İrfan konuşmayınca bende böyle akşama kadar kalmak istemediğim için önce gülümsedim o hasret kaldığım yüzüne.
"İrfan..." diye beni affetmeyecek diye hafif endişeli sesimle konuşmaya başladım.
"Çağla, çok özledim..." dediğinde ikimiz de dayanamayarak çoktan kollarımızı dolamıştık birbirimize.
"Bende İrfan'ım bende." dediğimde kollarını çekmişti üzerimden. Bana bakarken o bir buçuk sene önceki yine aynı, abi edasıyla bakan gözlerdeki duygunun hiç değişmediğini fark ettim.
"Neden gelmedin? Kafa dinleyip geleceğim demiştin. Gözde de çok özledi seni biliyorsun." dediğinde kendimi oldukça mahçup hissettiğim için gözlerimi ellerime indirdim.
"Bende bilmiyordum ki böyle olacağını. Çok özledim tahmin edemezsiniz." derken gözlerimin dolduğunu fark etmemesi için büyük çaba sarf ediyordum ama iki parmağıyla çenemden tutup kafamı kaldırdığında görmemiş olması artık imkansızdı.
"Ağlama, geçti güzellik ben artık yanındayım. Bundan sonra gitmene asla izin vermeyeceğim haberin olsun. Bizden kaçış yok Çağla hanım." derken kafamı göğsüne yaslamıştı. Bu hareketine ve dediklerine gülümsemeden edememiştim.
"Keşke haber verseydin, olmadı böyle."
"Böylesinin daha iyi olacağını düşündüm. Ve eğer beni duygulandırmaya devam edersen sana küseceğim. Akşam size gelirim olur mu?" dediğimde gözlerinin parladığını resmen gördüm.
"Gel tabii sorman kabahat." dedi önceki dediklerime cevap vermeyip gülerek.
"Ama şimdi bacağında önemli bir sakatlık var mı diye bakacağım izin verirsen Kahveci." dosyasına baktığımda en son oynanan Rizespor maçında bacağına darbe almıştı ve oyuna devam edememişti.
"Çağla birşeyim yok gerçekten ya hem olsaydı takımla antrenman yapamazdım ki sende biliyorsun zaten." diye bana resmen yalvarırken o farkına varmadan bacağını önündeki sehpaya yasladım.
Morluk dikkatimi çekince yüzümü buruşturdum. Rakip oyuncu sert müdahale etmişti gerçekten.
Bastırdığım bazı noktalarda sadece yüzünü buruşturmasından anladığım kadarıyla ciddi bir durumu yoktu.
"Merak etme ciddi bir durum yok hem morluk hem de ağrısı azalsın diye krem süreceğim. Sende sür sabah ve akşam tamam mı? Oynarsın bu pazar merak etme" deyip ona döndüğümde beni dinlemediğini sadece dikkatle beni incelediğini fark ettim.
"Sen bu sürede daha da güzelleşmişsin sanki öyle mi Çağla hanım? Daha da dikkat etmem gerekiyor anlaşılan bundan sonra sana." derken bacağını sardığım için kızaran yüzümün görünmediğini düşünüyordum.
"İrfan, bana Ferdi'yi gönderebilir misin?" dediğimde yanağımdan bir makas alıp başını sallayarak dışarı çıktı.
Ferdi yurt dışında da maç içerisinde çıkardığı güzel işler sonucu adını duyurmuştu. Arsenal, Dortmund, Sevilla gibi büyük takımlar da sürekli teklifler yaparak Ferdi'yi transfer etmek istiyorlardı.
Kapı İrfan'ın dalışının aksine nazikçe açılınca kafamı kaldırdığımda kapının arasından bana bakan Ferdi'yi gördüğümde ister istemez yüzümde bir gülümseme oluştu.
"Aramıza tekrardan hoş geldin Çağla, çok özlemiştik seni, yokluğun gerçekten çok fark ediliyordu." diye bozuk ama çok tatlı olan Türkçesi ile konuştuğunda ona sevinç dolu bakışlarımı yolladım ve kocaman gülümsedim.
"Hepinizi çok özemişim Ferdi. Keşke bu kadar uzun sürmeseydi." dedim mahcubiyetle. Bunu fark etmiş olacak ki onun da bir anlık gülüşü soldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadıköy kızı | Altay Bayındır
Fanfiction"Seni ve o eşsiz güzelliğini fark etmediğim onca güne lanet ediyorum doktor." dediğinde gözlerinin içine baktım, boyuna yetişebilmek için parmak uçlarımda yükseldim. "Senden ayrı kaldığım onca güne lanet ediyorum kaleci."