Karanlık korkusu

16 1 0
                                    

Jisso'dan:

Sabah yine saat  6 da yine alarmdan önce kalkmıştım. Aslında bu uzun zamandır böyleydi eskiden çocukları erken kaldırmak için onlardan çok daha erken kalkardım. Ve yine eskiler aklıma dolaşacağı için kafamı iki yane salladım ve banyonun yolunu tutmuştum. Banyoda günlük işlerimi halledip, aşağı kahvaltı hazırlamak için indim ve dünyanın sonunun geldiğinin bir göstergesi olarak Jungkook Jennie ve Rosé kahvaltı hazırlıyor ve kavga etmiyorlardı.

"Aman aman neler görüyorum böyle! Siz sabah sabah kalkmış ve bide kavga etmeden kahvaltımı hazırlıyor sunuz"
Demiş ve elimi anlıma koyarak birazda geri yaslanmış ve Oscarlık performansımı göstermiştim.

"Yuh! "
"Ohaa! "
"Çüş amk "
"Ulan Jeon Jungkook seni şuraya gömerim küfür etmek yok demedimmi? " diyerek küfür eden kardeşime kötü bakışlarımı göndermiştim. Çok bir şey istemiyordum sadece yanımda küfür etmesindi arkadaş. "Özür dileriz Jichu ama sende sanki çok büyük bir şeymiş gibi tepki verince bizde şey olduk" deyip lafı yine dolayan Rosé ye baktım ve gülümseyerek başımı sallamıştım.
"Eee naptınız bakalım yardım lazım mı? "
"Hayır abla her şey hazır hadi yiyelim" Diyerek Jungkook yine oburluk diyerek herkesten önce yemeye başlamıştı. Bizde onun bu haline sadece gülmüş ve oturup yemeye başlamıştık.

#########

Güzel bir kahvaltıdan sonra ben üzerime güzel mavi bir elbise giymiştim Rosé ise kareli etek ve beyaz t-shirt üstüne mavi kalın askılı giymişti. "Baya güzelsin Jichu ama bu özen sadece kendin için mi? " diyerek Chae bana imalı imalı bakarken kendimi çok fena kızarmış hissetmiştim. Bu hisse yabancıyım hemde fazlası ile ama doğruydu bu gün bu elbiseyi giymemin sebebi hem çiçekleri çok seviyor olmam ve onun mavi rengini sevdiğini söylemesi olmuştu. Chae bana sırıtarak bakarken aşağı Jennie inmişti.
"E ama yani Jen bu nedir ya Allah aşkına? "
Jennie yine rahatlık önce gelir prensibi ile koyu mavi ve gri tonlarında beli açık bir eşofman takımı ve altın sarısı spor ayakkabı giymişti. O halinden memnun olan şekilde gülümserken biz Rosé  ile yüzümüzü asmaya başlamıştık. O hiç bir zaman elbise,etek vs gibi şık şeyler giymezdi. Ne zaman bu konuda söylenmeye başlasak o böyle rahat olduğunu asıl bizim nasıl bu etekler ile rahat rahat dolaşabildiğimizi soruyordu.
"Ben böyle iyiyim abla! "
"Tamam tamam bi şey demedim say hadi çıkalım geç kalacağız Jungkook nerde? "
"Nerde olucak bay çapkın kendine doyamamıştır" Diye Rosénin isyan etmesi ve Jungkook'un yanımıza gelip "Beni kıskandığın için böyle söylediğini biliyorum ama lütfen siz üç bayanın yeri bende hep ayrı olacak yani" Diyerek kendini affettirmesi çok uzun sürmemişti.

#######

Sonrası zaten sessiz geçmiş okula gelmiştik. Çocuklara yine her sabahki sorun çıkarmayın senfonimi yaptıktan sonra kendi sınıfıma gelmiştim. Her zamanki gibi cam kenarı sıramın hemen önündeki sırasında bütün asaleti ile oturuyor ve konsantre bir şekilde kitabını okuyordu. Kahverengi saçlarini yine dağatmış, kahverengi gözlerinden biraz yukarıda dökülen saçlarına bakıyordum. Bakmanın biraz ötesine geçmiş onu kesmeye başladığımı fark ettiğimde ise başımı hafif bir şekilde iki yana sallayarak onun arka sırasına geçmiştim. "Merhaba Jisoo nasılsın bakalım? " diye bana dönenrek konuşan çocuğun her zamanki neşeli tavrına gülümsedim ve bende ona aynı şekilde karşılık verdim.
"İyiyim Jin sen nasılsın? " "Bende iyiyim e şey Jisoo ben dünkü tarih ödevinin konusunu anlamadımda hali ile anlamaya çalışmaktan notda alamadım sen aldıysan bu gün bana onları gönderir misin whatsapptan acaba? " Ensesini ova ova utana utana söylediği bu cümleye inanmamımı bekliyordu,evet onu çok tanımıyor olabilirdim ama onu ne zaman görsem not alıyordu ve gerçekten söylediği cümle bile çok saçmaydı. Evet ona numara vermemi istiyordu ama birazcık salağa yatmak eğlenceli olabilirdi. "Gerçekten not almadınmı yani? " Diyerek yapmacık bir şaşkınlık ile sormuştum oda biraz durmuş sonrada ağır ağır başını sallamıştı. "E ozaman numaramı veriyorum sende bana ver akşam eve gidince gönderirim olurmu? "
Bunu demem ile yüzünde bir parlama belirdi ve hızlıca başını salladı. Onun bu haline güldüm ve numaramı vermiş onun numarasını almıştım. Biraz zaman sonra ders başlamış ve biyoloji hocasının bezmiş yüzü ile güne başlamıştık. Doğrusu bizimde onu pek sevdiğimiz söylenemezdi ama başa gelen çekilirdi.

******

Jennie'den:

Bu gün okul baya bi sessiz geçmişti. O iki ukalayı hiç bir yerde görmemiştim aslında bu iyi bir şeydi çünkü onları ne kadar az görsem o kadar az delirirdim. O yüzden onların olmaması işime geliyordu. Şimdide son dersimiz olan matematiğin bitmesine dakikalar kala eşyalarımızı toplamak ve çıkmak için hazır olda bekliyorduk. Bu kadın okadar sinir bozucu bir insandı ki resmen dersin bitmesine son 3dk varken bile ders anlatıyordu. Kendisini kimsenin dinlemediğini biliyormuydu acaba? Ve beklenen an,sonunda ders bitmiş zil çalmıştı. Kimseyi beklemeden hızla sınıftan çıkmış ve koridorda biraz ilerlemiştimki sınıftaki bir çocuk yanıma gelmişti. "Jennie müdür bana seni okulda gezdirmemi ve kuralları anlatmamı istedi. "
"Peki diğerleri onları bekleme-"
"Onları da diğer arkadaşlarim gezdirecek, müdür tek kişiye üç kişi zor olacağını düşünmüş. "
"Tamam hadi bakalım nerden başliyoruz? "
"İlk alt katlardan başlayalım diyorum çünkü bodrum falanda orda ve girilmez bölge olarak bilinir okulda," Alt katlara inerken bir yandan sınıfları tanıtıyor bir yandan da bana her öğretmenin kendi kuralları olduğunu anlatıyordu.
"Burasıda en önemli yer" Demiş durmuş ve bana üzgün bir şekilde bakmaya başladı. "Noldu ne var ki burada? " diyerek kapıya baktım. Burası biraz boğuk bir koridordu, kimsede yoktu. Evet hâlâ konuşmuyordu."Söylesene ne var burda? " "Çok özür dilerim Jennie mecburum" "Ne deme-" Konuşamadan beni kapıyı açarak içeri itmişti. "Hey aç kapıyı ne işim var benim burada! " Son ses bağırıyor ve kapıyı vuruyordum. Ama nafileydi okul çıkışı kimse buraya gelmezdi. Bizimkilerin de burda olduğumdan haberi yoktu. Belki burdan başka bir çıkış olabilirdi. Etrafa baktığımda ise kapkaranlık eski eşyaları olan oda ile kalakalmıştım. Ne bir pencere ne de bir ışık hüzmesi vardı. Ve bu oda bana sadece kötü anıları hatırlatıyor, bir köşede ağlama isteği uyandırıyordu. Bir hışımla arkama dönerek kapıyı yumruklamaya başladım. "Kimse yok mu? Çıkarım beni burdan! Yalvarırım çıkar beni burdan ben karanlıkta kalamam lütfen! " Bi faydası yoktu ne biri gelirdi ne de biri duyardı. Bu odada kalmıştım işte. Olduğum yere çöktüm ve dizlerimi kendime çektim. Kafamı dizlerime yatırıp ağlama isteğimi bastırmaya çalıştım. Ama boşa çabalıyordum , eskiler aklıma geldiği an ağlamaya başladım.

Jennie 6 yaşinda iken:

Beni kolumdan tutmuş sürükleyen babama baktım. Gözlerimden aşağı düşen her bir damlanın yerine yenileri ekleniyor durmak nedir bilmiyorlardı. Ona çok şey söylemek istedim hemde çok. Ama biliyordum yine dinlemeyecek beni oraya hapsedicekti. Bu sefer sadece dışarda fazla oyun oynamış eve biraz geç gelmiştim. Bu yüzden şimdi beni yine o karanlık odaya götürüyordu. "Baba lütfen bir daha asla geç gelmeyeceğim hatda evden evden de çıkmam lütfen beni oraya kapatma lütfen baba çok korkuyorum be-" Kelimelerim yüzüme yediğim acı tokat ile boğazıma düğüm olmuştu. Direnmelerim fayda etmeksizin beni oraya sokmuş ve kapıyı kilitlemişti. "Bir gün boyunca orda aç kalacaksın o zaman belki anlarsın eve geç gelmek ne demekmiş HA?! " Kapıya vuran ellerim artık acıdan kıpkırmızı olmuştu ,direnmek faydasızdı. Bende dizlerimi kendime çektim ve ağlamaya başladım. Gerçekten çok ağır bir yüküm varmış gibi hissediyorum hemde çok ağır.

Şimdiki zaman:

"Eee kedicik nasılsın bakalım hediyemi beğendin mi? "  Duyduğum tanıdık erkek sesi ile hızla başımı kaldırmıştım. "Sen sen yaptın
değil mi iğrenç herif? " Dilini bir kaç kez damağına vurdu ve "Çok çok ayıp sana bu kadar değer verip hediye veren birine iğrenç denirmi hiç he? " Bu hâlâ benimle dalga geçiyordu ya. "Hemen çıkart beni burdan HEMEN! " Sesim sona doğru yükselirken onun gür kahkahası buraya kadar gelmişti. "Yok. Henüz sen orda kalacaksın bakalım buzlar kraliçesi ve güçlü bodyguard senin için ne kadar endişeleniyorlar  sonra bir ara gelir seni çıkarırım hadi bay bay! "" Hey hey çıkart beni burdan HEY!  AAa" Odanın içinde bağırma sesim ve kapıya attığım tekmeden çıkan ses yankılanmıştı. Burda uzun zaman kalmazdım değil mi? Kalmamalıydım. Kalamazdım. Umarım bizimkiler beni çabucak bulurdu. Acaba Jeon ve Rosé nasıllardı?...

Eveeet nasılsınız bakalım? Ben bayağı heycanlıyım bundan sonra işler fena karışacak haberiniz olsun. Bakalım  diğerleri Jennie yi bulabilecek mi? Yorumlarınızı bekliyorum had bakalım bay bay... ❤❤🥰





Okulda aşk BangtanpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin