Sabah alarmın sesiyle kalkıp bir süre ayılmayı bekledim . Daha sonra bir süre spor yapıp duşa girdim .
Çıkıp vücut losyonumu sürdüm ve parfüm sıkıp üstümü giyindim .
Takılarımı da taktıktan sonra makyaj yapmaya geçtim.
Kahverengi rimel, allık ve highlighter sürdükten sonra ceketimi elime alıp aşağı inmeye başladım.
Aşağıdan sesler geldiğine göre çoktan uyanmış olmalılardı . Bugün moralim yüksek olduğu için dörtlü takıma hiçbir şekilde ellememeyi düşünüyordum.
Salona girdiğimde Dicle abla hariç herkes buradaydı .
Babamın yanına gidip kafamı omzuna doğru yasladım .
Babam: Günaydın kızım
Balın: Günaydın baba , Dicle abla nerede?
Babam: Okuluna bugün seni o bırakmak istedi hazırlanıyor
Gülümseyip babama biraz daha sırnaştım .
O sırada gözümü karşı koltuğa çevirdiğimde hepsinin babamla bana baktığını gördüm . Umut ona baktığımı görünce gülümsemişti ama ben tepkisiz bir şekilde gözümü çekmiştim.
Yardım ettik diye enayi değildik.
Kurt yediği ayazı unutmazdı . Ben de bunların yaptığı şeyleri unutmazdım .
Dicle abla sonunda geldiğinde ağzım o şeklini almıştı. Babam gerçekten çok şanslı bir beyefendiydi .
Dicle abla bana gülüp masaya götürdü.
Ben kahvaltımı yaparken birden tabağıma ballı ekmek kondu . Masadaki sesler kesilirken ben uzatan kişiye baktım.
Umut ballı ekmeği tabağıma koyup gözlerini kaçırıp yemeğine devam etmişti.
Harbi büyük sıkıntıları vardı bu çocuğun.
Ballı ekmeği sevdiğim için kemirmeye başlamıştım.
Umut alttan alttan sırıtırken Asaf bana dik dik bakmaya başlamıştı.
Ona bakıp ne var manasında gözümü kırptım. O kafasını tabağına çekerken ben de ballı ekmeğimi bitirip tahin pekmez yemeye başlamıştım.
Babam tahin pekmezi aşırı sevdiğimi bildiği için üç ekmeğe sürüp bana vermişti.
Ben tek tek onları yerken bu sefer Pars ve Akın şaşkın bir şekilde bana bakmaya başlamıştı.
Yeter artık diye bağırasım gelmişti ama umursamayıp ekmeklerimi bitirdim .
Hızlıca odama çıkıp dişlerimi fırçaladım , dudağıma az bir şey tint ve gloss sürüp hızlıca çantamı da alarak aşağı indim .
Dicle abla: Hazırsan çıkalım canım
Balın: Hazırım çıkalım
Ayakkabımı giyip evden çıkmıştım. Son dakika ceketimi unuttuğumu fark etmiştim.
Balın: Dicle abla ben ceketimi unuttum hemen alayım
Hızlıca kapıdan girip tekrar yukarı çıktım . Hızlıca ceketimi alıp dışarı çıktım.
Sonunda hazır olduğum için rahatça arabaya bindim ve Dicle abla gülüp arabayı çalıştırdı.
Biz sessizce ilerlerken Dicle abla konuşmaya başladı
Dicle: Bizim haytalar sana kötü davranmadı değil mi ?
Ona cevap vermediğimde anlamış gibi kafasını salladı.
Dicle: Bundan iki sene önce sevdikleri bir kız kuzenleri vardı . Hemen hemen Hergün görüşüyorlardı . Yani bir nevi kız kardeş olmuşlardı. Ama maalesef sonradan kötü şeyler oldu . Bizimkilerin güveni kırıldı. Bu yüzden sana kötü bir şey derlerse üzülme olur mu ? Onlara karşılığını ver .
Balın : Dicle abla yine üzülmekten korkmalarını anlarım ama ön yargı saçma bir şey . Bana nasıl davranırlarsa ben de öyle davranırım. Abi istemiyorum gibi triplere girmem . Zaten abimin olmasını isterim ve abim zaten var ve onu çok seviyorum . Fakat bana saygısızlık yaptıkları sürece biz yabancı ya da daha kötü bir şekilde hayatımıza devam edeceğiz.
Dicle abla: Haklısın kızım onları savunmayı düşünmüyorum. Birgün akılları başlarına gelecek ama bakalım ne zaman
Balın: Abla gerçekten senden nasıl çıktı o çocuklar ? Hiçbir yanınız da benzemiyor ki , benden daha çocuklar resmen
Dicle abla güldü ve okula giriş yaptı.
Dicle abla: Okul servisimiz sona ermiştir. Hadi bakalım iyi dersler
Dicle ablaya sarılıp arabadan indim . O da benim girmemi bekleyip gitti .
Müdüre gidip sınıfımı ve derslerimi öğrenmem gerekiyordu .
Müdür beni sınıfa kadar götürmek için gelmişti. Zaten tek başıma olsam yarım saatte anca bulurdum .
Sınıfa geldiğimizde kapıyı çaldım ve müdürden sonra içeri girdim .
Müdür yeni öğrenci geldi dedikten sonra hızlıca sınıftan çıkmıştı.
Ben de kendimi tanıtıp arka sıralarda yanı boş olan kıza sorup oraya oturmuştum.
Birkaç dakika sonra hoca derse başladığında sertçe kapı çalındı ve içeriye iki tane çocuk girdi. Bir tanesi gülüyor bir tanesi de asabi bir şekilde bakıyordu.
Hocadan özür dileyip sınıfa göz attıklarında bana bakınca duraksadılar sonra gülen çocuk diğerine bir şeyler söyledi ve arkamdaki sıraya oturdular.
Birbirlerine benziyorlardı ve bana bir yerden tanıdık geliyorlardı ama emin degildim.
Derste hocanın yazdığı soruyu çözerken yanımdaki kızın ofladığını ve soruyu anlamadığı için sinir olduğunu gördüm .
Bir yerlerimde kurt olduğu için illa bir şey demem gerekiyordu.
Balın: X yerine -x yazarsan soru çözülecek.
Bana minnetle bakıp teşekkür ettikten sonra soruyu çözdü . Ben diğer sorulara göz atarken önüme şeker uzatıldı. Kız bana şeker uzatmıştı . Kocaman gülümseyip teşekkür ettim ve şekeri kalemliğime koydum.
İlk günden bir arkadaş edinmiştim sanırım. Babam ve Dicle ablaya anlatmam gerekiyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Mutluluğum /Abilerim
Teen FictionBir abisi ve anne babasıyla mutlu olan Balın birden kendisini 5 tane erkek çocuğu ve üvey annenin arasında bulur . [Arkadaşlar biyolojik ailem klasiğini bu sefer değiştirdim. Bu sefer baba ve annemiz ayrı ve baba başka bir kadınla evlenecek . Kadın...