Bebek 4 aylık olmuştu.
Tek sorun Altay'ın kocaman olmuş karnımı fark etmemesiydi.
Her zamanki gibi bizim çekirdek kadroyla kahvaltıya gelmiştik.
Ve benim planım az sonra Altay'a hamile olduğumu söylemekti.
Sera ve Gözde ile birlikte hazırladığımız bir kutu vardı. Onu getirecektim tuvalete gitmiş gibi yaparak.
Sera, Altay sohbete dalmışken bana kaş göz yaparak kalkmamın tam zamanı olduğunu söylüyordu.
Yavaşça dudağımı ısırarak tuvalete ilerledim.
"Çağla nereye gidiyor?" ben giderken Altay Gözde'ye soruyordu bu soruyu.
"Hiç, tuvalete gidecekti en son."
Evet bizim kız çocuğumuz olacaktı.
Altay'ın mükemmel bir kız babası olacağına inanıyordum.
Elime aldığım pembe kutuyu arkamda tutarak salona ilerledim.
Altay'ın tam dibinde durduğumda bana bakıyordu herkes.
Anlamaz bakışlarla bana bakarken gülümseyerek kutuyu önüne bıraktım.
"Çağla bu ne?"
"Açarsan öğrenebilirsin bence." ben gülerken o başını iki yana sallıyordu napıyor yine bu kız dercesine.
Kutunun üzerindeki kurdeleyi çözdükten sonra içinde pembe minik ayakkabılar ve toka olan kutunun kapağını açtı.
Bir iki dakika dumur olmuş şekilde sadece kutuyu izledi.
Ben korkmaya başlıyordum.
Tepki vermemesi beni tedirgin ediyordu.
İstemiyor muydu?
"A-altay?" dedim dudaklarım titrerken.
"Şaka yapıyorsun?" dedi gülerek bir yandan da inanamaz ifadesiyle.
Ben hala ne hissettiğini anlayamamıştım.
"Üzüldün mü sevindin mi?" dedim çatallı çıkan sesimle.
"Üzülmek mi? Çağla, sen bana dünyaları hediye ettin." derken gülümsedim rahatlıkla bir nefes verirken.
Kalkıp bana sarılırken İrfan'a kaydı gözlerim.
Gururlu bir baba edasıyla bakıyordu.
Gözleri hafifçe dolmuş, ellerini çenesinde birleştirmiş beni izliyordu gülümseyerek.
"Allah analı babalı büyüsün." diyen Mert Hakan'a gülümsedik ikimiz de.
Ferdi ve Sera da tebrik ettikten sonra Gözde'ye döndüm İrfan'ı sorgular gibi.
"Sen şimdi anne mi oluyorsun?" dedi gülerek İrfan.
"Anne oluyorum ben." dedim kısıkça.
"Güzel kızım, tebrik ederim." dedi bana sarılarak.
"O miniğin mükemmel bir annesi var." sarılırken kulağıma fısıldıyordu.
"O miniğin mükemmel bir dayısı var." dedim bende kulağına doğru.
___________"Kalp atışlarını duyuyor musunuz?" diyen doktorla ekranı izleyen Altay'a çevirdim bakışlarımı.
"Bizim kızımızın mı kalp atışları mı o sesler?" dedi titreyen sesiyle.
İnanamıyor gibiydi.
Benimde aslında ondan pek bir farkım yoktu.
"Evet, bizim kızımızın kalp atışları onlar." dedim tuttuğum elini daha da sıkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadıköy kızı | Altay Bayındır
Fanfiction"Seni ve o eşsiz güzelliğini fark etmediğim onca güne lanet ediyorum doktor." dediğinde gözlerinin içine baktım, boyuna yetişebilmek için parmak uçlarımda yükseldim. "Senden ayrı kaldığım onca güne lanet ediyorum kaleci."