3'

1.8K 54 43
                                    

Kafama diktiğim bilmem kaçıncı shotta midemin yanışını en ağır biçimde hissediyordum. Uzun zamandır tek seferde bu kadar fazla miktarda alkol almadığım için vücudum çabuk tepki göstermişti.

Gözlerim Altay'ı aradığında onun zaten beni oturduğu koltuktan kaşları çatık bir biçimde izlediğini fark ettim.

"Selam güzellik. Tanışmak isterim, ben Bora" dedi az önce isminin Bora olduğunu öğrendiğim çocuk. Fakat benim kafam yerinde olmadığı için sadece ad kısmını algılayabiliyordum.

"Hayır tanışamazsın, çünkü benimle birlikte" diyen Altay'ı kafam aşağıya eğik olduğu için geldiğini sesini henüz duymadan kokusundan tanıdım hemen.

"Kardeşim madem seninle birlikte ne diye ayrısın o zaman kızdan? Dikkat et kaplarlar." derken ben konuştuklarına hiçbir şekilde dikkatimi veremiyordum. Sadece Altay'ın hareketlerini izliyordum. Yumruğunu sıkması birazdan ben buna dalacağım demekti.

Zar zor elimi kaldırıp tuttum bileğinden. Gücüm onu durdurmaya hiçbir şekilde yetmiyordu. Sadece hareketlerim üzerine şaşırması halinde durdurabiliyordum. Baktı bana tuttuğum anda ne yapıyorsun diye. Umursamayıp daha sıkı sardım bileğini. Bu sırada da Bora denen çocuk da aradan sıvışmıştı.

"Derdin ne? Bu kadar içmene ne sebep oluyor Çağla? Ben sana içme dememe rağmen içiyorsun. Ben, sen izin vermedin diye tek bir kadeh bile içmedim. Neyin var Çağla?" dediğinde sardığım bileğindeki elimi gevşettim. Bunun üzerine Altay tuttu elimden.

"Haydi gidelim." demesiyle birlikte ayaklarımın yerden kesildi birden.

Kendimde ne direnecek gücü ne de iradeyi bulamadım. İtiraz etmeden deri ceketinden sanki her al elimden kayıp gidecekmiş gibi tuttum sıkıca. Kafamı göğsüne yerleştirdiğimde bana ne baktı ne yapıyorsun dercesine. Kafamı rahatsız olduğunu düşündüğümde kaldırdım.

"Rahat bırak kendini Çağla." dediği gibi yaptım.

"Altay!" diye arkadan bağırılmasıyla sıçradım kollarının arasındayken. İrfan'dı galiba bağıran. Zaten bu gece de salmamıştı hiç. Öncesinde dediği gibi gözü hep üzerimdeydi.

"İrfan?" derken bende Altay'ın kucağından sadece atlamaya çalışıyordum fakat kollarını daha sıkı sarmasıyla bu imkansıza dönüştü.

"İkisi de zil zurna sarhoş, ve ben ikisini de zapt edemem. Sana güvendiğim biliyorsun, boşa çıkarma lütfen." dedi Gözde'yi arabaya bindirirken.

"Merak etme." dedi ve ben hala kucağında olmama rağmen çok rahat hareketlerle arabaya yürümeye devam etti.

"Nereye gidiyoruz?" dedim sesimin berbat çıkmasını umursamadan.

"Benim evime." diye cevap verdiğinde şaşırdım ama ne olacağını düşünemeyecek kadar kafam yerinde değildi. 

"Sen hiç, " deyip duraksadım devam edip etmeyeceğimi düşünmek için. "Yanlış kararlar verdiğini düşündün mü?" dediğimde adımları yavaşladı. Beklemiyor olacaktı ki adem elmasının yukarı kalkışından anladığım kadarıyla yutkundu. 

"Hayır." dedi kararlı bir sesle. 

"Sen düşündün mü?" dediğinde sormasını beklemediğim için ne diyeceğimi planlamamıştım.

"Evet." dedim bende sesimin onunki gibi kararlı çıkmasına özen göstererek.

Hiçbir şey demeden direksiyonu daha sıkı sarıp gaza bastı. Ben bu sırada ayılmak yerine hiç istemediğim bir şekilde kendimi daha çok kaybettiğimi hissediyordum.

Daha fazla bilincimi açık tutamadığımı hissetmeye başladığımda kendimi karanlığa bıraktım.
___________

Sabah kafama saplanan feci bir ağrıyla uyanmak benim için hiç iyi değildi. Hele ki bunun denk geldiği günün derbi günü olmasıydı.

Kadıköy kızı | Altay BayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin