İsteme günü
"Kapı sıkışmış açılmıyor!" diyerek kapıyı açmayan Gözde'ye baktım gülerek.
Zevk alıyordu resmen.
"Aç artık ya!" diye isyan ediyordum bende o sırada.
"Taze gelin seni, 1 saat dayanamadın şurada." göz devirerek kapıyı açmama izin verdi.
Kilidi serbest bırakıp kapıyı açtım.
Siyah takım elbiseli Altay'ı görünce gözlerim tam anlamıyla bayram ediyordu.
Çok yakışıklıydı yine ama siyah ayrı bir hava katmıştı.
"Daha fazla bakışacak mısınız, belim ağrıdı?" diyen İrfan'la kendimize geldik.
İçeri girerken elindeki Kasımpatı buketini bana uzattı.
Beyaz kasımpatılar ve içinde bir dal siyah kasımpatı.
Bana doğru göz kırparak içeri ilerledi.
"Vermeyeceğim seni." diyen İrfan'a bakakalan bana gülmeye başladı Gözde.
"Cidden vermezse?" içimi bir korku basarken bunun yersiz olduğunu düşünüp Gözde'nin kolunu patpatladım.
"Tuz koyacaksın değil mi?" diyen Sera'ya güldüm.
"Kıyamam ki ben." çaresizce cezvedeki kahveyi tezgahtaki fincana doldurdum.
Beni beklemeden çay kaşığına doldurduğu tuzu bir anda su bardağına boşaltınca ellerimi belimin iki yanına koyup başımı salladım.
"Ah Altay'ım ah" diye sızlanan bana garip garip bakıyorlardı Gözde ve Sera.
Herkesin kahvesini dağıttıktan sonra Altay'ın kahvesini de önündeki sehpaya bırakıp yanına yerleştim.
Kahveyi tek seferde bitirdiğinde beklediği şey olmayınca bana bakmadan sırıttı İrfan'a doğru.
"Suyu iç suyu." diyen İrfan'a karşılık bardağını eline alırken ben dudaklarımı ısırıyordum.
Ve İrfan bunu fark ettiği için yüzüne minik bir sırıtma yerleştirdi.
Yüzü tuzdan dolayı kıpkırmızı olan Altay'a bakarken dayanamayıp kahkaha atmaya başlayan İrfan ile tüm salon gülüyordu.
Ceketinin iç cebinden çıkardığı bir dal gülü tepsiye bıraktığında gülümsedim.
"Gelelim sebebi ziyaretimize." Altay'ın babası konuşmaya başladığında içim içimi yiyordu.
"Gençler birbirini görmüşler beğenmişler. Biz de onların mutluluklarını gördük. Bize de bunu desteklemek düşer. Allah'ın emri peygamer efendimizin kavliyle kızımız Çağla'yı oğlumuz Altay'a istiyoruz." dediğinde hızla yüzümü İrfan'a çevirdim.
O bana bakıyor gülümsüyordu. İlk defa böyle görüyordum onu. Gözleri hafifçe dolmuş ama farklı bir duygu vardı içinde.
Bizim babamız ve annemiz hayatta değildi. Hoş, hayatta olsalardı da sahip çıkmazlardı bize.
İrfan beni hep korumuş kollamıştı. Gözde ve ben hep onun göz bebeği olmuştuk.
Gözde de beni kız kardeşi bilmişti. Bende onu ablam olarak görmüştüm zamanla.
"Çağla'm canımın bir parçasıdır, Altay'ı da kardeşim bilirim. İkisinin de üzülmesini asla istemem. Birbirlerini ne kadar sevdiklerini bende gördüm, herkes gördü. Bize de bunun arkasında durmak düşer." deyip duraksarken Gözde'ye kaydı gözlerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadıköy kızı | Altay Bayındır
Fanfiction"Seni ve o eşsiz güzelliğini fark etmediğim onca güne lanet ediyorum doktor." dediğinde gözlerinin içine baktım, boyuna yetişebilmek için parmak uçlarımda yükseldim. "Senden ayrı kaldığım onca güne lanet ediyorum kaleci."