demek bende değil
Balın: Baba sen aldın ya en son
Babam gergince gülümserken ceplerini karıştırdı.
Ona baygınca bakmaya başladım
Balın: Baba ceketinin cebine koydun ya
Babam hatırlamış gibi ceketinin cebinden çıkardı ve Tepsiye bıraktı.
Dicle ablanın babası yüzükleri takıp kurdaleyi kesti .
Gene alkış olduktan sonra kına hazırlığı başlamıştı. Ben bu kadar hızlı olacağını tahmin etmediğim için şaşırsam da kendime gelip babamın yanına gittim .
Babam için hava hoştu erkek takımı ile evde sohbet edeceklerdi .
Erkek takımı konuşurken babamın yanına gittim
Balın: Baba benim elbisem arabada kaldı
Babam: Anahtar ceketimde kızım sen alırsın
Babamı onaylayıp anahtarı aldım ve evden çıktım.
[Bu bölüm aşırı yazarken ben ne yazıyorum dediğim bir bölüm çünkü bir kızın babasına başka birisini istemesi aşırı ikonik .
Bir de yazım yanlışı yapıp sonra komik olduğunu görüp öyle bırakmam da ayrı değişik ama olsun .
Okuldan hemen sonra yayınlıyorum ve beynim biraz durdu .
Neyse arkadaşlar hepinize iyi okumalar seviliyorsunuz 🤍🐢]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Mutluluğum /Abilerim
Teen FictionBir abisi ve anne babasıyla mutlu olan Balın birden kendisini 5 tane erkek çocuğu ve üvey annenin arasında bulur . [Arkadaşlar biyolojik ailem klasiğini bu sefer değiştirdim. Bu sefer baba ve annemiz ayrı ve baba başka bir kadınla evlenecek . Kadın...