Kafamı sallayıp güldüm
Babam: Gülme kız babaya
Balın: Boşver ben evlenirken sen de gülersin
Babamın gülen yüzü solmuş ve kaşını kaldırarak bana bakmaya başlamıştı
Babam: Evlenmek? Sen ? Komikmiş kızım
Balın: Şaka gül diye
Babam anlamazken ben gülmüştüm.
Balın: Ben gelin hanıma bakmaya gidiyorum sen de rahatla sonra gelin hanımı almaya gel
Babamın omzunu patpatlayıp Dicle ablanın odasına doğru gitmeye başladım.
Dicle ablanın odasına girdiğimde babamla aynı olduğunu gördüm
Balın: Dicle abla sende mi ? Siz niye stres yapıyorsunuz ki ?
Dicle abla: Ne yapayım çok heyecanlandım
Balın: Bir şey olmayacak siz tarihin en efsane çifti olarak çıkacak ve evlenip buruş buruş olana kadar beraber kalacaksınız
Dicle ablanın gözü dolduktan sonra bana sıkıca sarıldı ve ben de karşılık verdim .
Balın; Makyajın akarsa düğünü ertelerim he haberin olsun . Hadi babam gelir birazdan
Sonunda kapı tıklatıldığında şükredip kapıyı açtım . Babam ve Dicle abla adasında Hint dizisindeki bakışma yaşanırken babamı dürttüm.
Babam ve Dicle abla kol kola girip merdivenlerden inmeye başladı ve biz de onların inmesini bekliyorduk .
Kamera babamları çektikten sonra biz de hızlıca aşağı indik ve masalardan birine kurulduk .
Nikah işlemleri cart curt derken ben abime görüntülü aramada her şeyi çektim. Daha sonra ilk dans olup sıra takı törenine geldi .
Biricik abim sıkılmasın diye telefonu kapattım ve ilk olarak altınları ve gerdan setini Dicle ablaya takıp babama da abimle beraber aldığımız efsanevi saati taktım.
Babamın gözleri dolduğunda bana sarıldı ve sonra fotoğraf çekildik. Benimle baya baya fotoğraf çekildikten sonra diğerleri geldi.
Babam dediği gibi yapmış ve ben takı kutusunun demek ayıp olurdu sandığının koyulduğu masanın arkasında sokakta fast food satıcıları gibi duruyordum .
Aile resimlerinde tekrar tekrar geliyor ve fotoğraf çekiniyordum .
Benden sonra dört tane adam gelmiş ve onlarda çekilmişti. Dicle abla beni de çağırmış ve hep beraber çekilmiştik . Kuzenlerin arasında onları gördüğüm için sıkıntı etmemiş ve fotoğraf çekilmiştim .
Bugün ben gene otelde kalacaktım ama sonraki günler artık odama geçebilirdim.
Babam beni baya küçük bebelerden saydığı için otelin bir gün fazla süresinin olduğunu tatil yapmamı falan saçmalamıştı . Ben de direkt bu akşam otelde kal desen yeterli olurdu diyerek onu biraz şaşırtmıştım .
Sonunda takı töreni bittiğinde Dicle ablanın üstündeki beş tonluk altınları çıkarıp sandığa koymuş ve kitleyip babama teslim etmiştim.
Müzik başladığında kaçacak yer ararken Dicle abla kolumdan tutmuş ve beni halay başı yapmıştı.
Ağlar suratımla ikna edecekken bir teyze gelip mendili benden kapmıştı .
Ben şoka girerken Dicle abla kahkaha atıp beni yakınına çekmiş ve halaya devam etmişti.
Babamın yanında dörtlü adam sonra diğer kuzenler sonra akrabalar geliyordu. Sonra sonra başka kişiler eklene eklene halay takımı baya büyümüştü.
Ben yorulmaya başlarken bir halaydan başka bir halaya geçiyorduk .
Birden birkaç teyze ağızlarından değişik seslerle ortamı inlettiğinde irkildim . İnternette görürdüm ve her seferinde beni ürkütürdü . Tabağa çatalı sürterken çıkan sesin beni rahatsız ettiği gibi bu ses de rahatsız ediyordu .
Ortam eğlenceli olduğu için sorun etmeden devam etmiştim. Babamın düğününde de zılgıt çeken teyzelere ters bakmadım da demezdim .
Saatler gene ilerlerken yemek saati gelmişti.
Nikah masası Damat ve Gelin masasına çevrilmiş ve yemek için ben de oraya oturtulmuştum . Dörtlü takım gene geldiğinde onlara bakmadan babamın koluna kafamı koymuştum.
Müzik devam ederken yemekler de gelmeye başlamıştı.
Dicle abla: Balın yoruldun mu canım?
Balın: Dünde oynadık ya Dicle abla yordu biraz
Dicle abla: Merak etme canım bir iki saat kaldı dayan
Onu onaylayıp önümdeki suyu çölde kalmış gibi kafaya diktim. Bu aralar her seferinden daha da susuyordum .
Ondan sonra içeceklerden birine dadandığımda babam beni durdurdu
Babam: Yemek yiyemeyeceksin kızım
Balın: Baba aç değilim ki ben meyve yesem
Babam benim meyve sevdamı bildiği için adamlardan birine söyledi ve bana yemek yerine çilek , karpuz ve kiraz olan bir tabak geldi . Ben gözüm parlayarak bakarken babam ve Dicle abla bana gülüp yemeklerine devam ettiler . Ben de mutlu bir şekilde meyvelerimi yemeye başladım.
Babam: Otele gittiğinde bir şeyler atıştır kızım sadece meyveyle olmaz
Balın: Merak etme baba ben gece yarısı uyanır yerim
Ben ve Dicle abla gülmüştü ama babam pek gülmemişti . En son Dicle abla ile konuşurken onları basmış ve babamdan pizza istemiştim. O andan beri babam gece yememi hem sağlıksız hem de kendi açısından sorunlu görüyordu.
Babam: Meyveleri benden daha çok seveceksin diye korkuyorum artık
Balın: Merak etme baba sen önce abimi geç meyveye de sıra gelir
Babam ihanet dolu yüzüyle bana bakmıştı
Babam: Nasıl o veledi benden daha çok seversin ?
Dicle abla: Zahir!
Babam: Bir şey demedim ki hayatım
Birbirlerine cilveli bakışlar atarken baygınca onlara bakıp meyveme geri döndüm .
Babam: Eğer abini istiyorsan beni daha çok sevdiğini itiraf etmelisin
Gülüp telefonda olan abimi gösterdim. Babam yutkundu ve bana baktı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Mutluluğum /Abilerim
Teen FictionBir abisi ve anne babasıyla mutlu olan Balın birden kendisini 5 tane erkek çocuğu ve üvey annenin arasında bulur . [Arkadaşlar biyolojik ailem klasiğini bu sefer değiştirdim. Bu sefer baba ve annemiz ayrı ve baba başka bir kadınla evlenecek . Kadın...