Bir elimi kendine doğru çektiği bacaklarının arasından bir elimi de sırtı ile omzunun arasından geçirip kucağıma aldım.
Bitkindi. Çok yorgun düşmüştü. İrfan'ın bu sabah ona ne yaptığını henüz öğrenememiştim ama öğrenmek de istemiyordum çünkü İrfan'a iyi şeyler olmayabilirdi.
Dikkatlice yatağa yatırıp zaten ateşi olduğu için üstünü örtmeden odadan çıkacakken bileğime sardı ince parmaklarını güçsüzce.
"Gitme. Sende bırakma beni" dediğinde kaşlarımı çattım. Kim bırakmıştı ki onu daha önce? Kim bırakabilirdi ki böylesine masum, güzel, narin bir kadını? Kimdi onu bırakan kalpsiz?
"Gitmiyorum güzelim buradayım. Su getireceğim sana." dediğimde bileğime sardığı parmaklarını gevşetti.
Mutfağa doğru ilerlerken hastaneye götürmem gerekir mi diye düşündüm. Gitsek hiç fena olmazdı aslında.
Suyu elime alıp odasına gittim.
"Çağla haydi biraz doğrul da şu suyu iç güzelim boğazın kurumuştur." dediğimde iki eli ile yataktan destek alarak kalkmaya çalıştığında bir elimi beline bir elimi de koluna koyarak yardımcı oldum kalkmasına.
Sudan birkaç yudum alıp bıraktığında midesi bulanmış olacak ki komodine bıraktı suyu.
"Altay" dediğinde hareketlerini izlerken kaldırdım kafamı. Hafif şişmesine rağmen hala güzelliğinden ödün vermeyen gözlerine baktım.
"Efendim güzelim?" dediğimde şaşırmış olacak ki gözlerini açtı büyükçe. Güldüm bu haline.
"Eve nasıl girdin sen? Nerden haberin oldu ki? Ne zaman geldin?" diye soruları sıralarken hepsini aklımda tutmaya çalışırken dur işareti yaptım elimle.
"Anahtarı kapıda unutmuşsun. Sana haber ver bana demiştim ama sen haber vermeyince telaşlandım o yüzden geldim. Sen yaklaşık yarım saattir baygındın Çağla." diyerek sorularının hepsine cevap vermiş oldum. Bu sırada vücudunun titrediğini fark ettim ama ben yanlış görüyorumdur çünkü demin düşmüştü ateşi diye düşündüm.
"Altay üstümü örtsene." dediğinde elimi alnına götürdüm. Ateşi öncekinden daha fazlaydı.
"Çağla gel haydi benimle çok ateşin var soğuk bir duş alman lazım."dediğimde şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Sen mi aldıracaksın?" dediğinde bu ayrıntıyı hiç düşünmediğimi fark ettim.
"Eğer ayakta durabilecek gibiysen gelmeyeceğim ama pek durabilecek gibi durmuyorsun." dediğimde sırıttı. Bu haline bende kıkırdadım çünkü çok tatlıydı. Kendinden geçmiş gibiydi. Zaten geçmişti. Fazla zaman kaybetmeden yataktan kalkmasına yardım ettim.
Kalkamayınca o ne olduğunu anlayamadan kucağıma alıp banyoya adımladım.
Önce onu indirip sıkıca tutulduğundan emin olduğumda ben de girdim yanına.
"Tişörtünü çıkarır mısın Çağla?" dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı.
"Su değince üstüne yapışır çıkarmamız zor olur o yüzden." dediğimde kafasını sallayıp çıkarmaya çalışırken tişörtü bile tutamadığını fark edip üstünde bir çırpıda çıkardım üstünden. Şimdi üstünde sadece mürdüm rengi braleti ve şortu ile duruyordu. Tek bir kusuru olmayan küçük bedenine bakıyordum her ayrıntısını beynime kazımak istercesine.
Tişörtü kabinin üstünden dışarıya fırlattım ve beklemeden suyu açtım.
Ben onu izlerken o sadece tek bir noktaya odaklanmıştı; ıslanan bedenime yapışmış tişört yüzünden iyice belli olan karın kaslarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadıköy kızı | Altay Bayındır
Fanfic"Seni ve o eşsiz güzelliğini fark etmediğim onca güne lanet ediyorum doktor." dediğinde gözlerinin içine baktım, boyuna yetişebilmek için parmak uçlarımda yükseldim. "Senden ayrı kaldığım onca güne lanet ediyorum kaleci."