Altay'dan
Kollarımın arasındaki Çağla'nın hala uyuduğunu düzenli nefes alış verişlerinden anlıyordum.
Hayatım boyunca uyuduğum en huzurlu uyku bu gecekiydi sanırım.
Yavaş yavaş hareket etmeye başladığında uyandığını anlayıp daha sonra yapamayacağım için kollarımı daha sıkı sardım.
"Günaydın"
"Günaydın tercüman" derken gülümsedi yüzüme doğru.
Akşama kadar böyle, bu pozisyonda akşama kadar kalıp gece de böyle uyuyabilirdim.
Yüzünü hiç beklemediğim bir şekilde göğsüme iyice gömünce ters birşey olduğunu anladım.
"Noldu?"
"Boğazıma ağrıyor." sesi kısılmıştı.
"Kahvaltıya gidelim bizi bekliyorlar zaten hemde çay falan içersin orada tamam mı güzelim?" dediğimde son kelimemden sonra zorlukla yüzüne o çok yakışan gülümsemesini kondurdu.
"Pijamalarımla kaldım ama ben?"
O uyurken benim odasından alıp geldiğim birkaç parça kıyafeti önüne bıraktım.
"Sen uyurken aldım odandan." dediğimde ağzı açık bana bakıyordu.
Dün geceden beri hiçbir şey giymediğim üstüme siyah bir tişört geçirdim.
Banyodan çıktığında bende üstümü giyinmiş kapının önünde bekliyordum.
"Hazırım ben" dediğinde makyaj yapmadan daha güzel olduğunu fark ettim.
İki yandan balıksırtı ördüğü saçlarını bir çırpıda çözdüm.
Elini açılmış saçlarına götürdü şaşkınlıkla bana bakarken.
"Niye açtın ya?"
"Açık kalsın. Sana daha çok yakışıyor." birşey demeden kapıyı açmış çıkarken bende arkasından yürüdüm beklemeden.
Kapının önünde bize sinirle bakan bir İrfan görmeyi beklemiyordum tabii ki.
"Çağla ben seni gece kendi odana göndermiştim." dedi kendi kelimesini özellikle bastırarak.
"Sus İrfan. Sanane ayrıca kalsınlar ne olacak?" diyerek İrfan'ı susturan Gözde'ye baktım gülerek.
"Çete olmuşlar amına koyayım lan şunlara bak." diye söylenerek giderken Çağla benim hareketlerimi izliyordu sadece.
"Burdan sonra nereye geçiyoruz?" diye soran Gözde'ye döndük hepimiz.
Herkes burada bulunduğumuz sürece istediği yerleri gezmişti. Biz sadece sahile ve yemek yemeye bir yerlere çıkmayı tercih etmiştik. Bizden daha çok gezenler vardı tabii.
"Akşama doğru yola çıkıyormuşuz. Samsun'a." diye cevap veren İrfan'a kimse cevap vermeden masaya yerleşti herkes.
"Canım neyin var?" diye soran Gözde'ye döndü Çağla.
"Boğazım ağrıyor biraz Gözde ya. Geçer ama birşey olmaz." dediğinde önüme gelen saçlarını bir kenara iterek
çay kahve bulunan açık büfe kısmını gösterdiğinde başını sallayarak oraya doğru adımladı.Elinde büyük bir karton bardak ile gelirken biz yemeklerimize başlamıştık.
"Ben yemekten sonra Can'ı biraz havuza götüreceğim gelen var mı? Çağla'ya sormuyorum zaten o gelmek zorunda." dedi kıkırdayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadıköy kızı | Altay Bayındır
Fanfictie"Seni ve o eşsiz güzelliğini fark etmediğim onca güne lanet ediyorum doktor." dediğinde gözlerinin içine baktım, boyuna yetişebilmek için parmak uçlarımda yükseldim. "Senden ayrı kaldığım onca güne lanet ediyorum kaleci."